Gümüşpala Kortağ
Kolomb, bugün Amerika diye anılan kıtaya ayak bastıktan sonra ortaya bir sürü sorun çıktı.
Beyaz adamın kafasını kurcalayan bir soru şuydu:
"Kızılderilide ruh var mı?"
Ruhu varsa, Kızılderili insandır. Hıristiyanlığın ayrıcalığından yararlanabilir, cennete bile gidebilir. Ama, bu yaklaşım Avrupalının işine gelmiyor.
Beyaz adama göre Kızılderilide ruh yoktur. Bu yaratık at gibidir, köpek gibidir. İstediğin gibi kullan, çalıştır, satışa çıkar, öldür.
Peki, Vatikan ne diyor?
Papa Hazretleri düşünüyor.
Yeni Dünyadaki altın ve gümüş yağmasından elbet kilise de payını alacak. Kızılderilide ruh sorunu, siyasal ve ekonomik içerik taşıyor, ama sonunda Kızılderilinin köpekten farklı olduğu yolunda bir karar çıkabiliyor.
***
Peki, köpeğin ruhu yok mu?
İşte önemli bir soru.
Bilim ne diyor?
Bütün ömrünü köpekler üzerinde deneylerle geçirmiş ünlü Rus bilgini Pavlov'un bu alandaki görüşü:
"Ruh, can ve maddeyi bölünmez bir bütün olarak göz önüne almak yolundayız. Öyle olunca da aralarından birini seçmek zorunda kalmayacağız."
Gördünüz mü olanı?
Pavlov, kilisenin inanışını yıkıyor, Hıristiyanlığın kalıplarını kırıyor.
Oysa hiçte böyle bir amacı yoktu. Salt bilim adamıydı. Köpekler üzerinde yaptığı deneylerle bu hayvanların insan gibi ruhsal gerilimlere düşebileceğini kanıtlamıştı. Pavlov'un politikayla, ideolojiyle, devrimle alışverişi bulunmadığı biliniyor.
Bilginin "Bolşevik Devrimi"nden yakınması da ilginç.
Yiyecek sınırlaması yıllarında Pavlov, deneklerini beslemek için sıkıntı çekmiş. Ancak sonradan bu sorun da çözümlendi. Sovyet hükümeti bilgine her istediğini verdi. Sonuçta Pavlov, siyasetle hiç uğraşmadığı halde tutucuların beline vurmuştur. Darwin, "eşref-i mahlukattan" insanın evrim sonucu, hayvanlıktan insanlığa terfi ettiğini ileri sürünce kutsal kitaba ters düşmüştü.
Pavlov da insanoğlunun pek övündüğü ruhsal ayrıcalığın köpekte bile var olabileceği kuşkusunu ortaya atınca şimşekleri üstüne çekti.
***
Toplumsal bir yaratık olduğundan, insan ne kadar çabalasa boşuna.
İster istemez bir dünya görüşünün içinde yer almak zorunda kalıyor. Bilginler için geçerli olan bu kuralın kapsamında sanatçılar da var.
Bach ya da Haendel kilisenin kubbesi altında yetiştiler. İster istemez Hırıstiyanlığın kalıplarında kişilikleri biçimlendi, yarattıkları müzik oluştu.
Peki, Beethoven?
O, bilinçlidir.
Fransız Devrimi'nin rüzgarları, insan haklarının dalgaları bütün Avrupa'yı sararken. Beethoven nasıl bir depremin dışında kalabilirdi? Bestelerindeki ses, devrimin ülkelerinde dile gelen yeni hümanizmayı yaratır.
Politikaya en uzak görünen sanatçı bu sonuçta bir "politika"nın türevidir.
Dar anlamda politika, bilim adamından ve sanatçıdan uzak kalabilir, ama "depolitizasyon" da eninde sonunda politikanın ta kendisi değil mi?
***
Eskiden Kars'ta çok sayıda Alevi köyü vardı. Özellikle Selim ve Sarıkamış'ta. Şimdi giderek sayıları azaldı. Bildiğim iki Alevi Köyü, merkeze bağlı Karacaören ile Selim'e bağlı Çaybaşı Köyü.
İki Alevi Köyü'nün ikisi de sorunlu.
Karacaören susuz, Çaybaşı okulsuz.
Karacaören'in su sorununu geçtiğimiz aylarda gündeme taşımıştık. Şimdi de, Çaybaşı'nda eğitim sorunu yaşanıyor.
Eski muhtar Ercan Yılmaz, Alevi köyü oldukları ve AKP'ye oy vermedikleri gerekçesiyle 8 yıllık temel ilköğretim okullarının kapatıldığını ileri sürüyor.
Eski muhtar Ercan'ın söyledikleri, devletin giderek dinsel anlamda sunniliğini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
Diyor ki eski muhtar Ercan:
"AKP'den Selim Belediye Başkanı seçilen İlçe Milli Eğitim Müdürü Muhittin Yücel ve o dönemdeki Kaymakam, 'Muhtar sen Aleviydin değil mi?' diye sordu, ben de 'evet Aleviyim' deyince 'Alevi olduğun için okulun yapılmayacak' dedi. Ben de bunu basına duyurdum. Dediğini Gazetelerde bu haber çıkınca da Kaymakam ve Vali tarafından çağrılarak 'neden basına yansıttığım soruldu. Ben de mecbur kaldığımı söyledim." Şu anda Çaybaşı Köyü'nde 25 ilköğretim, 10 da anaokulu öğrencisi bulunuyor. Okul bu yıl da tamir edilmediği için öğrenciler taşımalı olarak Benliahmet Köyü'ne gidip gelmek zorunda kalacaklar.
***
Aleviler Kars'ın rengiydi.
Kalmadı, gittiler.
Neden?
Yaşadıkları sorunlar yüzünden.
Karacaören ve Çaybaşı Köyü.
Biri susuz, biri okulsuz.
Sunni iktidar, bu köylerin de boşalması için ellerinden gelen hizmetsizliği engellemiyor.
Ha gayret...
Kars'ın bir rengi daha solmak üzere.
Gümüşpala Kortağ
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy87792 = 'gumuspala_36' + '@';
addy87792 = addy87792 + 'hotmail' + '.' + 'com';
var addy_text87792 = 'gumuspala_36' + '@' + 'hotmail' + '.' + 'com';
( '' );
87792 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
KAYNAK : kuzeyanadolugazetesi.com