Umut Yaşar GÖÇ
"Kadıköy meydanı tarihi günlerinden birini yaşadı, Alevilerden görkemli protesto, Alevilerin kendi açılımları…" bu başlıklar Alevi-Bektaşi Federasyonu ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği öncülüğünde düzenlenen "Ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık hakkı" temel talepli Büyük Alevi Mitinginin kamuoyuna yansıyan başlıkları. Bu görkemli başkaldırının üzerinden bir hafta geçti. Geçen bir haftada Türkiye'de gündem her gün değişti. Her gün safların yeniden sıklaştırıldığı bu dönemde, aslıda kendiside özgürlükten, eşitlikten ve demokrasiden yana bir saf açmaya çalışan mitingin daha ayrıntılı değerlendirmesine ve tartışılmasına ihtiyaç olduğu kanaatindeyim.
Geçen yıl 9 Kasım Sıhhiye Meydanındaki katılımı ve katılanların coşkusunu, kendi kimliği ile tarih içinde dönüştürücü bir özne olma yolunda ilerleyen Alevi topluluğun ifadesi olarak okuyamayanlar, mitingi konjektürel ve tesadüfü nedenlere bağladılar. Bu yönde değerlendirme yapanlar ve bu sondan sonra Türkiye'de siyaset yapacaklar açsından 8 Kasım Kadıköy Meydanı ortaya çıkarmıştır ki, Aleviler, artık kendisi için bir mücadelenin öznesi haline gelmiştir ve Türkiye’nin demokratikleşmesi ile ilgili talepleri, kültür/kimlik talepleriyle birleştirerek yoluna devam edecektir.
8 Kasım da Kadıköy Meydanı başta Aleviler olmak üzere, yüreği soldan yana olanları, sosyalistleri, sosyal demokratları, Atatürkçüleri, Kürtleri, emekçileri, yoksulları, işsizleri, evsizleri, insan hakları savucularını, çevrecileri, feministleri, dışlanmışları, ötekileri, sporseverler Çarşı grubunu ve diğerlerini … evrensel Alevi değerleri çerçevesinde bir araya getirmiştir. Bu gelecek açısından oldukça umutlu bir resimdir ve aynı zamanda da yol göstericidir.
Eşit yurttaş olmayı istemek, bu temel talep ekseninde geçen yıldan bu yıla ilerleyen süreçte Aleviler aslında kendilerine iradeleri dışında biçilen roller ve atfedilen görevler ile yollarını ayırdıklarını dosta düşmana gösterdiler. Cumhuriyetin tekçi Türk-İslam anlayışına ve en temel kurumlarından biri olan Diyanet'e karşı çok kültürlülük içerisinde birada kardeşçe yaşamanın yollarını aramayı tercih etmişlerdir. Devleti kuran, kurarken de kan dökmekten çekinmeyen ve hala bunu bir yöntem olarak meclis kürsülerinden öneren CHP ile kurulan mecburiyete dayalı ve bir yönüyle de patalojik ilişki sorgulanır hale gelmiştir. Artık Aleviler siyasal tercihlerini yapma noktasında daha reel ve özgüvenli bir noktaya gelmeye başlamışlardır. Yol aşkına yolculuğumuz devam edecektir.
Alevileri neo-liberal entegrasyona kazanmaya çalışan, muhalefet potansiyellerini törpüleyerek İslamlaştırmaya, asimile etmeye uğraşan AKP hükümetinin bütün açılımlarının Aleviler açısından ne anlam ifade ettiği 8 Kasım Kadıköy Meydanında ortaya çıkmıştır. Her kim Aleviler ile ilgili neyi açmayı neyi kapatmayı planlıyorsa artık muhatabı Sıhhiye ve Kadıköy meydanındaki yüz binlerdir.
Bir yanılsamayı da burada düzeltmekte yarar var. AKP hükümetiyle beraber kimi çevrelerde, liberal hegemonyanın da etkisiyle, Alevilerin sorunlarının çözüleceği ile ilgili bir kanaat oluştu. Net olan bir durum var ki, alevilerin sorunları yapısaldır yani devletin yapısı ile ilgilidir. Çözüm Türkiye ulus-devletin demokratikleştirilmesi ile mümkündür. AKP'nin misyonu ve vizyonu buna yetmez. Bu ancak eşitlikten ve özgürlükten yana bir siyasal iktidar ile mümkündür.
Sıhhiye ve Kadıköy meydanlarını dolduranların yoğunluğunu yoksullar oluşturmaktaydı. Meydanlar, hep söylendiği gibi laikliğin, orta ve üst sınıfların kendi yaşam alanlarını korumak için istenenin talep edilenin dışında da bu ülkede yaşayan geniş yığınların özellikle de yoksulların talebi olduğunu açığa çıkarmıştır.
Önemli bir nokta da içeriye yani alevi örgütlerine dair değerlendirmedir. İçerden birisi olarak görebildiğim, Demokratik Alevi Hareketi büyümüş, Alevilerin özgüveni yükselmiş, kendilerini bağımsız bir irade olarak ifade güç ve olanakları artmış, geniş kitleler Alevilerin evrensel değerleri etrafında buluşup alanları doldurmuş olmasına rağmen Alevi örgütleri ve kadroları bu büyüklükte ve olgunlukta gelişme gösterememiştir. Bu gün geldiğimiz noktada örgütlerimiz ortaya çıkan yeni görevler etrafında yeniden örgütlenmeli, kadrolarını yetiştirmelidir. Bu mitingin bundan sonrası için ortaya çıkardığı temel görevlerden birisi budur. Bunun dışındaki yapılan tartışmalar bir önceki dönemin tartışmasıdır ve geniş Alevi yığınlarının hayatlarında bir karşılığı yoktur.
Aleviler, Türkiye halkları ile birlikte çok ağır sorunlar ve sıkıntılar içerisinde yaşamlarını sürdürmektedir. Bu sorunların çözülmesi eşitlikten, özgürlükten, adaletten yana bir toplumsal iradenin ortaya çıkması ve iktidar olması ile mümkün olacaktır. Sıhhiye'den Kadıköy'e ortaya çıkan resim ve birikim, 12 Nisan 2009 ABF toplantısı sonucu üzerinden başlayan “Nasıl bir Türkiye istiyoruz” toplantıları böyle bir toplumsal iradenin oluşmasında önemli bir yapıtaşıdır.
Değinmeden de geçmenin haksızlık olacağı bir gerçekte Alevi Toplumunun içinden geçilen dönemde ruhsal, duygusal, düşünsel ve siyasi dünyasını iyi kavrayarak Türkiye demokrasi güçleri ile doğru bir siyasi eksende buluşmayı sağlayan Demokratik Alevi Hareketine önderlik eden kadroların bakışıdır. Bu bakış ki doğru önderlik ekseninde kısa sürede Alevi Hareketinin moral değer kazanmasını ve Alevi toplumunun büyük özgüven kazanarak istemlerinin görünür kılmasını sağlamıştır.
Umut Yaşar GÖÇ
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği MYK üyesi
KAYNAK : Alevihaber.com - 16 Kasım 2009