Pazarcık Narlı Ovasına DOKUNMA

Pazarcık-Narlı Ovası'na DOKUNMA!!! Bergama’da, Eşme’de, tüm yaşamı tehdit eden altın madenleri, Yatağan’da solunacak hava bırakmayan...

Pazarcık-Narlı Ovası'na DOKUNMA!!!

Bergama’da, Eşme’de, tüm yaşamı tehdit eden altın madenleri, Yatağan’da solunacak hava bırakmayan termik santral, Sinop’ta ve Akkuyu’da sahneye konulmaya hazırlanan nükleer santral oyunları, Ilısu Barajı ile yok edilmek istenen Hasankeyf, Artvin ve Rize’de kurulan Hidro Elektrik Santralleri, insan doğa ilişkisini hiçe sayan ve doğayı sonu tükenmez bir kaynak olarak gören küresel kapitalizmin sınır tanımayan ve yıkıcı sonuçlarının ülkemizde çevre alanındaki örnekleridir. Simdi bu kervana Pazarcık-Narlı Ovası da katılmıştır.

Türkiye’nin en verimli ovalarından biri olan Pazarcık-Narlı Ovası’nda şu ana kadar Türkiye’de kurulan fabrikaların en büyükleri olan iki adet Çimento fabrikası ve bölgedeki sekiz belediyeye ait kentsel ve tıbbi atıkların depolanacağı bir katı atık depolama tesisi, Pazarcık’ta yasayan halkımızın tüm tepkilerine rağmen kuruluş çalışmalarına hızla devam etmektedir.

Pazarcık-Narlı Ovası, ülkemizin doğal, tarihi, kültürel ve ekonomik zenginliğe sahip seçkin yörelerinden biridir. Zengin ve sulak tarım toprakları ile pamuk, buğday, domates, karpuz, patates başta olmak üzere her türlü sebze ve meyve ekiminin yapıldığı, son yıllarda zeytinciliğin Avrupa Birliği’nden alınan teşviklerle hızla yaygınlaşmaya başladığı, Türkiye’nin toplam biber ihtiyacının %80’ninin karşılandığı bereketli topraklara sahiptir. Bölgede Kurulu Kartalkaya Barajı ve sulama sistemi ovanın %90’dan fazlasında sulu tarım yapılmasını sağlamaktadır. Bu sayede bölgenin neredeyse tamamına yakın bölümü, 1. sınıf sulanabilir tarım alanı niteliği kazanmıştır. Kartalkaya sulama barajı aynı zamanda Gaziantep şehir merkezinin içme suyunun önemli bir bölümünü karşılamaktadır.

Yörede Hititler döneminden ve yine daha eski ve sonrası dönemlere ait diğer pek çok Anadolu Medeniyeti’nden kalma önemli miktarda tarihi zenginlik vardır. Derbent Kapısı olarak bilinen ve tarihte kervan yollarının giriş kapısı olarak kullanılmış yerde ve çevresinde bulunan onlarca tarihi mağara vardır. Halk arasında ‘kastel’ olarak tabir edilen, tarihte mezar ve su deposu olarak kullanıldığı düşünülen tarihi kalıntılara bolca rastlanmaktadır.

Pazarcık-Narlı Ovası’nda dünyada bir benzeri olmayan ve uluslar arası anlaşmalara göre korunması gereken bitki ve hayvan türleri yasamaktadır. Fabrikalar ve çöp tesisi faaliyete başladıktan sonra yörede havanın, suyun ve toprağın kirlenmesine ve önemli halk sağlığı sorunlarının yaşanmasına yol açacaktır. Tarım arazileri kullanılamaz hale gelecek, yörede tarıma dayalı endüstri çökecek ve geçimini tarımdan sağlayan yörede yaşayan on binlerce insan yoksulluğa terk edilecektir. Bölgede 10 çırçır, 2 yem, 4 iplik, 1 tekstil boyama, 1 hazır giyim, 1 makarna ve 1 yağ fabrikası bulunmaktadır.

Pazarcık-Narlı Ovası, Birinci Derece Deprem Bölgesidir. Doğu Anadolu Fay Hattı, ovanın ortasından ve çöp tesisi olarak seçilen yerin hemen yanından geçmektedir. Kurulacak çimento fabrikaları, ana fay hattının kolları olan Çöçelli ve Akçakoyunlu fayları üzerine inşa edilmektedir. Şimdiden fabrika kuruluş çalışmaları nedeniyle patlatılan dinamitlerden yakındaki evlerde hasar oluşmaya başlamıştır. Uzman bilim insanları hammadde temini sırasında patlatılacak dinamitlerin deprem fay hatlarını tetikleyerek yörede büyük bir depremin yaşanmasına neden olacağını belirtmektedir.

