Aslında bir tiyatro oyunu için yazılan 1 Mayıs Marşı, yazıldığı günün ardından çok kısa bir süre sonra oyunun sınırlarını aşarak 1 Mayıs alanlarına taştı.
“1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı...”
Aslında bir tiyatro oyunu için yazılan bu dizeler, yazıldığı günün ardından çok kısa bir süre sonra oyunun sınırlarını aşarak 1 Mayıs alanlarına taştı. On yıllardır 1 Mayıs alanlarının değişmez haykırışı olan, onlarca sanatçının yorumuyla güç kattığı marş, yazıldığı 1974 yılından bu güne geçen 34 yıla rağmen güncelliğinden hiçbir şey kaybetmeden yine 1 Mayıs alanlarının sesi olmayı sürdürüyor.
İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’la özdeşleşen marş, Bertolt Brecht’in, Maksim Gorki’nin Ana adlı ünlü eserini sahneye uyarladığı oyunu için yazılıp bestelenmiş. Kulaklara çalındığında, hep 1977’nin kanlı 1 Mayıs’ını hatırlatan marşın bestelenmesine vesile olan sahne ise ‘Kanlı Pazar’ olarak anılan 1905 1 Mayıs’ı.
‘Halkın böyle bir marşa ihtiyacı varmış’
Marşın söz yazarı ve bestecisi Sarper Özsan ile sohbetimizi Beşiktaş’taki evinde yapıyoruz. Sarper Özsan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim Görevlisi. 1 Mayıs Marşı’nın dışında da birçok eser vermiş olan Özsan, 1977-1980 yılları arasında işçi, köylü ve öğrencilerden oluşan Aydınlık Korosu ve Ruhi Su Dostlar Korosu’nu çalıştırmış. Özsan, 1 Mayıs Marşı’nın nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatıyor: “Ankara Sanat Tiyatrosu’nun 1974’te sahneye koyduğu Ana oyununda Bertolt Brecht birçok şiire ve marşa yer vermiş. Sadece ‘Kanlı Pazar’ sahnesinde ‘İşçiler marş söyleyerek alana girer’ demiş, fakat ne marşı olduğunu söylememiş. Diğer şiirlere müzik yapmanın yanı sıra bu bölüme de bir marş yazmak gerekti. 1 Mayıs Marşı böyle oluştu.”
Marşın böyle bir noktaya geleceğini hiçbir zaman düşünmediğini itiraf eden Özsan, oyunda seslendirilmesinden iki yıl sonra, ’76 1 Mayıs’ında yüz binlerce insanın marşı bir ağızdan söylemesi karşısında çok heyecanlandığını paylaşıyor.
“O bir oyun müziğiydi. Ama çok kısa bir süre içinde oyunu geçip mitinglerde, devrimci gecelerde, 1 Mayıs alanlarında, mitinglerde çalınır, söylenir oldu” diyen Özsan, marşın yazım aşamasında hem Ana’nın geçtiği döneme, hem de bu zamanın Türkiye’sine yabancı olmamasına dikkat etmiş. Müzik açısından da aynı şartın önemli olduğunu kaydeden Özsan, marşın sahiplenilmesinin en önemli nedeninin aslında o günlerde bütün dünyada yükselen devrim dalgası olduğuna vurgu yapıyor. “1960’lı yılların sonunda, bugün ‘68’lilik dediğimiz o ruh, atak, devrimci bir yönelimi olan; düşündüklerini sakınmadan söyleyen, gördüğü haksızlıklara karşı çıkan bir ruh. Birçok devrimci arkadaşımız olmadık nedenlerle içeri düştü. Fakat cezaevinden çıkanlar bu çizgiyi sürdürdü ve o ruh hâlâ yaşıyordu. Herkes devrim heyecanını içinde taşıyordu. Ben de bu dönem bir süre cezaevinde kaldım.”
Marşın yazılışındaki sanat anlayışının da önemli olduğunu ifade eden Özsan, marşın yazılışında halkın kulağına yabancı olmayan kürdi makamını seçtiğini ve sözlerinin de halk tarafından benimsendiğini belirterek, “Çok özel konulara girilmeden, dünyanın genel durumu, devrim dalgasının yükselip onu alt edeceğinden bahsettik. İşçinin emekçinin buna nasıl sahip çıkacağını ve devrimin böyle gerçekleşeceğini anlattık. Halkın böyle bir marşa da gereksinimi varmış ve bu marş da bu ihtiyacı karşılamış ki bu kadar sevildi ve benimsendi” diyor.
