Turan Eser*
ŞIH ŞAMİL TAYYAR OLURSUN, İNSANİ KAMİL ASLA...
Şıh Şıh Şamil Tayyar pozisyonu ve duruşu itibariyle kamuoyuna yabancı değildir. Medya kuruluşları arasındaki zikzaklı hayatı, siyasi tercihlerindeki zikzaklarla dolu bir dünyası ile zengin biridir. MHP’den DSP’ye, hatta 28 Şubat darbesinden iki yıl sonra 1999 yılında DSP’de milletvekili adaylığında 9. sıraya girmeyi başarmış biridir. 28 Şubat politikalarını destekleyen bir partiden aday olan bu zat hep güçlüden yana olmayı terci etmiş. Dönemin adamı yani. Son dönemlerde ise AKP’yi açıktan destekleyen ve AKP yandaşı bir gazetede yazarlık yapıyor. O nedenle pozisyonu ve yaklaşımlarında bu hususlar dikkate alınmalıdır. Kendisinden bekleneni ve istenileni yazıyor ve söylüyor. Yani bağımsız düşünen bir gazeteci ve aydın değildir. Bağımlıdır ve görev adamıdır. Daha da ilginci ise, İnternet medya sözlüğüne göre ise “kulaktan dolma, savruk bilgilerle ortalığa ses bombası atan yazar. Kontrol dışı unsur. bazen doğru şeyler yakalayabiliyor ama genelde zarar veriyor” denilmektedir. Bu açıdan bakıldığında adının önündeki Şıh’ı kullanmasa da, Şıh Şamil olur, ama İnsani Kamil asla..
28 ŞUBAT DARBESİ VE ŞIH ŞAMİL TAYYAR
Şıh Şamil Tayyar CNN TÜRK'te Hasan Cemal ve Cengiz Çandar'ın sunduğu “Tecrübe Konuşuyor” programına konuk oldu. Şıh Şamil tecrübeden daha çok döneminin adamı konuşmasında "28 Şubat kadroları mezhebi kökenleriyle ön plana çıkmıştı... Alevi kadroları ile..." dedi. “Aleviler mi?” sorusuna ise "O kelimeyi (Alevi) kullanınca sizi kelle avcılığıyla suçluyorlar, ama doğrudur, öyledir" diyerek, 28 Şubat’ın sorumlusu olarak Alevileri adres gösterdi. 28 Şubat’ın Alevilerle ilişkilendirme saçmalığının, Alevilere yönelik sürdürülmekte olan sivil bir planın parçası olduğunu bilmek lazım. Alevileri darbelerle ilişkilendirme arzusu ve isteği, sadece bu açıklama ile sınırlı değildir. Öncesi vardı. Şimdi artıyor.. Yarında sürecek. Gerek Alevi Çalıştayı sırasında, gerek İslamcı medyanın son dönmelerde öne çıkardığı, Alevileri olumsuz örneklerle ilişkilendirme çabası, hayrı alamet bir durum değildir.
Bu mesnetsiz iddia yerine, Şıh Şamil Tayyar önce, 28 Şubat 1997’de kendi tavrını kamuoyu ile paylaşsın! 28 Şubatçıların partileriyle flört eden kimdir? 28 Şubat partilerinde milletvekili aday adayı olan kendisi değil miydi? Şimdi ne oldu da “dün dündür” oldu?
Şıh Şamil Tayyar’ın sağ gözü neden görmüyor. Bugünün sözde darbe karşıtlarının “Asker tam zamanında yetişmeseydi, bütün millet olarak inkisar içinde ağlamadan başka çaremiz kalmayacaktı" diyerek 12 Eylül darbesini desteklediği gerçeğiyle, 28 Şubatın komutanlarını “komutanlar bir içtihadda bulunmuşlardır. İsabet etmişler ise 2 sevap, hata etmişler ise 1 sevap almışlardır” diyerek, bu “komutan içtihadına” haklılık tanıyan Gülen hareketini neden gündeme almazlar? Neden bu kesimlerle yüzleşmemektedirler? 12 Eylül Genareli cuntacı Kenan Evren’ i Cumhurbaşkanlığı köşkünde ağırlayan bir cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün darbecilere köşkte ziyafeti karşısında neden sus pus olurlar? “Darbeciliğe karşı mücadele” ve “demokratlık”, eğer dönemsel bir olgu değilse, dünün darbe destekçilerinden, demokrat olunmaz ama iyi bir dönemsel tetikçi olunacağını biz Aleviler çok iyi biliyoruz.
ALEVİLERİ ETNİK VE DİNİ MİLLİYETÇİLİK EKSENİNDEKİ DARBECİLERİN YANINDA ARAMAYIN
Aleviler kendileri üzerinde sürdürülen, etnik ve dini milliyetçiliğe dayalı toplum mühendisliklerinin farkındadır. Türkiye’nin içinde bulunduğu mevcut gerilimin aktörleri bellidir. Bir ucunda etnik milliyetçiliğe dayalı darbeci anlayış dururken, diğer ucunda da dini milliyetçiliğe dayalı darbeci anlayış vardır. Şıh Şamil bu iki ekseni de iyi tanır, çünkü kendisi buralardan yetişerek bugüne geldi. Aleviler ise her iki kesiminde Türkiye’deki toplumsal huzur ve barış için tehlikeli olduğunun farkındadır. 72 millete aynı nazarda bakan Alevilerin, gerilim ve ayrımcılık üreten etnik ve din milliyetçilerinin hegemonya mücadelesine destek vermediğini ve vermeyeceğini herkes bilir. Bu nedenle Aleviler bu iki kesimle ilişkilendirmek ve darbecilerin dünyasında aramak zorlamak olur. Alevilerin sığındığı adres bellidir; Bu adres ise demokrasinin, laikliğin, hukukun ve cumhuriyetin evrensel ilkeleridir. Bu nedenle Aleviler demokrasi, siyaset, laiklik ve hukuk üzerindeki her türden askeri, sivil, dinci, bürokratik ve Anayasal vesayete itiraz eder.
