Ahmet Kaya, 16 Kasım 2000’de Paris’te geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Yaşamında milyonlarca kişiye müziği ile ulaşan Ahmet Kaya’nın üretimleri ise devam ediyor. Ölümünden sonra yayınlanan bir çok albümü de yine geniş kitlelere ulaştı. Ahmet Kaya eserlerinde yaşıyor…
“Benim Türkiye’de yaşadığım çok zor günlerde,bir merhabasını istediğim fakat o merhabayı benden esirgeyen ulusal anlamda bu kaderi paylaştığım bütün arkadaşlarıma ve dostlarıma ince bir sitemdir. Umarım bunu anlarlar”
Ahmet Kaya, Malatya’da 5 çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak 1957 yılında dünyaya geldi. Mensucat işçisi bir baba, çocuklarını yetiştirmekle yükümlü bir anne, diğer 4 kardeş ile birlikte geçen çocukluk... Ahmet Kaya ortaöğrenimini tamamlamaya çalışırken, 70’li yılların toplumsal çatışmalarının farkına varamadı..
Çok uzakta öyle bir yer var
O yerlerde mutluluk var
Paylaşılmaya hazır
Bir hayat var.
Türküler, devrimci marşlar.. Ruhi Su ve Zülfi Livaneli’den müzikal anlamda etkilendiğini inkar etmez, ama kendi sesini arar. 80’li yılların başı bestelerinin olgunlaştığı dönemlerdir. Sadece müzikle kendini ifade eden Ahmet kaya, 1985yılına geldiğinde kararını verir, ilk albümünü yapar, ama albüm toplatılır.yapılan itiraz sonuç verir,olay gazetelere yansır. Ahmet Kaya’nın “Ağlama Bebeğim” adlı albümü Danıştay kararıyla serbesttir artık..
Acı çekmek özgürlükse,
Özgürüz ikimizde
O yuvasız çalıkuşu
Bense kafeste kanarya
Kısa bir süre sonra ikinci albümü, “Acılara Tutunmak“ ı yapar. Edindiği siyasal, toplumsal duyarlılıkla üretim yapan Ahmet Kaya, peşpeşe albümler çıkarmaktadır. 3’üncü albümünde o sıralar tutuklu olan ve idamla yargılanan Nevzat Çelik’in “Şafak Türküsü” şiirini besteler. Aynı zamanda albümün de adıdır Şafak Türküsü... Ülkenin gündemindeki idam cezaları ve hapishanelerde bulunan binlerce insanın ve onların ailelerinin içinde bulunduğu durumu şarkılaştırır.
“An Gelir” isimli dördüncü albümünde Atilla İlhan,Hasan Hüseyin ve Ülkü Tamer’in şiirlerini besteleyen Ahmet Kaya, yeni arayışlar içerisine girmiş, besteciliği ile ilgili kendisini epeyce geliştirmiştir. İlk üç albümde aranjör olarak kendi çabalarının yanı sıra Sezer Bağcan Oğuz Abadan gibi isimlerle çalışan Ahmet kaya, dördüncü albümde Osman İşmen ile çalışmaya başlar ve bu beraberlik uzun yıllar sürer...
5’inci albümünde ünlü şairlerin yanı sıra yeni bir isimle Yusuf Hayaloğlu ile çalışmaya başlar. Yusuf Hayaloğlu ile beraberlik Ahmet Kaya müziğinde uzun ve verimli bir çalışmanın başlangıcını oluşturur. “Yorgun Demokrat” isimli albüm gerek dönemin gerekse içeriği bakımında yine Türkiye’nin toplumsal gidişatına denk düşmüş ve 12 Eylül döneminin etkisini üzerinden atmaya çalışan milyonlarca demokratın durumunu dile getirir.
Bir sen kaldın geride
Ah akıp gidiyor hayat
Yüreğim anlıyor seni
Artık susma Yorgun Demokrat.
Ahmet Kaya, “İyimser Bir Gül” adını taşıyan 7’inci albümünü yaparken,Türkiye’de artık 90’lı yıllara giriyordu. Bu albümde de Ahmet Kaya gündemi ile ülke gündemi yine örtüşmüştü. Yeniden Yusuf Hayaloğlu ve Osman İşmen ile çalışmaya başlar. Albümün adı “Başkaldırıyorum..”
Olgunluk çağında ülkesinin içinde bulunduğu olumsuzluklara, mevcut gidişata ve sistemin hoşnut olmadığı her yanına şarkılarla müdahale etmeye çalışan bir muhaliftir artık... Başı zaman zaman derde girer. Birçok yerde konser verememenin yanı sıra albümleri sakıncalı bulunup kısmen de olsa toplatılır.Bu sürecin şarkılarına yansıması kaçınılmazdır. Yeni albümün adı “Başım Belada”dır o yüzden.. Ahmet Arif, Atilla İlhan ve Yusuf Hayaloğlu’nun şiirler, şarkı sözleri Ahmet Kaya müziği ile biraraya gelir.
Onuncu albümü “Dokunma Yanarsın” ile birlikte hayatında birtakım değişiklikler gündeme gelir. Bu yeni süreçte de milyonluk satışlara imza atan Kaya, 1995’te onbirinci albümü “Tedirgin”i çıkarır. Ertesi yıl çıkardığı “Şarkılarım Dağlara” albümünde de hemen hemen tüm şarkıların sözlerinin altına imzasını atar. Ahmet Kaya, 1995 yılında on üçüncü albümü “Beni Bul” u çıkartır. Sesinin rengini ve olgunluğunu, günün teknik imkanlarıyla yeniden deneyerek, ağırlıkta eski şarkıların yeniden düzenlendiği 1996 tarihli “Yıldızlar ve Yakamoz” bu arada ortaya çıkar. Bunu 1998 yılında Yusuf Hayaloğlu ve Osman İşmen’den oluşan çekirdek kadro ile hazırladığı “Dosta Düşmana Karşı” izler..
Bu türkü mor dağların emanetidir
Firari mahpuslara bir avuç su
Bir türkü dilimi içerdekine
Çeyiz sandığına oyalı yazma
Profesyonel süreci boyunca O’nun müziğinde çeşitli isimler bulunmuşsa da Ahmet Kaya, kendisini, toplumcu-gerçekçi sanat kategorisinde görmüştür. Dünyada “protest müzik” olarak tanımlanan bu türün Türkiye’deki en önemli temsilcilerinden olan Ahmet Kaya’nın en belirgin ve ayırt edici tarafı, müziğindeki geleneksel motifler ve ulusal kültür değerlerinden yola çıkmasıdır. Toplumsal süreçten kopmamış, Türkiye’nin siyasal ve toplumsal gidişatına paralel bir müzik seyri izlemiştir.
Ben de şu dünyaya geldim sakinim
Kalsın benim davam divana kalsın
Muhammed Ali'dir benim vekilim
Kalsın benim davam divana kalsın
16.11.2007 - http://www.yonfm.com.tr/