Aydınlık Korosu deneyimi
Özsan’ın 1 Mayıs Marşı’nın ardından da farklı çalışmaları olmuş. Kendisinin de üyesi olduğu Türkiye İşçi Köylü Partisi’nde doğan koro ihtiyacı üzerine işçiler, köylüler ve öğrencilerden oluşan bir koro oluşturulmuş: Aydınlık Korosu. Bu deneyimini “Ben tek sesli koro oluşturmak istemiyordum. Tek sesli olarak türkü okuyan bir koronun o dönemki devrimci yönelimin ihtiyaçlarını karşılayamayacağını düşünüyordum. Ve sadece bizim şarkı türkü ve marşlarımızı değil gerektiğinde Bach’tan Beethoven’dan da eserler seslendirebilir bir koro oluşturmaya çalıştım” sözleriyle anlatan Özsan, o dönem gittikleri bütün etkinliklerde halk tarafından büyük ilgi gören koronun en büyük sorununun üyelerinin işçi, köylü ve öğrenci oldukları için işlerine ve okullarına zaman ayırmalarının gerekliliği olduğunu belirtiyor. Zaten işlerinden ve okullarından yorgun gelen koro üyelerinin bir de müzik çalışmasında yorulduğunu kaydeden Özsan, “Bir de sanki diğer devrimci çalışmaların yanında koroya çok önem verilmiyordu. Yani sanat devrimci çalışma değilmiş gibi bir anlayış vardı. Bu dönemde tabii devrimci çalışmanın içinde sanat bilincinin de geliştirilmesi gerekiyor diye düşünüyordum. Buna aslında şimdi de ihtiyacımız var” diyor.
Halk bitmedikçe sanat bitmez
Marşın bu kadar sevilmesinin nedenlerinden birinin de kitlelerle bağ kurmak olduğunu belirten Özsan, “Sanat bir kişinin başka kişilerle kurduğu bağdır, sanatçının düşüncesini başkalarıyla paylaşmasıdır. Yaptığınız iş, insanlara kitlelere ulaşmıyorsa sanat değildir” diyor. 20. yüzyılda sanatın giderek kitlelerden kopmaya başladığını dile getiren Özsan, özellikle Batı’da, sanatın bittiği, yok olduğu üzerine yorumlar yapıldığını belirterek, “İnsanlık, halk bitmedikçe sanat bitmez. Biten bir sanat varsa o da Batı yüksek sanatıdır. Çünkü giderek halktan kopuyor” diyor. Halkın kendi sanatını yaratmayı bildiğini vurgulayan Özsan, halkın ilk başta sanatını aşklarla yarattığını, halkın aşıklar aracılığıyla duygu ve düşüncelerini dile getirdiğini belirterek şunları söylüyor: “Tabii bu bizim gibi eğitimli sanatçıları da etkiliyor. Bu da sizin hangi safta yer aldığınızla ilgili bir şey. Eğer halkın, işçilerin, emekçilerin, köylülerin tarafındaysanız 1 Mayıs gibi eserler çıkıyor ortaya.”
1 mayıs marşı
Günlerin bugün getirdiği baskı, zulüm ve kandır
Ancak bu böyle gitmez sömürü devam etmez
Yepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde
1 Mayıs 1 Mayıs, işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından
Mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarından
Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir
1 Mayıs 1 Mayıs, işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Vermeyin insana izin, kanması ve susması için
Hakkını alması için kitleyi bilinçlendirin
Bizlerin ellerindedir gelen ışıklı günler
1 Mayıs 1 Mayıs, işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Ulusların gürleyen sesi yeri göğü sarsıyor
Halkların nasırlı yumruğu balyoz gibi patlıyor
Devrimin şanlı dalgası dünyamızı kaplıyor
Gün gelir gün gelir, zorbalar kalmaz gider
Devrimin şanlı yolunda bir kağıt gibi erir gider...
Ozan Sürücü / EVRENSEL HAYAT - 27 Nisan 2008