Kurulacak çimento fabrikalarının her biri Türkiye’deki mevcut 58 çimento fabrikası ile kıyaslandığında ortalama bir çimento fabrikasının beş katı büyüklüğündedir. Devlet Planlama Teşkilatı Raporları ile Türkiye’nin çimento üretiminde kapasite fazlası olduğu belirtilmesine ve çimento fabrikalarına teşvik verilmemesinin altı çizilmesine rağmen isletmeci firmalara tevsikler verilmiş kamu kaynakları israf edilmiştir.

Kahramanmaraş İli Türkiye’nin en fazla hava kirliliği yaşanan illerinden biridir. Kurulacak çimento fabrikaları her yıl bir milyon nüfusu olan Kahramanmaraş’ın bir yılda tükettiği kömürün yedi katını tüketecektir.

Çimento fabrikaları ve depolanacak çöplerinden çıkacak metan gazının yakılacak olmasından dolayı çöp tesisi, iklim değişikliğine neden olan gazları çevreye salacağından birer çevre canavarı işletmeye dönüşeceklerdir. Güzelim ovamız çimento külleri, sera gazları ve ölümcül diğer gazlarla asit yağmurlarına maruz kalacak, ovada yasayan insanlarımız zehir soluyacaktır.

Ovanın doğal zenginlikleri ile ilgili tüm bilgi ve belgeler resmi kurumlarda bulunmasına rağmen isletmeci firmaların hazırlattığı ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) Raporları’na Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından CED Olumlu görüsü verilmiştir. Kamu kurumlarındaki bilgi ve belgeler görmezden gelindiği gibi pek çok belgede tahrifatlar yapılarak kurulacak tesisler için izinler alınmıştır. Çevre hukukunda zorunlu olmasına rağmen yöre halkının görüş ve iradesi yok sayılmıştır. Çöp ve çimento projelerinin sahibi şirketler ovaya zarar vereceği açık olan projelerini hazırlarken halkın görüş ve iradelerine başvurmak yerine, kendilerine ovadan işbirlikçiler bulmayı ve yöre halkını karşı karşıya getirmeyi tercih etmişlerdir. Her üç proje de hayata geçtiğinde Pazarcık-Narlı Ovası’nın yaşayacağı felaketler herkes tarafından bilinirken; işletmeci firmalar, projelerinin yörenin istihdam sorununu çözeceği, yörenin kalkınmasına katkı sağlayacağı seklinde propaganda yürüten kiralık ağızlar bulmuştur. Hiçbir Pazarcıklının ovasını ve tarihini yok edecek bu projelere ekonomik çıkar, siyasi kariyer ya da her ne ad altında olursa olsun izin vereceğine ve müsamaha göstereceğine inanmıyoruz.

Avrupa’da yasayan tüm Pazarcıklıları, ovamıza, insanımızın sağlığına, çocuklarımızın geleceğine, tarihimize ve kültürümüze karşı kurulmaya başlanan çöp ve çimento tesislerine karşı birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz.

PAZARCIK-NARLI OVASI’NDA ÇEVRE CANAVARI ÇÖP VE ÇİMENTO FABRİKALARINI İSTEMİYORUZ!

Onuruma ve Ovama Dokunma Hareketi Avrupa İnisiyatifi
Mainz ve Çevresi Pazarcıklılar Birliği Almanya
Köln Pazarcıklılar Kültür Merkezi Almanya
Paris Pazarcıklılar Evi Fransa
 
 

Türkiye Ve Dünya Kamuoyuna / ÇAĞRI 
     
Türkiye’nin en verimli ovalarından biri olan Pazarcık Ovası’nda kurulması planlanan, biri dünyanın 3. diğeri 9. büyük fabrikası olan 2 Çimento fabrikası ve bölgedeki sekiz belediyeye ait kentsel ve tıbbi atıkların depolanacağı bir katı atık depolama tesisi, yöre yurttaşlarının tüm tepkilerine rağmen, kuruluş çalışmalarına hızla devam etmektedir. Ülkemizin en önemli tarım alanlarından biri, yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Fabrikalar ve depolama tesisi faaliyete başladıktan sonra, yörede havanın, suyun ve toprağın kirlenmesine, önemli halk sağlığı sorunlarının yaşanmasına yol açacaktır. Tarım arazileri kullanılamaz hale gelecek ve geçimini tarımdan sağlayan, yörede yaşayan on binlerce insan yoksulluğa terk edilecektir. Türkiye toplumunda, dünyanın diğer ülkelerine kıyasla, ekolojik sorunlar konusunda yeni yeni bir duyarlılık oluşmaya başlamaktadır. Azgelişmiş bir ülke olmasından dolayı, çevreye vereceği zararlar açık olan pek çok işletmeye, kısa vadeli ekonomik yararlar lehine resmi makamlarca izin verilmiştir.

