Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak, son haftalardaki gelişmeleri analiz ederek, PKK terörünün akıbeti ve Türkiye gündeminde yer alacak olası revizyon hareketleri hakkında tahminlerde bulundu. Dilipak'a göre PKK 2008 yılı içerisinde bitirilecek. Bu tehlikenin yerini ise bir Alevi - Sünni Çatışması alabilir...Dilipak şöyle diyor; "Bundan sonra Alevilik konusunu daha çok duyacaksınız gibi. Birileri Alevi-Sünni çatışması çıkartmak için ortamı kızıştırıcı, tarafları kışkırtıcı, çatışmayı tetikleyici girişimlerde bulunabilir."...
İşte Dilipak’ın “PKK terörünün sonu mu?” başlıklı yazısı:
Abdurrahman DİLİPAK : PKK terörünün sonu mu?
ASALA’yı kim, neden ve nasıl bitirdi ise, PKK da öyle bitiriliyor. Batı artık demokrasi, insan hakları adına teröre destek vermeyecek.
Lagendijk’in Kürtlerin meşru temsilcisi olarak AKP’yi görmesi bir rastlantı değil. Ya da “düz ovada siyaset” bir rüya değildi.
Yurtdışındakiler teslim edilecek, dağdakiler indirilecek. 2008 yerel seçimlerinin sonuçları şimdiden belli. DTP büyük ölçüde oy kaybedecek. Seçimlerde bölgede AK Partili adaylar kazanacak!
Kürt sorunu, siyaset gündeminde demokrasi ve insan hakları çerçevesinde ele alınacak.
Buna paralel, asker sayısı azalacak ve profesyonel askerlik dönemi başlayacak. TSK’da reorganizasyon ve modernizasyon başlayacak.
Hele bir bütçe geçsin, anayasa konusu yeniden ana gündem maddesi olacak.
Bu arada sağda birlik arayışları ve solda parçalanma sürecinin sonu nereye varacak bir görelim.
Baharla birlikte yerel seçim ve anayasa referandumu ana gündem olabilir.
2008 şurası ordu yönetim kademesinin yeniden yapılanması açısından önemli.
PKK terörünün bitmesi Kürt sorununun rafa kaldırılması anlamına gelmiyor. PKK’nın bitirilmesi belki de kontrol dışı bir güç haline gelmesinden, mafyalaşmasından, sosyal tabanını kaybetmesinden, kendi içinde bölünmesinden, örgüte birçok istihbarat kuruluşunun sızmasından, pahalı, hantal, verimsiz bir yapıya dönüşmesinden kaynaklanıyor.
PKK artık dağılma sürecine girmişti zaten. Kuzey Irak’taki oluşum açısından da risk oluşturuyordu. İpini çektiler sanki!
PKK bitiriliyor ama, yeni sorunlar üretiliyor.
Bundan sonra Alevilik konusunu daha çok duyacaksınız gibi. Birileri Alevi-Sünni çatışması çıkartmak için ortamı kızıştırıcı, tarafları kışkırtıcı, çatışmayı tetikleyici girişimlerde bulunabilir.
Ermeni, Rum, Ortodoks kilisesi, Süryani konusu bir şekilde ısıtılabilir. Tabii bunlar her zaman olduğu gibi demokrasi ve insan hakları adına yapılacaktır.
Her şeye rağmen, adalet ve barış temelinde, katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir yönetim anlayışı ile hukuk devletinin gereklerine bağlı kalınarak, insan haklarından yana bir siyasetten asla vazgeçilmemelidir.
Her iyi, doğru, güzel şeyi her zaman birileri istismar etmek isteyebilir ve isteyecektir de. İstismar var diye işin aslını bir kenara bırakmak, pire için yorgan yakmaktan farksızdır.
Dünyada 2008′de son derece önemli gelişmeler olacak.
Türkiye’de, ABD’de, Rusya’da seçim var.
AB ülkeleri anayasa ve temel politikalarla ilgili bir karar verecekler.
Türkiye’de anayasa reformu gerçekleşecek.
2007′de Türkiye’de aslında sessiz bir devrim yaşandı. İktidar ve Meclis’ten sonra Çankaya’da, ardından Anayasa Mahkemesi’nde önemli değişiklikler oldu. 2008′de istinaf mahkemelerinin göreve başlaması ile yargıda önemli değişiklikler olacak. Zaten anayasa değişikliği ile kapsamlı bir hukuk reformu için yeni bir dönem başlayacak.
2008, özelleştirme yanında kamu reformu açısından da önemli bir yıl olacak.
Bu arada; merkez media da mütedeyyinlerden yana ağırlık kazandı. Sermaye de el değiştiriyor. Mütedeyyin kesim ve yabancı sermaye ekonomi üzerinde giderek artan bir etki kazanıyor. Koç ve Doğan grubunun muhtemel bir krizi bu dengeleri radikal ölçülerde alt üst edebilir.
Yine 2008 ajandasında önemli bir diğer konu oda seçimleri, YÖK’le birlikte özerk kurumlarda sorun en alt seviyeye inerken, üniversite yönetimleri ile birlikte, AK Parti’nin bugüne kadar ihmal ettiği oda yönetimlerinde de büyük ölçüde değişiklik beklenmelidir.
Başörtüsü, İmam-Hatip, üniversite sınavlarındaki haksızlıklar için de 2008 bir karar yılı olacaktır.
Tabii İran’da, Suriye’de, Lübnan, Filistin, Kudüs’te neler olacak bilmiyoruz.
Beklenen İstanbul depremi, Ege ve Güneydoğu depremi önümüze nasıl bir fatura koyacak belli değil. Ben sadece ajandamdaki notları sıraladım. Görünen köyün manzarasını anlatmaya çalıştım.
Evdeki hesap çarşıya uyar mı bilmem.
Hem zaten, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır olabileceğine göre, bu akıl yürütmeler sadece muhtemel gelişmelere karşı zihnen hazırlıklı olmak içindir.
İmtihan oluyoruz.
10 Aralık 2007 - VAKİT