İŞ BAŞINDAKİ KULA KUL HAREKETİ VE YENİ TERZİLER
21 yüzyılın dünyasında suçu ve olumsuzlukları bireysel ve kurumsal olarak değil de, kültürel ve inançsal kimliklerle ilişkilendirmek ilkelliği, ancak kula kul hareketinin yazarlarına aittir. Gazetecilik adına evrensel değerler ayak altına alınıyor. Alevilerin kültürel ve inançsal kimliği, kasıtlı olarak olumsuzluğa ve Alevilerin tarafı olmadı darbeciliğe giydirilmeye çalışılıyor. Şıh Şamil Tayyar yalnız değildir. Bu danışıklı çalışmaların ürünüdür. İslam istismarlığı üzerinde gerilim ve ayrımcılık üreten medya kuruluşlarının ve dinle toplumu aldatanların kurgusudur. Bunun örnekleri çoktur. İktidar yandaşı medya Alevilerin sevgi ve insan merkezli felsefesini ve inancını, ilkel yöntemlerle kirletmeye çalışıyor. Dün “mum söndü” propagandası ile süregelen kirli iftira bugün “Aleviler darbecidir” gibi mesnetsiz bir kirli iftira ile sürdürülüyor. Hakka yürüyen bir solcu gencin cenazesinin cemevinden kaldırılmasını “Bölücünün cenazesi cemevinden kaldırıldı”, “Alevi odaklı terör örgütleri”, “Aleviler darbe meyillidir”, “falan kişi Alevilidir” gibi suçu ya da olumsuzluğu kendi içinde, suçun aktörü olan birey ya da kurum yerine, o şahıs ya da kurumlar üzerinden Alevilik hedef alınmaktadır. Bu tam anlamıyla bir ilkelliktir, ayrımcılıktır ve suçtur. Şıh Şamil Tayyar’ın ileri sürdüğü görüşler, Aleviler ile Sünniler arasına önyargı sokacak türden sinsi argümanların bir parçasıdır.
Şıh Şamil Tayyar açıktan taraftır ve taraf olduğu ideolojik dili kullanıyor. Herkesi Ergenekoncu ilan ediyor. Eğer kendisi Alevilere birazcık tanımış olsaydı, hiçbir Alevinin ve hiçbir Alevi kurumum, 12 Eylül darbecisi Kenan Evren’in, 28 Şubat darbesinin mimarı Generallerin ya da İbda-C, Hizbullah gibi terör örgütlerinin yöneticilerinin, Madımak, Maraş, Çorum ve Gazi katliamını gerçekleştirenlerin mezhebiyle hiç mi hiç ilgilenmediğini bilirdi. Aleviler ülkemizin hukuk içinde kalan tüm kurumlarına saygılıdır. Her türden hukuk dışı oluşumlara, karanlık girişimlere ve darbelerin tanklısına da, muhtıralısına da karşıdır. Hukukun arkasından dolaşana güçlere de karşıdır. Aleviler ve Sünniler hiçbir zaman suçlu olan kişi ve kurumlara kültürel ya da dinsel kimlik giydirmemiştir. Bunu ancak ayrımcılar ve bölücüler yapar.
BU FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL, AYRIMCILIK SUÇUDUR
Şıh Şamil Tayyar’ın bu iftirası, toplumsal huzursuzluk yaratmayı göze almış, Alevileri hukuk dışı suçlarla ilişkilendirmeyi hedefleyen ve kamuoyunda Alevi algısını olumsuzlaştırmaya çalışan, bölücülük ve ayrımcılık yayan bir suçtur. Bu zihniyet savunucuları, TV ve gazeteler aracılığı ile Aleviler üzerindeki sosyal ve siyasal baskıları artırmaktadır. Şıh Şamil Tayyar gibi insanlara TV ekranlarını sunarak, Aleviler üzerinden yaratılan gerilime ortak olan medya kuruluşlara da, bir toplumsal suça ortak olmaktadır. Bu laf ancak gerçeği inkar edebilme gücünü kendinde görebilenlerin dile getirebileceği bir iddiadır. Bu laf yıllardır siyasetin iki tarafına kümelenmiş kafatasçılarla, kula kul yaratan dinci hareketlerin ve onun yalakalığına soyunmuş rantçı gazetecilerin edebileceği laftır.
Bu laf dönemin adamı olma yarışındaki gazetecilerinin edeceği laftır.
Şıh Şamil Tayyar’da eğer birazcık vicdan ve meslek ahlakına saygı varsa, kendisine bu ortamı sunan TV’de ve bu lafları etmesine imkan sunan program sahiplerinin huzurunda, bu iftirasını geri alıp Alevilerde özür dilemesi gerekir.
* Alevi Bektaşi Federasyonu Eski Genel Başkanı
KAYNAK : Alevihaber.com - 03.03.2010