Oral ÇALIŞLAR : Yükselen Şiddete Karşı...

Yükselen Şiddete Karşı... Oral ÇALIŞLARPKK saldırılarına karşı yükselen tepkiler, bazı yörelerde çığırından çıkmaya...

Yükselen Şiddete Karşı...

Oral ÇALIŞLAR

PKK saldırılarına karşı yükselen tepkiler, bazı yörelerde çığırından çıkmaya ve şiddete dönüşmeye başladı. Bu konuda gazetelere yansıyan haberler korkutucu özellikler taşıyor. Tepkilerin bilinçli olarak yer yer yönlendirildiği ve ırkçı bir şiddete dönüştürülmek istendiği endişesini gözden uzak tutmamak gerekiyor.

Son günlerdeki protesto eylemleri sırasında yağma, dayak, kundaklama gibi amacını aşan gösteriler meydana geldi. Türkiye'nin bir arada yaşama kültürünü bozacak saldırılar düzenlendi.

PKK'nin yaptıkları karşısında tepki göstermek, şiddeti eleştirmek ve şiddet eylemlerini protesto etmekten daha doğal ne olabilir ki! Ancak PKK terörünü kınayacağız derken şiddete başvurmak, sırf kökeni nedeniyle insanlara saldırmak da bir başka ırkçı terör değil midir?

***

Önceki gün üç kitle örgütünün (Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) başkanlarının da aralarında bulunduğu şiddet karşıtı grup bir bildiri yayımlayarak olumsuz gelişmelere karşı "Özgür, Demokratik ve Eşitlikçi Bir Türkiye" için bir miting düzenlediklerini açıkladılar. 3 Kasım'da Ankara'da yapılacak mitingi düzenleyenlerden KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul şunları söyledi: "Sokaklardan yükselen seslere karşı, silahların sustuğu, barışın egemen kılındığı bir ortama ihtiyaç var."

Türk Tabipleri Birliği Başkanı Profesör Gençay Gürsoy 'un değerlendirmesi ise şöyleydi: "Türkiye, toplumun duyarlıklarının istismar edildiği çok kritik bir döneme girdi. Sokaklar adeta bozkurt işaretlerinin gölgesinde kaldı. Biz bu mitingle (3 Kasım, Ankara) acılarımızı gerçekten savaş karşıtı, kardeşçe bir arada yaşama duygularını dile getireceğiz."

Adalet Ağaoğlu' nun değerlendirmesi de aynı yöndeydi: "Milliyetçi otoriter yüzlere karşı, sivil bireyler olarak sesimizi sık sık yükseltmemiz, bölücülüğe ve birbirimize düşmeye karşı her zamankinden fazla çaba sarf etmemiz gerekiyor."

***

Bu yazıyı yazdığım sırada gelen haberler, sorunun barışçı çözümü konusunda umut verici değildi. Ankara'da bulunan Irak heyeti ile bir çözüm üretilememesi beklentileri olumsuz yönde etkiliyor.

Çözümsüzlük toplum içindeki gerginliği daha da artırabilir. Bu arada PKK'nin yeni bazı eylemlere girişmesi tansiyonu iyice yükseltebilir. Zaten gergin olan kitleler daha da heyecana ve öfkeye kapılabilirler.

Böyle ortamlar pusuda bekleyen kundakçılar, faşist saldırganlar, yağmacılar için sonsuz fırsatlar yaratabilir. Bazıları da siyasi amaçları için bu tür saldırıları memnuniyetle karşılayabilirler. Ortalığın karışmasıyla kendilerine ikbal yolunun açılacağını düşünebilirler.

***

Siyasi fırsatçılık her şeyden daha tehlikelidir. Siyasi fırsatçılar böyle dönemlerde kendi lehlerine sonuçlar çıkarmak isteyebilirler. Bu nedenle sokak faşizmini bile hoşgörüyle karşılayabilirler.

Şiddet ve kargaşadan en çok demokratik siyasi sistem zarar görür. Bunu geçmişteki askeri darbelerle yaşayıp gördük, denedik. Kargaşalığı kışkırtan, kargaşalığı siyasi rakiplerini köşeye sıkıştırmak için mubah görenler, sonunda kendileri de müdahalenin altında kaldılar.

***

"Haydi girelim, durmayalım" diyenler acaba bunun sonuçlarını da düşünüyorlar mı? Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, dün yaptığı açıklamada özetle, bu meseleyi yalnızca bir silahlı müdahaleden ibaret görmek yanlıştır diyerek önemli bir gerçeği bir kez daha altını çizerek belirtti.

Büyükanıt'ın dikkat çektiği nokta önemli değil mi? Konuyu enine boyuna düşünmek, silahlı müdahale dışındaki olasılıkları sonuna kadar zorlamak bu ülkenin çıkarına değil mi?

***

Kritik günlerden geçiyoruz sözü çok basmakalıp bir sözcük, ama içinde bulunduğumuz duruma tamamen uyuyor. Böyle dönemler basiretli davranma dönemleridir.

Özellikle de toplum içinde kamplaşmaya neden olabilecek saldırganlığa, yağmacılığa karşı uyanık olmalıyız.

Tarihimiz bu açıdan alınması gereken derslerle doludur.

Çorum'u, Kahramanmaraş'ı, Sıvas'ı, 6-7 Eylül'ü unutmayalım...

Bu olayların nasıl kışkırtıldığını hatırlamak için tarih kitaplarını, gazete arşivlerini karıştırmaya gerek yok, bu dönemi yaşayan insanlara sormak bile gerçeği anlamaya yeter...

Yükselen sokak şiddetinin nerede duracağını kimse hesaplayamaz...

Aman dikkat!!!

ORAL ÇALIŞLAR
28 Ekim 2007 - Cumhuriyet

Diğer Haberler

Onarılamayan yara Maraş Katliamı 46. Yılında
Honaz Alevi Köyleri
AABF’ye karşı ‘hakkını arayan’ Beyhan İpek’ten çağrı!
Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Kerbela: Gerçek mi mitoloji mi?
Muharrem Orucu ve Yas-ı Matem Takiyyesi
Alevilik ve İslam farklıdır, Alevilik nedir?
12 imamlar bizden değildir
Minaresiz Camiye benzeyen Cemevleri
Metin Karataş: 'Alevilerin ibadethanesi dört duvar arası değildir!'