Munzur Çayı üzerine yapılması planlanan hidroelektrik santralleri nedeniyle köyler de su altında kalacak.
Tunceli’de kime sorsanız Munzur Vadisi’nin yok edilmesine neden olacak projelere tepki veriyor. Hem kentteki hem de dışarıdaki Dersimliler, “Munzuruma dokunma” kampanyaları yürütüyor
Munzur Çayı boyunca iki taraftan gökyüzüne yükselen kasvetli dağlar, takvim yaprakları Haziran’ın sonunu göstermesine rağmen yemyeşildir. Dünya kuraklıktan kavrulurken Dersim, insanı coşku denizine, yeşile ve suyun huzur dolu ahengine çeker.
Güneş pırıl pırıldır inanılmaz bir şekilde, gökyüzü ise masmavi. İnsanı mest eden bir serinlik ve uslanmaz bir inatla akan Munzur. Tunceli Munzur’a hakim tepelerde kurulmuş bir kenttir. Binaların çoğu yeni. En eski bina, Munzur’a tepeden bakan bir yerdeki eski askeri kışla. Dersim isyanında kurulan kışla, şimdi viran bir şekilde kentin merkezinde kalmış. Dağ dokusunun her adımda hissedildiği Tunceli, yüz bine yakın bir nüfusa sahip. Kentte ekonomik değere sahip bir sanayi kuruluşu yok, işsizlik Türkiye ortalamasının üzerinde. Kent Ankara, İstanbul ve Avrupa’ya inanılmaz bir göç vermiş, vermeye devam ediyor. Göç eden Dersimliler kente dönse, kent bir anda nüfus olarak üçe beşe katlanır. Yani dışarıdaki Tunceli nüfusu, kent nüfusunun birkaç katı kadardır. Dersim ya da devletin tunç elinin bir izi olarak Tunceli...
Çoğumuzun isyan ve çatışmalardan tanıdığımız bu kent, eteklerinde kurulduğu kasvetli dağlardan hayat alır. Nereye baksan dağ kokar, dağ silüeti canlanır. Tunceli’nin kurulduğu alan, devletin Dersim isyanını bastırdığı 1938 yıllarına dayanıyor. Öncesi hakkında çok fazla bilgi yok. Dört bir yanı kasvetli dağlarla çevrili olan kent, yıllardır tam bir olağanüstülük yaşıyor. Dersim isyanından bu yana, bir türlü normal bir yaşama geçemeyen kent, yıllardır çatışma, operasyon ve baskılarla gündemde kaldı.
Halen de durum güncelliğini koruyor. Şimdi Dersim yeni bir yıkımla karşı karşıya. 85 km’lik Munzur Vadisi’ni yok edecek barajlar sistemi şehirde, zaten kuşatılan yaşamı giderek huzursuz ediyor. Gerçekten Munzur Vadisi yok edilirse, ikinci bir 38 yaşanır. Kent, doğa ve Dersimli hayatsız kalır ve tamir edilmez bir tahribat ortaya çıkar.
Bunun için kentte kime sorsanız Munzur Vadisi’nin yok edilmesini neden olacak projelere çok sert tepki veriyor. Gerek kent genelinde, gerekse de dışarıdaki Dersimliler “Munzuruma dokunma” kampanyaları yürütüyor.
Çünkü Munzur, bütün mevsimlerin “bahar”ı ve sevdasıdır. Kışın beyaz örtüye inat akar, bahar mevsiminde biraz hırçın da olsa delidoludur ve Fırat’ı besler, mevsim yaza gelince artık Munzur can suyudur, bütün Dersim’e. Doğa ancak bu kadar sade ve yalın olabilir. Dağlarında yeşeren meşe, vadilerindeki çınarlar ve binbir renkte çiçekler, Kınkor’lar, dağ keçileri, geyikler diye liste uzayıp gidiyor.
Dersim’i Dersim yapan, kasvetli dağlar arasında büyük bir coşkuyla akan Munzur’dur. Munzur’u yok etmek hem dağların kasvetini öldürür hem de olağanüstü güzelliği ortadan kaldırır. Silveti, insanın içinde müthiş bir heyecan uyandıran, dağların doruklarındaki kar sularından beslenen Munzur’un, inanılmaz güzellikleri var. Dağ dokusuyla iç içe geçen vadi, meşenin inadını içine taşır ve kıyısında çınarları büyütür. Yıllardır yakılan, kesilen, bombalarla dövülen meşe büyük bir inatla Dersim dağlarını korur, yeşil bir örtü oluşturur. Munzur bu yeşil örtüyü ak pak suyuyla besler ve destek olur...
Munzur barajlarla yok olacak
Yemyeşil bir doğaya , isyancı bir ruha sahip olan Munzur’u yok edecek baraj projesi hayata geçerse, bölgede sekiz adet hidroelektrik santralı yapılacak. Bölgenin yıllık su potansiyelinin yüzde 37.3’ü baraj göllerinde tutulacak. Mercan, Pülümür ve Munzur Vadileri göl haline gelecek ve Munzur’un iklim dengesi altüst olacak. Kışın kar yağışları azalacağı tahmin edilirken, bazı yeraltı kaynaklarının da kuruyacağı ileri sürülüyor. Bu barajlar nedeniyle en az üç ilçe, sular altında kalacak, Munzur Çayı’nın doğal akısının önü kapandığı için, Dersim gerçek anlamda bir yıkıma uğrayacak. 70’e yakın köy sular altında kalacak ve toplam 84 köy zorunlu olarak göç edecek. İklimin değişmesi tehlikesini de eklerseniz, artık Dersim bu barajlardan sonra hiç olmayacak. Bazı dağ köylerinin ulaşımı imkansız hale gelecek, bazı alanlar yeni imar alanına alınacak. Munzur dağlarında bilinen 1518 bitki türü de bu durumdan etkilenip yokoluşları hızlanacak. Bunlardan 43’ünün bütün dünyada yalnızca Munzur’da bulunan endemik türler olduğu düşünülürse, bu bitkilerin doğal alanları değişecek, büyük çoğunluğu ortadan kalkacak.
Bu da yeni sorunlar, yeni problemler anlamına gelecek. Bu alanın endemik yapısı, coğrafik durumu gözönüne alındığında Munzur Vadisi’nde barajların gerçek bir yıkım getireceği kesin. Enerji ihtiyacı nedeniyle yapıldığı ileri sürülen hidroelektrik santrallerin yanında neden rüzgar enerjisinden yararlanma yoluna gidilmediği sorulması gereken bir soru... Yani uzun lafın kısası Munzur Çayı üzerinde kurulacak barajlar yeni sorunlar yaratacak... Munzur yok olmadan bu sesi duymak, Dersim’e kol kanat germek her insanın görevidir bence.
ŞEYHMUS ÇAKIRTAŞ
RADİKAL 2 - 13.07.2008