İşine geldiğinde AB'yi isteyen hükümet; işine gelmediğinde sıkı AB karşıtı oluyor; özgürlükleri; temel insan haklarını hiçe sayabiliyor. İnanç hakkının bayraktarlığını yapan bu hükümet, iş türbanlıların dışındaki yurttaşların haklarına gelince anında sıkı tutucu oluyor.
Bunun en açık örneğini de bir din dersi öğretmeninin başına gelenlerden anlıyoruz.
Mustafa Cemil Kılıç, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni ve Eğitim İş Sendikası'nın Fatih yöre temsilcisidir. Milli Eğitim Bakanlığı şu sıralarda Mustafa Cemil Kılıç hakkında inceleme başlattı. Çünkü Öğretmen Kılıç, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitapları hakkında rapor hazırlamış; bu raporunda da kitapların tek yanlı, Alevi Müslümanların hakkını görmezden gelen bir anlayışla hazırlandığını dile getirmişti.
Şimdi çok özgürlükçü gözüken Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in müfettişleri bu aydın öğretmeni bulmuşlar soruyorlar:
Niçin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitapları hakkında rapor hazırladın?
Bu kitapları ne hakla Alevilik inancı açısından inceledin?
Niçin kitapların Sünnilik doğrultusunda olduğunu iddia ettin?
Raporu hangi kurum adına hazırladın? Bu rapor Cumhuriyet Gazetesi'ne nasıl ulaştı? Eğitim-İş sendikasının görevlisi misin?'
Mustafa Cemil Kılıç, Alevi değil ama aydın bir Müslüman? Bir eğitimci olarak din dersleri müfredatının eksikliğini ve yanlılığını belgelere dayanarak ortaya koyuyor. Bakanlık teşekkür edeceğine, onu cezalandırmanın yollarını arıyor.
KİTAPLARDA TÜRBAN REKLAMI
Cemil Kılıç hakkında inceleme başlatıldığını öğrenince kendisini bulup konuyu sordum. Dediği şunlar:
'Ben; Eğitim İş Sendikası Fatih yöre temsilcisiyim. Sendika yetkililerinin basına demeç verme, açıklama yapma hakları vardır. Din dersi kitapları hakkında rapor hazırlama görevini de bana sendika genel merkezi vermiştir.
Ben raporumda, kitapların Atatürkçü düşünceyi yeterince işlemediği, bilimsel olmayan hususlar içerdiği, Alevilik inancına yer vermediği, Alevilik ile ilgili olarak konulduğu ileri sürülen konuların Sünni bakışı yansıttığı, kitaplarda diğer inançlara dair aşağılayıcı ifadelerin yer aldığını örnekleriyle açıkladım.
İlköğretim 8. sınıf ders kitabında 'Örtünme dini bir gerekliliktir...' ifadesinin yer alıp bu konuda Kuran’a göndermede bulunulduğunu, bunun ise ders öğretmenleri tarafından türban propagandası için istismar edilebileceğini yazdım. Bu ifadelerin laik eğitimle bağdaşmadığını dile getirdim.
Bu görüşlerim Cumhuriyet, Radikal gibi gazetelerde haber olarak yer aldı. Ayrıca Ahmet Hakan Coşkun’un çağrısıyla CNN Türk'te programa katıldım. Orada MEB Din Öğretimi Gnel Müdürü İrfan Güneş, din dersi müfredatının hazırlayıcılarından Sönmez Kutlu, YÖK üyesi ilahiyatçı Halis Ayhan, Ahmet İnsel ve Avukat Kazım Genç gibi katılımcılarla yapılan yayında, ders kitaplarında yer alan, yukarıda dile getirdiğim konulardaki örnekleri yetkililerin huzurunda bir kez daha söyledim. Bakanlık yetkilileri yanıt vermekte zorlandı.
Bu programdan sonra, hakkımda soruşturmaya hazırlık bağlamında inceleme başlatıldı.
Oysa ben benzer görüşlerimi yaklaşık 3 yıl önce yazdığım, “ Yükselen Alevilik “ adlı kitabımda ve geçen yıl yazdığım “ Alevi İbadetlerinin İslam’daki Yeri “ adlı kitabımda daha da net bir biçimde ortaya koymuştum.'
***
Sünni bir din bilgisi öğretmeni; ilk kez Alevilerin bakış açısına benzeyen görüşler ileri sürüyor ve bunu da belgelere dayandırıyor.Çaresiz kalan karşı taraf, bunu söyleyeni cezalandırmaya kalkışıyor.
Şimdi siz bu kafayla Türkiye'nin AB'ye girmeye çalıştığına inanabilir misiniz?
Türban yayılacaksa, Türk milleti aşağılanacaksa, Kürtçülük şahlanacaksa, PKK azdırılacaksa, ordu kötülenip pıstırılacaksa AB'ye evet... Fakat; gerçek hak sahipleri ortaya çıkarsa; 'AB de ne imiş; biz onun kurallarını takmayız!' de...
İşte size bu hükümetin zihniyetinin en açık (net) fotoğrafı...
Sayın Milli Eğitim Bakanı; Büyük Hüseyin Çelik; duyuyor musunuz?
09 Kasım 2007 - Güneş