Almanya’da yaşanılan olayı hepimiz biliyoruz. Bir televizyon kanalı yayınladığı dizi filmin bir bölümünde alevi bir ailede ensest ilişki senaryosu uydurunca kıyamet koptu. Almanya’da yaşayan aleviler tepkilerini dile getirmek için sokağa döküldüler, Alman TV’nin yöneticilerini şaşkına çevirdiler.
Helal olsun Almanya’da yaşayan bizimkilere. Ama bize de yazıklar!
“Dut yemiş bülbül” gibiyiz maşallah. Uyuyoruz derin derin. Devletin resmi bir kurumu olan Türk Dil Kurumu yayınladığı Türkçe sözlüğe, Alevilere yıllardır atılmakta olan “Mum söndü” iftirasını yerleştirmiş, bizim haberimiz bile yok!
Sağ olsun, DSP Milletvekili Süleyman Yağız, bir tesadüf sonucu bakmış ta sözlüğe, görmüş rezaleti. İnanılır gibi değil ama TDK’nın 9. baskısının 1591. sayfasında, “Mum söndü” demişler, iki nokta üst üste koyup, tırnak açıp, “Alevi geleneğinde var olduğu ileri sürülen bir tür tören” deyip tırnağı kapatmışlar…
Ben çocuk yaşlarımdan bu yana bu kuru iftirayla karşı karşıya gelmişimdir. Çok defalar bu soruyu bana yöneltenlere ağzıma geleni saymışımdır. Hatta lisede okurken bir kız arkadaşım, “Siz aleviler her Çarşamba mum söndü yapıyormuşsunuz. Sen de katılıyor musun?” diye sorunca kızı tek yumrukla yere sermişimdir. Ondan sonra da üzerine çıkıp bir güzel tepinmişimdir…
Ama buna karşı diyecek bir laf bulamıyorum…
Ahlaksızlık bu çünkü… Bunu söylemek, bunu soru olarak yöneltmek, bunun var olduğunu bile düşünebilmek düpedüz ırz düşmanlığı, düpedüz kahpelik!
Hadi diyelim ki, bizim lisedeki kız cahildi. Anasının, babasının ulu orta konuştuğu laflar üzerine meraklanmış bana o soruyu sormuştu…Peki ya, devletin en güvenilir kaynaklarını yayınlamakla mükellef Türk Dil Kurumu’nun böyle bir rezalete imza atmasına ne denilebilir?
Şöyle denir: “Ee, yuh yani!”
İnternette bir mail dolaşıyor. Diyorlar ki; “TDK’nın bu rezaletini protesto edin. Kurum derhal Alevilerden özür dilemelidir” Bir de protesto mesajları için bir adres vermişler:
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy82421 = 'bilgi' + '@';
addy82421 = addy82421 + 'tdk' + '.' + 'org' + '.' + 'tr';
var addy_text82421 = 'bilgi' + '@' + 'tdk' + '.' + 'org' + '.' + 'tr';
( '' );
82421 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
O mail bana ulaşınca, DSP’li Süleyman Yağız’ı aradım. Alevi değil kendisi ama sağduyulu bir aydın. “Sözlükte gördüklerime inanamadım ve hemen harekete geçip, Devlet Bakanı Mehmet Aydın’a, TDK’ya birer mektup yolladım” diyor. Çok şükür ki, bu türden angutluklara inanmayan, ciddiye almayan, tamamen bir karalama kampanyası olduğunu düşünenlerin sayısı, diğerlerinden çok fazla. Mesela eşim. Kendisi Sünni’dir ama Yağız gibi sağduyulu, aydın ve aklı başındadır. O da benden duydu olayı ve çok üzüldü.
Ve bana yüreğimi dağlayan bir soru sordu:
“Bu tam bir rezalet! Oğlumuz henüz Aleviliğin, Sünniliğin ne anlama geldiğini bilmiyor. Düşünsene, o sözlüğün, kendi oğlunun eline geçtiğini ve bir gün dönüp sana, ‘Anne, siz aleviler, ‘Mum Söndü’ diye bir şey yapıyormuşsunuz. Bu ne anlama geliyor’ diye sorduğunu. Ne yaparsın o zaman?”
Ne mi?
Ona ne yumruk atabilirim, ne de, “Yuh yani” diyebilirim. Herhalde, bana o iğrenç soruyu soracak en son insan benim bir parçam olduğu için oturup hüngür hüngür ağlarım…
Sevilay YÜKSELİR
GAZETEPORT - 03 Ocak 2008