Erdal ÇITRIK
Aleviler, kendi tarihlerindeki örgütlü mücadelelerini ilk kez 9 Kasım 2008 tarihinde alanlara taşımışlardır. Bunun için 9 kasım tarihi Alevilerin demokratik hakları açısından çok önemli bir tarih, adeta bir milattır.
Bizler cumhuriyetten günümüze, ilk kez böyle kapsamlı bir eylemle alanlarda oluyoruz. Şimdiye kadar ancak bir saldırı veya katliamdan sonra küçük çaplı protesto eylemleri yapılmıştır. Son olarak 1993 te Madımak’ta yakılan canları anmak üzere 2 Temmuz 2008 Tarihinde Sivas’ta geniş katılımlı bir anma töreni ve yürüyüşü yapılmıştır.
Bu mitingin özelliği, her hangi bir güncel gelişme sonucu değil, Alevilerin yıllardan beri birikmiş hak taleplerini kapsayan ve ön hazırlık yapılarak belli bir program dahilinde yapılmasıdır..
Bu mitingin diğer bir özelliği ise ilk olmasına rağmen son derece başarılı bir organizasyon olmasıydı.
Teknik olarak incelendiğinde: Büyük bir kitleyi başkente yönlendirmek ve miting alanına bir disiplin dahilinde taşımak büyük bir ustalık gerektiriyordu.
Konuşmaların uzun tutulmaması (olabildiğince kısa ve net tutulması) hatta sanatçıların bile üç’er türkü söyledikten sonra yerini diğer sanatçılara bırakması büyük bir incelikti.
İçerik olarak incelendiğinde; ilk göze çarpan, tamamen mistik ağırlıklı konuşmalar olmaması yani Aleviliğin ülkenin diğer sorunlarından bağımsız çözülemeyeceği bilincinin hakim olmasıydı. Bunun yanında aşırı uç ve siyasal söylemler yoktu. Yani tam anlamıyla Alevilerin kendi öz hak ve taleplerinİ kapsıyordu.
Mitinge desteklerini esirgemeyen siyasi parti veya kurumların temsilcilerine programda konuşma süresi verilmemesi bence yerinde bir karardı. Aksi durumda mitinge siyaset ve politika damgasını vuracak ve mikrofonu eline alan siyasetçiler Alevilerin taleplerinden çok kendi partilerin çizgisi doğrultusunda konuşacaklardı. Deyim yerindeyse Aleviler; “Şimdiye kadar hep siz konuştunuz, bu kez sıra bizde, biz konuşacağız.” Dediler.
Bu miting için hayal kırıklığına uğrayanlarda oldu. Başta iktidar yanlısı basın, mitingde kendilerine malzeme olacak görüntüler aradılar. Ancak ne mutlu o 100 bin onurlu ve güzel insana ki davranış, söylem ve sloganlarıyla onlara, karanlık ve çarpık dünyalarına malzeme olabilecek hiçbir görüntü vermediler.
Hatta kendini Osmanlıda şeyhülislam zanneden bazı Alevi dedeleri Bu mitinge Alevilerin rağbet etmeyeceklerini, katılacak olan az sayıda insanında Alevi olmadığını söylediler. Bunlarda hayal kırıklığına uğradılar. Sanırım bu yazıyı hazırladığım saatlerde onlar yaklaşık 1200 km ötede bu tabloyu anlamaya çalışıyorlardır.
Tüm engellemelere rağmen yüz-binden fazla Can, Ankara’da Ser-çeşmenin postnişini Velayettin ULUSOY ‘un huzurunda tarihin en büyük Cem’ini yaptı... İsteklerini açık yüreklilikle sıraladı. Çünkü onlar demokrasi istiyorlardı, insan hakları istiyorlardı ve dahası da eşit vatandaşlık hakkı istiyorlardı. Çünkü biliyorlardı ki ancak bu taleplerin yerine getirildiği bir ülkede kendileri ve ötekileştirilen diğer halklar kardeşçe yaşayabilirdi. Bunları isterken birer kamil-i insan gibi istediler.
Aleviler. hani rejim tehlikeye girdiğinde “laik cumhuriyetin bekçileri” denilip sırtı sıvazlanan ancak daha sonra unutulan ve “Ha , Aleviler mi? onlar çok iyi türkü söylerler.” Diye hatırlanan (!) bu insanlar ne istiyorlardı.
1- Cem Evleri ibadet yeri olarak yasal statüye kavuşturulsun,
2- Zorunlu din dersleri kaldırılsın,
3- Alevi Köylerine cami yapılmasın,
4- Hacı Bektaş Veli Dergahı gerçek sahiplerine teslim edilsin
5- Devlet, asimilasyoncu politikalarından vazgeçsin,
6- Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılsın.
Şu anda var olan bu uygulamaların her biri birer insan hakları ihlalidir. Ve sadece türban sorunu gündeme geldiğinde birilerinin hatırladığı o “inanç özgürlüğü”ne direk müdahaledir.
Bu İnsanı talepler etrafında oluşan birliktelik: Alevilere bir moral kaynağı ve haklı taleplerini adım adım takip etmede bir basamak olmalıdır.
Bu mitinge çeşitli sebeplerle katılamayan canlar, bu süreci ve mesajı iyi değerlendirmeli çözümün kendi öz gücünde olduğuna inanmalıdır.
Alevilerin bu ülkede yaşayan herkesten alacağı vardır kendi dostlarından bile…. Çünkü tarih boyunca Aleviler hep mazlumun ve haklının yanında yer almış haksızlığa uğrayanlara yoldaş olmuştur. Kimi zaman işten atılan işçilere, kimi zaman hakları gasp edilen kamu emekçilerine, öğrencilere ve kimi zamanda farklı kültür inanç ve düşüncede olan insanlara destek vermiştir. Ankara mitinginde yer alan dev bir afiş Alevilerin bu konudaki duruşlarını net bir şekilde haykırıyordu, “Bizler Madımakta Alevi, Hrantla ermeni, Ape Musayla Kürdüz.”
Bu mücadelede sadece Aleviler değil yukarda sıraladığımız ötekilerde Alevilerin bu haklı mücadelelerinde onları yalnız bırakmamalıdır. Unutulmamalıdır ki ezilenler aynı ortak kaderi paylaşmaktadır ve çözümde ortak mücadeleden geçmektedir.
Tüm bunların yanında İlimizde ki katılımın beklenen düzeyin çok altında olması üzerinde durulması gereken bir başka noktaydı. İlimizde bulunan Başta Alevi kurumları olmak üzere herkes bu sonuçtan kendine pay çıkarmalıdır. Mevcut kurumlar daha çok çalışmalı, halkla daha çok bütünleşmeli ve demokratik alevi hareketini halka daha iyi anlatmalıdır…
Yürünecek bu uzun yolda,
Bozatlı Hızır Yardımcımız olsun.!
Erdal ÇITRIK
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği
Adıyaman Şubesi Üyesi
Alevihaber.com - 14 Kasım 2008