Başbakan Tayyip Erdoğan’ın en yakın danışmanlarından Egemen Bağış’a 22 Temmuz seçimleri öncesi şunu demiştim: “Evet. Alevi oylarını da istiyorsunuz. Doğru da yapıyorsunuz. Her siyasi parti gibi bu sizin de hakkınız. Ancak, bunu yaparken kullandığınız materyaller ve vitrine koyduğunuz isimler yanlış. Reha Çamuroğlu’nun, Aleviler üzerindeki etkisi yok denecek kadar azdır. Çünkü Çamuroğlu, bu konudaki bilgisini, deneyimini ve kimliğini siyasi amaçların dışına taşıyamamış bir kişiliktir. Alevilerin yıllar boyu yaşadığı ezikliği, dışlanmışlığı ve çaresizliği yaşamamış, yaşamış olanların hislerine tercüman olma gayreti göstermemiştir. Çorum, Malatya, Maraş katliamlarının perde arkasını irdelemeye, Sivas’ta diri diri yakılmış onca insanın kaderini sahiplenmeye yüreği yetmemiştir. Çamuroğlu’nun Aleviler arasındaki imajı bellidir. Hem de çok keskindir. Alevilere göre Çamuroğlu, etnik kimliğinin gücüne sığınarak bundan siyasi rant sağlamaya çalışan herhangi bir insandır. Başbakanın Alevilerle uzlaşma arayışında kendisine yapacağı en büyük fenalık Reha Çamuroğlu gibi bir isimle yola çıkmasıdır. Çamuroğlu siyaseti, Aleviler arasında itibar görmez ve aksine ters teper!”
Egemen Bağış’a o gün dediklerim şimdi bir bir çıkıyor. Önce Başbakan Erdoğan’ın koltuğunun altına girip, “Alevi Açılımı” diye kendisinin bile inanmadığına inandığım uyduruk bir proje ile işe başladı. Diyanet İşleri’nin bütçesinden, dedelere pay ayırtmaktan tutun da, cem evlerinin ibadet yerleri olarak kabul edilmesine kadar her şeyi proje tıkıştırdı.
Ama sadece tıkıştırdı ve tartıştırdı. Onun bu içi boş ve tamamen hayal ürünü olan projesine Başbakan Erdoğan ve ona yakın birkaç ismin dışında kimse el vermedi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu, bıyık altından gülerek uzaktan uzağa Çamuroğlu’nun Alevileri AKP’ye pazarlama senaryolarını izledi. En sonunda ahalinin bir numaralı televizyonuna bir demeç verdi. Üç gün önce CEM TV’ye yaptığı açıklamada Bardakoğlu, hiç sakınmadan, kimseden çekinmeden şu sözleri sarfetti: “Aleviler için Diyanet’ten bir pay ayrılması, Cem Evleri’nin ibadet yeri sayılması mümkün değildir. Kaldı ki, bunu tartışacak ve çözüm getirecek olan biziz yani din adamları. Siyasetçiler değil!”
Neyin ne olduğunu, kimin ne düşündüğünü benden de, sizden de daha iyi idrak edebilen Çamuroğlu Reha’nın son dansı bu akşam. Eğer yalan çıkmazsa Başbakan’ı 1000 kadar Alevi dedesiyle buluşturacak ve "Alevi Açılımı” adını verdiği projesinin geldiği noktayı ispatlayacak.
Bu akşam Ankara’da ki iftar yemeğinde 1000 kişiyi toplamak çok zor değil tabi. Ama bunların, Aleviler arasında itibarı olan, saygın Alevi dedeleri olacağına kesinlikle inanmıyorum. Kaldı ki, birçoğu Çamuroğlu’nun sahne alacağı bu iftar yemeğine katılamayacaklarını açık bir dille deklare etti zaten.
Bu konuda son sözü bana Almanya’dan mail atan ve ısrarla bu konuda yazmamı isteyen bir okuruma bırakmak istiyorum:
Almanya’da doğmuş ve büyümüş bir alevi genciyim. Bir özlemdir içimde Anadolu Aleviliğini doya doya yaşayamamak. Türkiye’de neler olup bittiğiyle çok yakından ilgileniyorum. Son günlerde canımı epeyce sıkan Reha Çamuroğlu’yla ilgili sizin aracılığınızla Başbakan’a bir iki mesaj vermek istiyorum.
Sayın Başbakan; Biz aleviler, bugüne kadar kimseden akıl almadığımız gibi kimselere de boyun eğmedik. İyi niyetinize tüm kalbimizle inanıyoruz. Ancak bir hususta dikkatinizi çekmek istiyorum. Reha Bey’in yolu bizim yolumuz değil. Kaldı ki, biz Reha Bey’i pek tanımayız. Onu seçimden seçime çıktığı ekranlardan, taktığı değişik parti rozetlerinden biliriz. O, size anlattığı gibi sorunlarımızı bizimle birlikte yaşayan, bize gönül bağı olan bir şahsiyet değildir. Bize dair sıcak yaklaşımlarınıza hoşgörü ile yaklaşıyorum ama biliniz ki bu iyi niyetinizi, Reha Çamuroğlu gibi sözde Alevi bir şahsiyetle gölgelemektesiniz. Bu şahsın bizim üzerimizden bir süre daha şov yapmasına müsaade ederseniz, sizin de iyi niyetli olduğunuzdan kuşku duymaya başlayacağımdan hiç şüpheniz olmasın…
Saygılarımla…
Hüseyin Aslan
Sevilay YÜKSELİR
Gazeteport - 11 Ocak 2008