PSAKD’ye Sızmaya Çalışan Şiacılar: Çocuklarınızı İran’da Okutalım

Batıkent Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Cemevine, İran’dan gelen Şiacı bir grup; “Bizler aynı inançtayız. Çocuklarınızı götürüp okutmak, cemevine yardımda bulunmak isteriz” diyerek misyonerlik faaliyeti gerçekleştirdiler.

Geçtiğimiz günlerde Abdal Musa Dergahında gerçekleşen Şia misyonerlerinin panelinde de sahne alan, AKP iktidarının kurdurduğu Alevi İnanç Birliği Vakfı Başkanı Faruk Ali Yıldırım'ın vakfından geldiğini belirten bazı sözde Alevilerle beraber Batıkent Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Cemevine gelen İranlı bir grup; “Bizler aynı inançtayız. Çocuklarınızı götürüp okutmak, cemevine yardımda bulunmak isteriz” diyerek, asimilasyon çalışmasını aleni bir şekilde gerçekleştirdiler. 

Alevi inancına yönelik asimilasyon amacı güden Şiacıların son uğradıkları adres; Ankara’nın Batıkent semtindeki PSAKD oldu.

Dört kişiden oluşan Şiacı grup, ilk kez PSAKD’ye yönelerek üyelere “Çocuklarınızı ülkemize götürüp okutabilir, cemevinize yardımda bulunabiliriz” dediği öğrenildi. Yaklaşık bir ay önce yaşanan olayda yer alan Yönetim Kurulu Üyeleri Türkan Akbıyık ve Celal Ulusoy, söz konusu ziyaretin detaylarını paylaştı.

‘ÖĞRENCİLERİ İRAN’DA OKUTALIM’ BASKISI

Türkan Akbıyık, gelen İranlı gruptan öncü olan kişinin cübbeli olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Buraya geldiğimde söz konusu kişiler cemevi içindeydiler. Öncülerinin başında ise sarık bulunuyordu. Beraberinde de yine birkaç kişi vardı. Ardından yönetim odasına geldiler. Pelerin giyen kişinin İran’da bir üniversitede dekan olduğunu öğrendim. Kendisi Türkçe bilmiyordu. Yanındaki iki kişi onların tercümanlığını yapıyordu. Onların da İran’dan gelip gelmediğini sordum. ‘Hayır’ cevabını verdiler. Birbirlerini nereden tanıdıklarını sordum. Bir yerlerden mutlaka ortak bir bağlantıları olduğunu söyledim. Yanlış hatırlamıyorsam Alevi İnanç Birliği Vakfı’ndan geldiklerini söylemişlerdi. Vakıf aracılığı ile İran’a tur düzenlediklerini anlattılar. Aynı zamanda ‘Öğrencilerinizi dilerseniz götürebiliriz. Hatta onlara maddi-manevi destek de olabiliriz dediler. ‘Biz de sizlerle aynı düşünceyi paylaşıyoruz. Biz de Ehlibeyti seviyoruz. Ali’yi seviyoruz’ dediler. Ben de ‘Ali ve Ehlibeyti sevmeniz bizim bütünü ile ortak paydamız olamaz, sizlerle çok da yan yana değiliz’ dedim. Pir Sultan’ın duruşunu da bilmelerinden kaynaklı inançsal konularda fazla durmadılar. Yüzeysel olarak sadece ‘Aynı düşünceyi paylaşıyoruz, çocuklarınız bizim çocuklarımız’ dediler. Hatta kendi çocuklarının buraya gelmesini ve bizlerin onları gezdirmesini, buraları tanıtmamızı söylediler. ‘Birbirimize destek olalım’ diye de istekte bulundular.”

“İSTEDİKLERİNİ ALAMADAN GİTTİLER”

Türkan Akbıyık, grubun yaptığı ziyaretin habersiz yapıldığına işaret ederek “Açıkçası biz çok ilgi göstermeyince istediklerini alamadılar. Örneğin içlerinden birisi bizim anlayışımıza ters bir konuya girdiğinde hemen öteki, yanındakini dürterek uyarıyordu. Ses tonlarından ve bakışlarından da ‘O konulara girme. O lafın yeri değil’ gibisinden birbirlerini uyardıklarını gördük” ifadelerini kullandı.

Cemevine gelen grubun asıl amaçlarının “Alevileri asimile etmek” olarak yorumlayan Türkan Akbıyık, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu şekilde Pir Sultan’a kadar girebiliyorlarsa eğer ki duruşu bellidir bu örgütlülüğün artık diğer örgütlülüğün zayıf olduğu kurumlarda veya bağımsız cemevlerinde olanları etki alanlarına almaları daha kolay görünüyor. Eğer bizlerden bir yakınlık görmüş olsalardı kesinlikle bir daha gelirlerdi diye düşünüyorum.”

“ASİMİLASYONA İZİN VERMEYECEK TAVRIMIZI GÖRDÜLER”

Celal Ulusoy ise grubun, cemevi içerisinde asılı olan 12 imamların resimlerine teker teker bakıp, aralarında konuşmalar yaptıklarını ve ardından cemlerin nasıl olduğu konusunda bilgi almak istediklerini söyledi.