Çevre hukuku ise, Türk hukukunda halen bağımsız bir hukuk disiplini olarak kabul edilmekten uzaktır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 56.maddesinde tüm yurttaşlara “sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı” tanınmıştır. Ayrıca çevreyi korumanın devletin ve yurttaşların ödevi olduğu belirtilmiştir. Buna rağmen çevreyi koruyan yasa ve yönetmelikler yetersiz kalmış, var olan Maden Kanunu, Maden İzin Yönetmeliği, Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği, Su Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği v.b. çok sayıda yasa ve yönetmelikte son yıllarda çevre aleyhine değişiklikler yapılmıştır. Her geçen gün, üçüncü kuşak haklar arasında yer alan çevre hakkına temel özelliklerini veren; bilgiye erişim, katılım ve ihtiyatilik ilkelerinden uzaklaşılmaktadır. Çevresel etki doğuracak işletmelerce alınması zorunlu olan ÇED Raporu süreci tamamen bürokratik bir formaliteye dönüşmüştür. Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği’nin yürürlüğe girdiği 1993 yılından bu yana Çevre Bakanlığı’na yapılan başvuruların %99’una olumlu görüş verilmiştir. ÇED süreci her geçen yıl kısaltılarak, yapılacak yatırımların çevresel etkilerinin bilimsel-teknik anlamda öngörülerek gerekli önlemlerin alınması işlevini yitirmektedir. Pazarcık Ovası’nda kurulması planlanan her üç tesis ile ilgili yöre yurttaşlarının verdiği hukuk mücadelesi -bu koşullarda- Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından işletmeci firmalara verilen ÇED Olumlu görüşünün iptal edilmesini amaçlamaktadır.

Her üç tesis için hazırlanan ve bakanlıkça onaylanan ÇED Raporları skandal niteliğinde yanlışlarla doludur. 1974 yılında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yörenin yer altı ve yer üstü zengin su kaynakları ile ilgili etüt çalışmaları olmasına rağmen, DSİ 20. Bölge Müdürlüğü’nden yörenin su kaynakları ile ilgili DSİ’nin bir çalışmasının olmadığı yönünde yazı alınmıştır. Alanında tek ve yetkin, resmi bir kurum olan Maden Teknik Arama Enstitüsü’nün verileri, yörenin Türkiye’nin deprem riski en yüksek alanlarından biri olduğunu gösterirken, yöredeki deprem riski göz önünde bulundurulmamıştır. Pazarcık Ovası’ndaki ender bitki ve hayvan türleri görmezden gelinmiş, Ovanın tarımsal sulama imkanlarını sunan Kartalkaya Barajı kirlenme tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmıştır. Yöre insanının temel geçim kaynağı tarımdır. Çimento tozlarının bitkilere vereceği zararlar ile atık depolama tesisine atıkların taşınması sırasında ve depodan zehirli suların toprağa sızması suretiyle tarımsal faaliyet felce uğrayacaktır. Ancak ÇED Raporlarında ısrarla tesislerin tarıma elverişli olmayan arazilerde kurulduğu söylenmektedir. İşletmelerin yerleşim yerlerine olan uzaklıkları ile ilgili verilerde açıkça tahrifat yapılmaktadır.

ÇED sürecinde bir zorunluluk olan Halkın Katılımı toplantıları, göstermelik olarak yapılarak halkın projelere onay verdiği yönünde yanıltıcı propagandalar yapılmaktadır. Özellikle bilinçsiz bazı yerel yöneticiler, kurulacak tesislerin istihdam yaratacağı yönünde halkta asılsız beklentiler yaratarak bu yanıltıcı propagandalara alet olmaktadır. Çok kısa süre içerisinde her üç tesisin kurulmaması için yöre yurttaşları arasında beş binden fazla imza toplanarak, yörede bu tesislerin kurulmasının istenmediği tartışmasız olarak ortaya konulmuştur. Çevreye duyarlı tüm kurum kuruluş ve kişileri Pazarcık’ta yaşanan çevresel, bilimsel ve hukuksal kirlenmeye karşı duyarlı olmaya ve yöre insanlarının onurlu mücadelesine destek vermeye çağırıyoruz.

ONURUMA VE OVAMA DOKUNMA HAREKETİ 

http://www.ovamadokunma.org/

 

Güncel Haberleri

Kendi kaleminden: Rabia Mine kimdir?
‘Bizim Yunus’ genelgesine tepki
Önlü: Dersim’in doğası talan edilirken itiraz edilmesin istiyorlar!
Diyanet: 'Kadın-erkek el ele olmasın'
Seyahat yasağı mağdurları isyan ediyor