Ali YILDIRIM
Hükümet tüm paraları yeniden değiştirme kararı aldı. YTL’nin Y’si atılarak bu yıl başı yeni paralar tedavüle sürülecekmiş. Geçtiğimiz hafta bu yeni TL’lerin tanıtım toplantısı yapıldı. Ünlü Türk büyüklerini paralara dağıtmışlar. “Bizim Yunus” da en büyük para olan 200 TL’ye düştü.
Para ve Yunus Emre yan yana gelince çok farklı çağrışımlar uyandırıyor.
Dünya nimetlerinden, gösterişten, öne çıkmaktan bu denli uzak duran bir kişiliğin resminin dünya nimetlerinin en somut, en çıplak ifadecisi olan para üzerinde yer alması ilk bakışta oldukça yadırgatıcı oluyor. Yunus’a sorabilseydik ne dersin bu işe diye bu tevazu simgesi erenimiz “mal da yalan mülk de yalan” der ve bize başka kapıları işaret ederdi. Yunus için en değerli varlık insandı, insanı önceleyen hiçbir anlayış onun için anlamlı gelmiyordu. “Mal da yalan” diyerek “meta fetişizimine” göndermede bulunuyordu. Demek ki paraya en az yakışanı Yunus’tur.
YUNUS’U METALAŞTIRMAK
Yunus Emre bildiğimiz en büyük Alevi ozanıdır. Alevi-Bektaşi edebiyatı onunla başlar. Hacı Bektaş Tapınağı’ndan Tapduk Emre silsilesiyle el almıştır.
Yunus bir kez metaa tamah eder, daha o saat yanlış yaptığını anlar. Para ile uzlaşmazlığı belki de bu noktada başlar.
Bilinen öyküdür. Yoksul köylü Yunus’un tarlasını kuraklık vurur, kıtlık olur. Dertlere derman olan Hacı Bektaş Tapınağı’na başvurup bir çözüm dileğinde bulunmak ister. Tapınağa eli boş gitmek olmaz. Götürecek bir şeyi yoktur. Yolda topladığı alıçları heybesine doldurup varır hünkar’ın huzuruna, halini arzeder. Hünkar Yunus’a “buğday mı istersin yoksa nefes mi” diye sorar. Nefesi ne edeyim der köylü Yunus, bana buğday gerekli. Bu zordun, zorunluluğun dile gelmesidir. Tamah değil yaşama uğraşının dayatmasıdır. Heybesine buğday doldurulur tapınağın ambarlarından. Ve daha Sulucakarahöyük’ü çıkmadan bin pişman olur Yunus buğday yerine nefes istemediğine. Öykünün gerisi Tapduk Tapınağındaki serüvenidir. Maldan ve mülkten uzak, benlik kalelerini dümdüz ederek.
Yunus ‘un nefes yerine buğday istemiş olmasından dolayı yaşadığı büyük pişmanlık bilinirken yeni 200 TL’nin üstüne resmini basıyor olmak Yunus’tan ve dünyasından zerre kadar nasip almamak demek değil midir!
YUNUS’UN EVRENSELLİĞİ
Yunus maldan mülkten uzaklaştıkça insana yaklaşır. Din dil ırk cinsiyet ayrımı yapmaksızın insanı ulular. Yunusun evrenselliği onun Anadolu’nun öz ve özgün inancına mensup olmasından kaynaklanır. Yunus Anadolu toprağının insan birikiminin adıdır, kendisidir. Yunus salt bir ozan olmanın ötesinde bir Anadolu erenidir
Hal böyle iken toplumumuzdaki genel kayıtsızlık üzerine Yunusumuzu da kendi hanelerine yazmaya çalışan, Yunus’u Yunus olmaktan bir gerici yaklaşım adım adım Yunus’a el atmaya kalkışmaktadır.
Pür insan olan Yunusumuz alınıp yerine şeriatçı bağnaz hoşgörüsüz bir Yunus konulmak istenilmektedir. Biz kendi değerlerimize sahip çıkmadıkça, değerlerimizin kadrini bilmedikçe bizim bu insan değerlerimizi kendi çıkarlarına malzeme yapacak tacirler ellerini ovuşturacaktır. Ve öyle de olmaktadır.
ERENİ PARAYA BASMAK
Yunus bir din/inanç ulusudur.
Bektaşi inancının miti, erenidir.
Eren paraya basılır mı?
Yunus kişiliğinden, kimliğinden, yolundan uzaklaştırıldığı ölçüde, Yunus’a bir Alevi ereni olarak sahip çıkılmadığı ölçüde, özüne yabancılaştırıldığı ölçüde paraya da basılır en olmadık rollere de sokulabilir.
Paraya basılan Yunus, “bizim Yunus” haliyle değil, “Molla Kasım”ın biçimlendirdiği haliyle karşımızdadır.
Fakat her ne yaparlarsa yapsınlar Yunus, mollaların karanlığına değil Anadolunun aydınlık yüzüne yakışır. Anadolu insanı yüzlerce yıldır Yunus’u paraya değil kalbine basmıştır.
Ali YILDIRIM
Alevihaber.com - 8 Ekim 2008