Şahin ALPAY : Alevilik resmen tanınıyor mu?

Şahin ALPAY : Alevilik resmen tanınıyor mu? Laik bir rejimden söz edilebilmesinin vazgeçilmez şartları, yasaların laik nitelikte olması ve bütün...

Şahin ALPAY : Alevilik resmen tanınıyor mu?

Laik bir rejimden söz edilebilmesinin vazgeçilmez şartları, yasaların laik nitelikte olması ve bütün inanç gruplarının kanun önünde eşit olması, devletin inanmayanlar (yani deist, agnostik, ateistler) dahil hepsine saygılı olmasıdır.

Türkiye'de ise laiklik, yasalarda laiklikten ibarettir. Din-devlet ayrılığı yoktur. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın (DİB) temsil ettiği yorumuyla Sünni İslam, devletin ilan edilmemiş, gayri resmi dinidir. Devlet, din ayrımı gözetilmeksizin bütün yurttaşlarca ödenen vergilerle finanse edilen DİB aracılığıyla bütün din işlerini denetimi altında tutmaktadır. Din eğitimi devlet denetimi altındadır; okullarda Diyanet dininin öğretildiği zorunlu din dersleri verilir. İslam'ın Sufi yorumları olan tarikatlar 1925'ten beri yasadışıdır. 1923 tarihli Lozan Antlaşması'nda sayılan Hıristiyanlar ve Yahudiler dışında dinî azınlık tanınmaz.

Türkiye Cumhuriyeti'nin izlediği Osmanlı devletinden miras çok sayıda Müslüman etnik ve dinsel gruptan, Türk dilini konuşan, Türk kültürüne ve Diyanet İslam'ına bağlı bir Türk milleti yoğurma politikaları uyarınca, Kürtler gibi Aleviler de yok sayıldı. Yaklaşık üçte biri Kürt kökenlilerden oluşan ve toplumun % 15-20 dolayında bir bölümünü temsil ettiği tahmin edilen Aleviler, 1990'ların başlarından itibaren kimliklerinin tanınmasını talep ediyor. O tarihlerden itibaren Alevilerin ibadethaneleri olan cemevlerini açmalarına göz yumuluyor, ama Alevilik bir inanç grubu olarak resmen tanınmıyor.

2002'den beri iktidarda olan AKP hükümeti de, Milli Görüş geleneğine uygun olarak ve resmi politikalara sadakatle Aleviliği yok saymak, Sünni çoğunluk içinde bir alt kültür grubu olarak görmek eğiliminde oldu ve Alevi taleplerine tümüyle duyarsız kaldı. Bu yüzden gerek laikliğe bağlılık iddiası, gerekse tüm milletin partisi olma iddiası önemli ölçüde havada kaldı. AKP'nin tutum değiştireceğinin ilk sinyalleri, 22 Temmuz seçimleri öncesinde ortaya çıktı. Erdoğan ve Gül ilk kez bir cemevini ziyaret ettiler ve bir grup Alevi'yi aday gösterdiler.

AB reformları bağlamında Kürt kimliğinin resmen tanınması yolunda (hayli yetersiz de olsa önemli) adımlar atmış olan AKP iktidarı, şimdi de Alevi kimliğinin resmen tanınması yolunda bir proje geliştiriyor. Projenin mimarlığı AKP'deki 3 Alevi milletvekilinden biri olan tarihçi ve romancı Reha Çamuroğlu'na verildi. Çamuroğlu'nun henüz bir rapora dökülmüş olmayan, oluşum halindeki projesi şunları öngörüyor: Alevilerin din işleriyle ilgilenecek DİB dışında bir kurumun oluşturulması. Camilere tanınan ayrıcalıkların cemevlerine de tanınması, yani arazilerinin devlet tarafından tahsisi, elektrik-su gibi masraflarının devletçe karşılanması. İmam ve hatipler gibi dede ve zakirlerin maaşlarının da devlet tarafında ödenmesi. Alevi eğitim merkezleri ve enstitüleri için bütçeden kaynak ayrılması.

Çamuroğlu, bu projenin Alevi sorununun çözümü, Alevilerin taleplerinin karşılanması için nihai formül olmadığını, bu yolda bir "geçiş aşaması" olacağını söylüyor. Görünen, projenin (Çamuroğlu gibi) Aleviliği İslam içinde bir mezhep olarak gören, öteden beri DİB içinde temsil talep eden Aleviler arasında genelde olumlu karşılandığı. Aleviliği, İslam dışı bir inanç olarak görenler ise bunu, yeni bir "Sünnileştirme" projesi olarak eleştiriyor.

Aleviliğin resmen tanınması anlamına gelecek olan bu proje, eğer Alevi kuruluşlarıyla konuşularak hayata geçirilecek olursa, Türkiye'de din ve inanç özgürlüğünün genişlemesi yönünde atılmış önemli bir adım olur. Ne var ki öteki yönüyle projenin, din üzerindeki devlet denetiminin Aleviliği de kapsayacak şekilde genişletilmesi anlamına geleceği anlaşılıyor.

Dünyanın en eski demokrasilerinden biri olan İsveç'te bile din özgürlüğünün tam olarak 1951'de tanındığı, din ile devletin ayrılmasının ise 21. yüzyıl başında gerçekleştiği dikkate alınırsa, bunlar Türkiye'de biraz daha zaman alabilir.

ŞAHİN ALPAY

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy81682 = 's.alpay' + '@';

addy81682 = addy81682 + 'zaman' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

var addy_text81682 = 's.alpay' + '@' + 'zaman' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

( '' );

81682 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


Zaman - 04 Aralık 2007

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku