İlyas Üzüm
Merhaba,
Sevgili Ayhan Aydın'ın "Sivas'ta Kerbela" başlıklı yazısı dolayısıyla "bilimsel etik" adına birkaç hususu paylaşmak uygun olur, diye düşünüyorum.
1. Kerbela Olayı İslam tarihinin en dramatik, en önemli, birçok siyasi-fikri hareketlilikte en çok gönderme yapılan bir olaydır.
2. Kerbela Olayı, İslamî kroniklerde uzunca anlatıldığı gibi müstakil birçok esere de konu olmuştur.
3. Kerbela Olayı ve olayda şehit olan Hz. Hüseyin ve diğer Kerbela şehitleri için niceliksel farklılıklar bulunmakla birlikte Sünni, Şii, Alevi toplumundan birçok kalem eser yazmış, duygularını satırlara dökmüşlerdir.
4. Genel olarak Sünni toplum Kerbela Olayının zulüm olduğunda Hz. Hüseyin'in mazlum olarak şehit edildiğinde birleşmiş, zalim olarak Yezid'i lanetlemiştir (sınırlı oranda Selefiler'den ve Vehhabiler'den farklı görüş beyan edenler olmuştur).
Şii toplum Olayı daima canlı tutmuş, matem programlarını yer yer bedene eziyet etme ve "baş yarma" gibi uygulamalarla kimi zaman kanlı biçime dönüştürmüş (kanlı programlar bugün kısmen azalmıştır), Alevi ve Bektaşi toplumu ise bedene eziyet etme noktasına varmaksızın Kerbela'yı anmış, sorumlularını tel'in etmiş, şehitler için göz yaşı dökmüştür.
5. Kerbela Olayı bünyesinde barındırdığı duygusal yön, tarih boyunca birçok harekette atıf yapılan olay olması dolayısıyla kimi zaman tarihsel boyutunu koruyamamış, tahrife, Ahmet Yaşar Ocak'ın başka vesile ile söylediği ifadeyle, "deformasyon"a uğramıştır (Benim tebiliğimin konusu da bu idi).
6. Böyle bir olayı başta "tarih metodolojisi" olmak üzere mezhepler tarihi, teoloji ve edebiyattaki yansımaları boyutlarıyla ele almak her şeyden evvel üniversitelerin ve akademisyenlerin görevidir. Sivas'ta yapılan da bundan başka bir şey değildir. Kimi tebliğler zayıf, tartışmaya açık olabilir; ancak bundan yola çıkarak sempozyumun arkasında başka nedenler aramak uygun olmaz.
Selamlar.
İlyas Üzüm
KAYNAK : Alevihaber.com - 1 Haziran 2010