Başlığa bakıp da Alman hükümetinin Adalet ve Kalkınma Partisi'ne karşı tavır takındığını sanmayın. Bu uyarı, merkezi, Köln'de bulunan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu'ndan (AABK) geldi. AABK, Avrupa Birliği ülkelerinde örgütlü olan Alevi federasyonlarının üst örgütü... Avrupa'da en az bir milyon Alevi'yi temsil ettiği gibi Türkiye'deki Alevi örgütlerini kapsayan AABK'nın Genel Başkanı Turgut Öker, cuma günü şu bildiri ile hükümeti uyardı:
'AKP hükümetinin kendine demokrat ve kendi dışındakilere karşı anti demokratik tavrını, üniversitelerin rektör atamalarında tekrar izledik. Yani liberal ve liboşların aksine, AKP'de bir demokratik tavır yoktur. AKP ile üniversitelerimizde anti demokratik uygulamalarda 'Durmak yok yola devam' denilmiştir. AKP'nin dindarlık ve AKP'li olma referansı üzerinden, eğitimdeki son sürat ve pervasızca kadrolaşması, eğitimde en üst düzeyine ulaşmıştır. YÖK, AKP ve Cumhurbaşkanlığı'nın üniversitelerimizdeki bilim ve özgür düşünce karşısında, dinsel dogmaların savunucu olarak adım attıklarını, YÖK başkanlığında olduğu gibi, rektör atamalarında da başlattıklarını görüyoruz.
Cumhurbaşkanlığının ve AKP'nin anti demokratlığını, 21 üniversitenin rektör adaylarını atarken, YÖK Genel Kurulu'nda en çok oy alan bazı üniversite adayların listeden silmekle göstermiştir.
YÖK tarafından seçim iradesine karşı çıkılarak, anti-demokratik ve ideolojik yöntemle ve AKP yakınlığı artık gizlenmeyecek kadar açık olan bir anlayışla hazırlanan rektörler listesindeki isimler, Cumhurbaşkanı Gül tarafından rektör olarak atamıştır.
Örneğin atanan yeni rektörler arasında 'türbana özgürlük' bildirisine imza atan 3 kişi yer alırken, 'Üniversitelerde türban olmamalıdır' diyen Prof. Dr. Mustafa Akaydın, YÖK'ün listesinde birinci sırada yer almasına rağmen rektör olarak atanmamıştır.
73 milyonun hükümeti ve Cumhurbaşkanı, atamalarda ayrımcılık yapmıştır. Üniversite seçimlerinde en yüksek oy alan rektör adaylarının YÖK tarafından budanmasına ve atamalardaki anti demokratik yöntemlere itiraz edilmemiştir. Kısacası AKP hükümet ve Cumhurbaşkanlığı, rektör atamalarındaki ayrımcılığı ve anti demokratik uygulamalara yandaş olmuştur. Artık liboşların ve dinci basının AKP'nin bu yüzüne ilişkin görüşleri de merak konusu olmuştur.
AKP hükümeti de, YÖK'ün anti demokratik tavrına ilişkin eleştirel yaklaşan, özgürlükçü ve bilimden yana siyasi bir tutum alanları karşısına almıştır. Tüm amaçları eğitimde siyasi kadrolaşmayla, eğitimde dindarlaştırmayı daha da artırmaktır.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu olarak, Türkiye'de eğitim sisteminin ve politikalarının değişime ve demokratik reforma ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Eğitim; kamusal bir hizmet olarak ücretsiz, eşit, özgür, laik ve bilimsellikten yana eğitim kurumlarında verilmelidir. Eğitimde siyasi ve dinci müdahalelere son verilmelidir. Ülkenin yasaları ve yetkileri kişilerin ve siyasi çevrelerin kendi ideolojik ihtiyaçlarına göre değil, eğitimin, ülkenin, demokrasinin ve hizmet alan toplumun ihtiyacına göre kullanılmalıdır.
Bizim almamız gereken mesaj nettir: Eğitimde olduğu gibi, Türkiye'de bu gidişata dur diyebilecek ve ülkemizde yaşanan tüm sorunların çözümünün tek alternatifi, sol ve sosyal-demokrat bir harekete her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğudur. '
***
Alevilerin tepe örgütünün yaptığı bu uyarı önemlidir. Hükümet, bu gericileştirme operasyonları karşısında herkesin korkup geri çekildiğini sanmamalıdır. Said-i Nursi'ye övgüler dizen bir Milli Eğitim Bakanı ile Malezya'daki İslam Üniversitesi'nde olgunlaştırılmış bir YÖK Başkanı, çağdaş, akla dayalı, laik eğitim yerine Arabist bir zihniyeti monte ederlerken kendilerini libaral gösteren şekilci modernistler de bu dinci eylemden demokrat üretmeye kalkışıyorlar. AABK Başkanı Öker halkımızı olduğu kadar onları da uyarıyor...
NOT: Sevgili okurlar! Siz bu satırları okurken ben Anadolu'da olacağım. Biraz da taşradan bakalım Türkiye'ye. Bakalım zamanın ainesi oralarda ne gösterecek?
Rıza Zelyut / GÜNEŞ - 9 Ağustos 2008