MADIMAK'I YAKAN'DA ERGENEKONCULARMIŞ...
Yandaş Medyanın güçlü sesi Yeni Şafak öyle bir haberi manşetine taşıdı ki görenler bu kadarına ancak "ç.. denir" dediler. Yakın tarihte dinci-gerici-faşist güçler tarafından gerçekleştirilen ne kadar katliam ve kıyım varsa hepsini Ergenekon adı verilen ve henüz kimsenin ne olduğunu tam anlayamadığı ucubeye maleden Yeni Şafak "Allahu ekber" nidalarıyla insan yakan eli kanlı yobazları (S)aklamaya çalışıyor. Ergenekon operasyonu adı verilen ve toplumda bir kamplaşma ve kutuplaşmaya yol açan gerilim sürecinde, güç odakları "taraftar toplama, ikna etme, yönlendirme" noktasında herşeyi mübah görüyor. Bilgi kirliliği ve dezenformasyonun had safhada olduğu şu günlerde dinci basının tüm derdi, demokrasinden ve hukuktan yana, bağımsız bir çizgi izleyen Alevileri "Ergenekon konusunda ikna etmek!". Gerici basın toplumu Ergenekon'a inandıracağım derken kantarın topuzunu biraz fazla kaçırıyor. İşte Yeni Şafak'ın hiçbir somut bilgi ve belgeye dayanmayan hayal ötesi haberi;
Sivas ve Başbağlar Ergenekon işi
JİTEM, Sivas olaylarından önce PKK, Dev-Sol ve TİKKO'lu teröristleri cezaevinden kaçırarak şehre getirdi. Bunlar PKK'nın iki numaralı ismi Şemdin Sakık'ın emrine verildi. Aydınlık, Şeytan Ayetleri'ni yayınlayarak provokasyona zemin hazırladı.
Olaydan önce JİTEM'ciler basına Aydınlık ve Aziz Nesin'i suçlayan 'İslami bilidiri'ler gönderdi. Sivas'tan sonra Başbağlar'da 33 kişiyi katlettiren JİTEM “Madımak'a fazla üzülmeyin, Başbağlar'da öcünüzü aldık” propagandası yaptı.
Salman Yüksel çetelerle mücadeleye hayatını adamış bir isim. Bu uğurda ölümden bile dönmüş. Sivas olaylarının Ergenekon kapsamında yeniden incelenmesi için Sivas Cumhuriyet Savcılığı'na başvuran Yüksel'in dilekçesi işleme bile konulmamış. İlk olarak 1985'te Ankara Batıkent'te Koparal ailesininin odağında olduğunu ileri sürdüğü bir çete ile yüzyüze kalan Salman'ın yıllar süren mücadelesi onu Ergenekon terör örgütüne götürmüş. İşte Salman'ın ilginç tespitleri:
GENERAL ERDAL ŞENEL ENGEL OLDU
1985'te Ankara Batıkent'te tespit ettiğim Albay Tandoğan Koparal'ın başını çektiği çetenin içinde savcı, polis ve askerler var. Genelkurmay Başkanlığı'na, Jandarma Genel Komutanlığı'na, İçişleri Bakanlığı'na, Adalet Bakanlığı'na, Sivas ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılıklarına, 1988'de yüzlerce dilekçe verdim. Genelkurmay'da Adli Müşavir Tümgeneral Erdal Şenel (Ergenekon kapsamında gözaltına alındı) Albay Koparal ve çetesi hakkında verdiğim bütün dilekçeleri kapattı.
ERGENEKON SAĞ VE SOLDAKİ TERÖR ÖRGÜTLERİNİ KULLANIYOR
Sonradan Ergenekon olduğunu öğrendiğim bu çete PKK, Dev Sol, TİKKO, Hizbullah, İBDA-C, gibi tüm terör örgütlerini yönetiyor. Sivas'ta bizzat buna tanık oldum. Terör örgütlerinin üst yöneticileri tamamen askeri istihbaratçıların kontrolünde çalışıyorlar. Kadın ticareti, uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı, soygun, hırsızlık, kap-kaç faaliyetlerini de bu çete yönetiyor.
TERÖRİSTLER SİVAS'A GETİRİLDİ
33 kişinin yanarak öldüğü Sivas olaylarının perde arkasını anlamak için çetenin 1993'te gerçekleştirdiği olayları iyi bilmek gerekiyor. 24 Ocak 1993'te Uğur Mumcu öldürüldü. Bundan 22 gün sonra 16 Şubat 1993 günü Nevşehir Cezaevi'ndeki PKK, Dev-Sol ve TİKKO militanları askeri elbiseler giydirilerek firar ettirildi. Sivas'a getirildiler. Hürriyet Gazetesi, Adalet Bakanlığı yetkililerinin açıklamasına dayanarak bu askeri elbiselerin Sivas Askeri Dikimevi'nden gönderildiğini yazdı.
JİTEM KOMUTAYI SAKIK'A VERDİ
Eşref Bitlis'in öldürülmesinden 3 gün sonra İstanbul Bayrampaşa Cezaevi'nde tutuklu PKK, Dev-Sol ve TİKKO militanları, infaz koruma memuru elbisesi giydirilerek yine Sivas'a getirildiler. Güneydoğu'da görevli PKK'nın 2 numaralı elemanı Şemdin Sakık bu teröristlerin başına komutan olarak atandı. Hem bu teröristleri hem Şemdin Sakık'ı JİTEM yönetiyordu. 24 Mayıs 1993 günü Bingöl'de 33 asker şehit edildi. Bu olay da bölgedeki Şemdin Sakık'a ve PKK'ya maledildi.
