"İlköğretim Öğrencileri Okullara Türbanla Gitsin"
AKP iktidarı döneminde hızla yükselen gericilik dalgası hızla yayılıyor. Türkiye, Üniversiteler de Türban Sorununu tartışırken konu "özgürlük" adı altında İlköğretime kadar indi. İlköğretimde okuyan türbanlı öğrencilerin haklarını savunmak için kurulan "İlköğretimde Başörtüsü Mağdurları Platformu", yaptığı açıklama ile velilere çocuklarını başörtüleriyle okula göndermeleri çağrısında bulundu.
Platform Başkanı İbrahim Gökdemir yaptığı açıklamada, “Kız çocuklarının eğitim aşamasında hayâ ve iffet timsali nesiller olarak yetişmesi için velilerin üzerlerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini" belirterek, “Laik sistemin baskıcı ve dayatmacı anlayışının olumsuz etkileri çocukların psikolojisini bozmaktadır. İlköğretim çağında 10–11 yaşındaki çocuklara yönelik uygulanan baskı, akranlarına karşı onur ve kişiliğini zedeleyen öğrencilerimizin psikolojik ve gelişim sürecinin göz ardı edildiği uygulamaları temel insan hakkı ihlali olarak görüyoruz.” dedi. Geçen eğitim öğretim yılında Diyarbakır'da ilköğretim öğrencisi Ece Nur Özel, Sena Nur GÖKDEMİR, Büşra AYATA ve Sabiha ALAŞ, türbanları ile derslerine girmişler ve hiçbir engelle karşılaşmadan eğitimlerini sürdürmüşlerdi.
İlköğretimde Başörtüsü Mağdurları Platformu Basın Açıklaması
Basına ve Kamuoyuna
İLKÖĞRETİMDE MERYEMİ DİRENİŞ
Ülkemizde 2010–2011 Eğitim ve öğretim sezonu 20 Eylül 2010 tarihinde başlanacaktır. Bizler ders zili başlamadan önce tüm duyarlı öğrenci velilerimize öncelikli hassasiyetleri hususunda temel hatırlatmaları paylaşmaktan kendimize görev biliyoruz.
Çocukların sevilen, şefkat duyulan varlıklar olduğuna; ama aynı zamanda maddi ve manevi açıdan bir sorumluluk yüklediği aşikârdır. Ebeveynlerin sadece çocuklarının biyolojik açıdan bakmaları görevlerini ifa etmiş olmaları için yeterli değildir.
Anne ve babalar, çocuklarına Rablerini güzelce tanıtmadıkları ve İslami terbiyelerine yeterince dikkat etmedikleri takdirde, çocuklarının işleyecekleri tüm olumsuz tutum ve davranışlardan sorumlu tutulacaktır.
'Hiçbir baba, çocuğuna, güzel bir terbiyeden daha güzel bir miras bağışlayamaz, bırakamaz'.(Hadis) Çocuklarımızı, dünyevi her türlü tehlike ve tehditlerden korumak için can siperane nasıl gayret gösteriyorsak daha fazlasını çocuklarımızın maneviyatını korumak ve Allah'a karşı sorumluluklarını hatırlatmakla görevliyiz.
Bizler ise evlerimizi ihmal etmenin cezasını çok çekiyoruz. Ebeveynler olarak Evlerimizi çocuklarımız için otel ve lokanta konumundan çıkarmalıyız. Medya ve kitle iletişim silahlarıyla evlerimiz sürekli manevi değerlere karşı bombardımana tabi tutulmakta, adeta evlerimiz şeytani güçler tarafından işgale uğramaktadır.
Eğitim öğretimin ilköğretim çağında çocuklarımıza karşı görev ve sorumluluğumuzun bilincinde olarak hassasiyetlerimize gereken özeni gösterirsek ilerde pişman olacağımız bir durumla karşılaşmayız. Şimdi tam bir yol ayırımındayız. Özelikle kız Çocuklarımızın eğitim aşamasında haya ve iffet timsali nesiller olarak yetişmesi için veliler olarak hepimiz kendimize düşeni yapmalıyız. Çocuklarımızın bizim isteğimiz ve inançlarımız doğrultusunda eğitim görmeleri için duyarlı olmalı ve kamuoyu oluşturarak yasakçı zihniyeti zorlamalıyız.
Avrupa Birliği eğitim sisteminde bireyler; kendi çocuklarının eğitimi ile ilgili tek söz sahibidirler. Bizde ise bir yandan ailelerin çocuklarının eğitimi üzerinde söz sahibi olmaları isteği, öte taraftan laik sistemin baskıcı ve dayatmacı anlayışının olumsuz etkileri çocukların psikolojisini bozmaktadır.
İlköğretim çağında 10–11 yaşındaki çocuklara yönelik uygulanan baskı, akranlarına karşı onur ve kişiliğini zedeleyen öğrencilerimizin psikolojik ve gelişim sürecinin göz ardı edildiği uygulamaları temel insan hakkı ihlali olarak görüyoruz.
Uluslararası İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde çocukların sahip olduğu haklar bölümünde “Çocuğun düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne saygı gösterilir. Hiçbir çocuğun özel yaşantısına, aile, konut ve iletişimine keyfi bir müdahale yapılamayacağı gibi, onur ve itibarına da haksız olarak saldırılamaz” denilmektedir.
Bizler de bir veli olarak gelecekte, çocuklarımızın inandığı değerlerin özgürce yaşayabilmesi için, hakkın değerlerini hiçe sayan insanlarımızın yaşam ve inanç özgürlüklerini yasaklayan tüm haksız uygulamalara karşı velilerimizi anayasal zeminde haklarını aramaya davet ediyoruz. Çocuklarımızın inancı gereği başörtülü olarak okula giderken başta idareciler olmak üzere öğretmen ve öğrenciler karşısında uğrayacağı mağduriyet ve ezikliği yaşamamak için şu çağrıda bulunuyoruz.
İlköğretimin zorunlu olduğu ve temel anayasal bir hak olduğu bir gerçektir. Velilerimizin çocuklarını ilköğretim çağında okula gönderirken özelikle kız çocuklarını başörtüleri ile göndermeleri, buna engel olanların yasal zeminde suç işlediklerini anayasal hak gaspına sebebiyet verdikleri bilinmelidir.
Geçen eğitim öğretim döneminde Diyarbakır İlimizde inançlarının gereği olarak örtünen ilköğretim çağındaki kız öğrencilerimiz Ece Nur Özel ile başlayan süreç, Sena Nur GÖKDEMİR Büşra AYATA ve Sabiha ALAŞ, okullarına başörtüleri ile derslerine girmişler ve hiçbir engelle karşılaşmadan eğitimlerini sürdürmüşlerdir.
Bu Konuda tüm duyarlı Velilerimizi İnancı gereğince çocuklarını başörtüleri ile okullara göndermelerini davet ediyor, keyfi ve yasakçı zihniyet ile hareket eden ve engel olmaya çalışanlara karşı velilerimizin yanında olacağımızı, mağduriyetlerine karşılık yasal zeminde destekçi olacağımızı kamuoyu ile paylaşırız.
İlköğretimde Başörtüsü Mağdurları Platformu adına
İbrahim GÖKDEMİR
KAYNAK : Alevihaber.com - 19 Eylül 2010