Ulusoy, İranlı grup ile arasında geçen diyaloğu şöyle anlattı:

“Kendilerine cemlerimizin nasıl tutulduğunu anlattım. Ardından bizimle aynı fikirlere sahip olduklarını ve kendilerinin de Alevi olduklarını söylediler. Bizi, İran’a çocuklarımızla birlikte davet ettiler. Tavırların tümü planlıydı. Çünkü kendilerinden emin duruş sergilediler. ‘Bizler cemevlerini ziyaret ediyoruz’ dediler. Özellikle Pir Sultan örgütlülüğü içerisinde bizlerin tek bir noktada duruşu var. Asimilasyona izin vermeyen, bir arada olup aynı zamanda birlikte mücadele yürüten, Aleviliği geçmişten bugüne kadar gelen evrensel biçimde çocuklarımıza vermek bizim asıl amacımız… Ve onlar bizim tavırlarımıza baktıklarında kendi düşüncelerine biraz ters geldi ve pek de istediklerini alamadılar. O sebeple de fazla zaman harcamadılar. Yaklaşık 40 dakika burada zaman geçirdiler.”

“DERNEĞİMİZE YARDIM TEKLİFİNDE BULUNDULAR”

İranlı grubun gelişlerinde cemevinde bulunan bir diğer isim ise PSAKD üyelerinden Cennet Erdinç’ti. Erdinç, grubun asıl amacını ‘Aleviliğin özü Şiiliktir baskısı yaparak asimilasyona girişmek istediler” sözleriyle anlattı.

Şia anlayışı ile Alevi toplumu arasında hiçbir benzerlik hissetmediğini de anlatan Cennet Erdinç’in aktarımları şöyle:

“Cemevinde yalnız otururken bu pardesülü grup geldi. Şia olduklarını söylediler. Ben de Alevi olduğumuzu anlattım. ‘Biz Alevileri de severiz’ dediler. Ardından cemde ne yaptığımızı sordular. Ben de ‘Cemde önce kalbimizi yıkarız. Küslerle barışırız’ diye cevaplar verdim. Daha da detay istedi ben de ‘Altından geçenlere, suyundan içenlere, aşk olsun gerçeklere, lanet Yezid’e, gerçeğe Hü Ya Ali’ diyerek dedemizin cemi bağlandığını söyledim. Cemimize namussuzun, yalancının, hırsızın giremeyeceğini de anlattım. Bu cevaplarından sonra ‘Biz sizleri seviyoruz. Bizler de Ali’yi çok severiz’ dediler. Hatta Alevi derneklerine yardım edebileceklerini, bütün imkânlarını harcayacaklarını aktardılar. Bende kendi kendimize yeterli geldiğimizi söyledim. ‘Dışarıdan hiç kimseye ihtiyacımız yoktur’ diye belirttim. ‘Çocuklarınızı götürüp ilkokul birinci sınıftan üniversiteye kadar okutabiliriz’ dediler. Ben de ‘biz Aleviler, çocuğu doyuracak kadar yaparız. Fazla çocuk yapmayız’ dedim. Çocuklarımıza yeterli geldiğimizi belirttim. Çocuklarımızı asla dışarıya göndermeyeceğimizi anlattım. Hatta Alevi gençlerinin telefon numaralarını da istediler. Kendilerine böylesi bir şey yapamayacağımı da söyledim. Baktım olacak gibi değil ‘Dedemizi de çağırayım’ diye söyledim. Kısa süre sonra dedemiz de geldi ve ardından bir çay içip gittiler.”

“ALEVİLİĞİ KENDİ KATKILARIMIZLA BUGÜNE GETİRDİK”

“Bizi içlerine çekmeyi amaçladıkları için böylesi cevaplar verdim. Onların, Alevileri kendi içlerine çekip, kafalarına göre molla yetiştirip o küçücük çocuklarımızı da götürüp kafalarına göre yetiştireceklerini düşündüm. Alevi toplulukları böylesi durumlarda söz konusu grupları içlerine almamalı. Fırsatı dahi kendilerine vermemeliyiz. Çünkü bizler Aleviler olarak kimsenin yardımına ihtiyaç duymuyoruz. Kendimiz bugüne kadar yeterli gelmişsek eğer bundan sonra da yeterli geliriz. Ehlibeyt’in zamanından beri Alevi dedelerimiz hiç kimseden ne yardım ne de para aldılar. Biz sadece kendi katkılarımızla yaşadık. Faşizme her zaman karşı olan topluluğuz. Ne buraya öylesi faşist zihniyetler girebilir ne de mollalar burada yer edinebilir. Şiacılarla aramızda hiçbir benzerlik göremedim.”

Bu haberin videosu BURADAN izlenebilir.

Eren GÜVEN / ANKARA

Kaynak: Pirha

Alevi Haber Haberleri

AABF’ye karşı ‘hakkını arayan’ Beyhan İpek’ten çağrı!
Alevilik ve Kızılbaşlık
"Alevi ocakzadeler siz Evladı Resulsunuz, Seyitsiniz" diyerek kandırılmışlardır
HEDEP Vekili 'fırıldak' Celal Fırat'tan Tolga Sağ'a HEDEP kıyağı