POLİS FAKSINDAN PROVOKASYON
Pir Sultan Abdal Derneği'nin Sivas'ta etkinlik düzenlemeye başladığı 30 Haziran 1993 günü bazı JİTEM'ciler hazırladıkları 'İslami bildiriler'i Sivas Emniyet Müdürlüğü'nün faksından basına göndermeye başladı. Bu bildirilerde iki önemli tema işleniyordu: Biri Aziz Nesin'in dinsiz olması, ikincisi de Şeytan Ayetleri kitabını Aydınlık Dergisi'nin yayınlamasıydı. Aydınlık olaylara zemin hazırlamıştı. Madımak Oteli'nin yakılmasından 3 gün sonra Erzincan Başbağlar'da 33 Sünni vatandaşın katledilmesi de bölgede oynanan kirli oyunun bir başka sahnesiydi. Madımak olayı çetecilerin deyimi ile 'dincilere' Başbağlar katliamı da PKK'ya maledilmiştir. Oysa her iki olayı da JİTEM'ciler organize etti. Arkasında da Ergenekon örgütü vardır. Bingöl'de 33 askerin şehit edilmesi de aynı senaryonun bir parçasıydı ve JİTEM'in işiydi.
93'TEKİ CİNAYETLERİ ERGENEKON İŞLEDİ
Mumcu, Bitlis cinayeti ile Sivas, Başbağlar ve Bingöl katliamları, İstanbul Gazi Mahallesi'nde Alevilerin kahvehanesinin taranması olayı 1993 yılı içerisinde Ergenekon örgütünün gerçekleştirdiği olaylardı. Aynı zincirin halkaları olan bu olayların tamamı Ergenekon soruşturması kapsamına alınmalıdır.
JİTEM elemanlarından canımı zor kurtardım
Yıllardır büyük bir çetenin izini süren Salman Yüksel, Ergenekon soruşturmasından sonra örgütün ismini koyduğunu söylüyor. Bu süreçte Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın başına gelenleri bir öğretmen olarak yaşadığını anlatan Yüksel, 'Deli diye hastaneye kapattılar, hapishaneye tıktılar, sürgün ettiler. JİTEM defalarca beni evimden kaçırıp öldürmek istedi' dedi. Yüksel'in 'Ankara Çetesi'nin Vatan Kurtarma Operasyonları' 'Çete'nin Kimliği' 'Kim Bu Çeteciler', 'Çetenin Suçüstü Tutanakları' adlı 4 kitabı bulunuyor.
Bitlis soruşturma açınca öldürüldü
İstanbul'dan teröristlerin firar ettirilmesi tartışılırken 17 Şubat 1993'te Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis öldürüldü. İlginçtir. Ben Eşref Bitlis'e de bu çete hakkında bir dilekçe vermiştim. Bitlis'in bu dilekçe üzerine bir soruşturma başlattığını Jandarma Genel Komutanlığı'ndan önemli bir yetkili bana bildirdi. Eşref Bitlis'in uçağına sabotaj
yapılan Güvercinlik Kara Havacılık Okulu'nun o zamanki sorumlusu Armağan Kuloğlu idi. Armağan Kuloğlu daha sonra Milli Savunma Bakanlığı Teknik hizmetlerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı'na getirildi. İlginçtir, Uğur Mumcu ve Bahriye Üçok cinayetinde kullanılan plastik patlayıcıların da İnşaat Emlak bölümünden çıkarıldığı iddia edildi.
Mumcu suikastinde albay izi
Suikast günü eski Milletvekili Ömer Çiftçi, pencereyi açarak Mumcu'ya bugün dışarı çıkacak mısın, çıkmayacak mısın diye soruyor. Uğur Mumcu da çıkacağını söylüyor. Bu bilgi eşi Güldal Mumcu'nun ifadelerinde var. Çiftçi bu bilgiyi yine Uğur Mumcu'nun komşusu İbrahim Öncül'e bildiriyor. Mumcu evden çıkmadan önce Öncül kendi arabasını yıkamak bahanesiyle bahçeye çıkıyor daha sonra Mumcu gelip aracına binerken bombayı patlattığı iddia ediliyor. İlk önce polis cinayet zanlısı olarak İbrahim Öncül üzerinde duruyor fakat çetenin devreye girmesiyle Öncül zanlı sınıfından çıkarılıyor. Öncül, Milli Savunma Bakanlığı İnşaat Emlak Bölümü'nde Teknik Hizmetler Birimi'nde yani Albay Tandoğan Koparal'ın emrinde çalışıyor. Bu bölümün elemanlarının tamamı Genelkurmay istihbaratçılarından oluşuyor.
Sivas'ta da 'Binbaşı Tamer' var
Uğur Mumcu öldürülmeden önce iki önemli konu üzerinde çalışıyordu. Bunlardan birisi Kuzey Irak'taki Kürt liderlere ve PKK'ya gönderilen silahlardı. İkinci konu ise Abdullah Öcalan'ın PKK ve Genelkurmay Başkanlığı arasındaki bağlantılarıydı. Bu iki konuyu da aydınlatmıştı. Tuncay Güney Kuzey Irak'a gönderilen silahlarla ilgili Binbaşı Tamer diye birinden bahsetti. 1999 yılında Aydınlık Dergisi, Sivas Bölgesi'nde PKK-DEV-SOL ve TİKKO'ya silah temin eden şahsın kod adının 'Binbaşı Tamer' olduğunu yazdı.
ABDÜLKADİR SELVİ ANKARA
YENİŞAFAK - 18.01.2009