BASINA VE KAMUOYUNA
"Zorunlu din dersleri kaldırılsın “
Bilindiği gibi Alevi çocuklarının asimile edilmesi için 12 Eylül’den sonra konulan zorunlu din dersleri ile ilgili AİHM, Ekim 2007'de aldığı kararla zorunlu din dersi uygulamasının "eğitim hakkı"nın ihlali olduğunu söylemişti. Mahkeme, dersin içeriğinin sadece İslam'ın Sünni yorumuna dayandığını vurgulamıştı. Yine Danıştay’ca da uygulamanın hukuksuzluğu ortaya konmuştu.
Zorunlu din dersiyle ilgili açılan davaların hem ulusal, hem de uluslararası mahkemede kazanılması, Alevilerin yıllardır verdikleri mücadelenin hukuki düzlemde kabul edilmesi, zorunlu din derslerinin insan haklarına, laikliğe, inanç özgürlüğüne, çağdaş eğitim anlayışına aykırı düştüğünün tescilidir. Bu aynı zamanda, 12 Eylül askeri cuntasına karşı kazanılmış hukuki bir zafer olduğu kadar, Alevilerin ve demokrasi güçlerinin verdikleri mücadelenin önemli bir kazanımıdır.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bu yargı kararlarının "eski müfredat” döneminde alındığını söyleyerek, "Yeni müfredatta Aleviliği de yer veriyoruz" demiştir. Oysaki bu doğru değildir. Kitaplarda Alevilik kelimesine dahi tahammül edilememekte dahası Alevilerin kutsal değerlerine saldırılmaktadır. Çocuklar dinsel baskı altına alınarak okullardan zorla camiye götürülmekte ve annelerinin, ebeveynlerinin ellerini sıkmaktan çekinir hale getirilmektedir. Bir kez daha belirtiyoruz ki; gerek bu dersin içeriği, gerekse ders müfredatının uygulama biçimi temel bir insan hakları ihlalidir. Alevi öğrencilere ve “Din Dersi”ni almak istemeyen öğrencilere bir “anayasal zorunluluk olarak” bu ders okutulmaktadır. Zorunlu din dersi Alevi çocukları için zorunlu bir işkencedir.
Biliyoruz ki AKP iktidarda olduğu yıllar boyunca Alevilere yönelik olarak bir yok sayma, ayrımcılık, hukuksuzluk politikası uygulamış, Alevi varlığının yanı sıra Alevi örgütlerini de görmezlikten gelerek hiçbir şekilde onların dile getirmiş olduğu sorunlara ilişkin bir çözüm üretme, düşünme yoluna gitmemiştir. Alevilerin sorunları büyüyerek devam ederken, AKP’nin Alevilere yönelik politikası, Alevi köylerine zorla cami yapmak, O camilere Sünni imamlar atamak, Alevi çocuklarını zorunlu din dersi eğitimine tabi tutarak Sünnileştirmek, Alevilerin ibadet merkezi olan cemevlerini yadsıyarak “ibadet etmek istiyorsanız buyurun camiye” diyerek, Alevileri asimile etmeye çalışmak şeklinde olmuştur. Kısacası AKP’nin Alevi açılımı diye kamuoyuna yutturmaya çalıştığı şeyin anlamı: Cemevine yıkım, Alevi çocuklarına asimilasyon, Alevi esnafa da dayaktır.
Hükümetin laikliğe, insan hak ve hukukuna, uluslar arası sözleşmelere aykırı olan zorunlu din derslerini kaldırma sırası gelmiştir. Ancak aradan geçen zaman zarfında AKP Hükümeti türban ile sınırlı bir inanç özgürlüğü anlayışı ile bu sorunu çözecek gibi görünmemektedir.
Bir milyon imza topladık dinlemediler. Davalar açtık, AİHM’ne gittik, haklı bulunduk. Görmüyorlar. AKP İktidarının mahkeme kararlarını uygulamamakta direnmesi ülkeyi İslamileştirme, dinselleştirme; gericiliği toplum içinde yaygınlaştırma yönündeki faşizan tutumunun devamıdır. Bu anlayışa karşı çağdaşlıktan demokrasiden laiklikten emekten yana güçlerin birliğini sağlamak dahası bu mücadeleyi Alevilerin demokratik talepleri ekseninde yürütmek ertelenemez tarihsel görevimiz haline gelmiştir.
Aleviler önümüzdeki süreçte ümmetçi faşizan politikalarını fütursuzca uygulayan AKP gericiliği karşında demokratik tepkilerini sokağa yansıtmaktan kaçınmayacaktır.
Saygılarımızla
Av. Fevzi Gümüş
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı
Alevihaber.com - 6 Eylül 2008