Yine haklı çıktık; çünkü ‘Alevi Açılımı’ hiçbir açılım getirmedi. Başbakan Erdoğan cuma gecesi sadece ‘Gelin canlar bir olalım!’ diyerek Alevilerin kulağına bir hoş söz fısıldadı; o kadar.
Ünlü halk ozanımız Pir Sultan Abdal’ın bu dizesini; Sayın Erdoğan’ın içinden çıktığı gelenek ilkin 1995 seçimlerinde kullanmıştı. Refah Partisi; seçim afişlerinde ‘Gelin canlar bir olalım!’ diye sesleniyordu. Şaşırmıştık…
Aradan 13 yıl geçtikten sonra Necmeddin Erbakan’ın öğrencisi Tayyip Erdoğan aynı sloganı kullanıyor. Bunun dışında da hiçbir somut vaatte bulunmuyor.
O böyle çağrıda bulunurken; mahkemeler tam tersinden kararlarla , ‘Quo Vadis?’ diyorlar
CUMHURİYET DURUŞU
Hükümetin ve hükümetle bağlantılı Alevi işadamlarının yoğun çabasına karşın, Alevi örgütlerinin temsilcileri AKP’nin iftarına katılmadılar. Bunun temel sebebi bellidir: Aleviler Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkesi olan laiklik, sivil hukuk ve çağdaş yaşam tarzına son derece bağlıdırlar. Ayrıca Mustafa Kemal; Alevileri cumhuriyetle Osmanlı zulmünden kurtarmıştır. Bu yüzden; bizzat cumhuriyetin kendisi; Aleviler için en temel haktır. Cumhuriyetin AKP tarafından aşındırıldığına ilişkin kamuoyunda oluşan inanç, Alevi örgütlerini; hükümete karşı tavır takınmaya itmiştir. Muharrem iftarına gösterilen tepkinin temel sebebi budur. Başbakan Erdoğan’ın bu gerçeği görmezden gelip de Alevi örgütlerinin tepkisi karşısında, ‘Mamalarını kestik, mamaları kesilenler bağırıyor!’ demesi haksızlıktır.
MAHKEME DE YALANLADI
Açılımın boş gösteri olduğunu Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin verdiği son karar yeniden gösterdi. Bu mahkeme dedi ki: Alevilerin cemevleri ibadet yeri sayılamaz.
Bir pozitif hukuk kurumu olan cumhuriyet mahkemesinin fetva makamı gibi karar üretmesi mümkün değildir. Mahkeme heyetinin, cemevleri ile ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan görüş istediğini tahmin ediyorum. Diyanet İşleri de; ‘Cemevleri ibadethane değildir; buralar ibadethane sayılamaz!’ anlamında bir görüş bildirmiş olmalıdır. Mahkeme de bu fetvaya bağlı olarak böyle bir karar vermiş olmalıdır.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu bir yandan Başbakan Erdoğan’la birlikte Alevilerin Muharrem iftarına katılıyor; bir yandan da başında bulunduğu kurum böyle yargılarda bulunuyor.
Sayın Tayyip Erdoğan’ın din işlerini teslim ettiği kişilerin Alevilere reva gördüğü işlem budur: Alevilerin cemevleri ibadethane sayılmaz… Sayın Erdoğan, Alevilere hak vermeden önce Diyanet İşleri’ni mutlaka elden geçirmelidir.
***
Cuma akşamki oruç açımında eski Kültür Başkanı Atilla Koç da yer aldı ve ağladı.
Samimi bulmadım. 4 sene önce kendi köyüm olan Niksar’ın Ormancık Köyü’nde köy halkı varından yoğundan biriktirerek bir cemevi yapmaya başlamıştı. Sayın Koç’tan buraya bakanlık olarak yardımını istemiştim. Bana; ‘Hay hay! Bir dilekçe yaz!’ dedi. Yazdım… Cemevini yaptıran derneğin başkanını da çağırıp makamında kendisini ziyaret de ettik. Söz verdi ama para vermedi. Biz ettiğimiz masrafla kaldık.
KATILMAYANLAR İLKELİ OLMALI
Başbakan Erdoğan’ın katıldığı toplantıyı boykot eden Alevi dernekleri, artık daha ilkeli davranmalılar. Alevi Bektaşi Federasyonu yönetimi; ‘Hükümet bizi muhatap alsın!’ diyerek işbirliğinin ilkesini muhatap alınmaya endeksliyor. Hükümetin karşısına belli ilkelerle çıkmak, muhatap alınmaktan daha önemlidir. Bu süreçte, muhatap alınanları ‘düşkün’ ilan etmeye kalkışmak da kamuoyunda çekemezlik olarak algılanabilir. Alevi hoşgörüsüyle ve cumhuriyet ilkesiyle hareket etmek; sorunu çözmek için en gerçek kılavuz olacaktır.
Rıza ZELYUT
14 Ocak 2008 - GÜNEŞ