Oral ÇALIŞLAR : Alevilere nasıl bir açılım gerek?

Oral ÇALIŞLAR : Alevilere nasıl bir açılım gerek?Sünni-Hanefi mezhebi temelli bir anlayış üzerinde örgütlenen devlet, Alevileri...

Oral ÇALIŞLAR : Alevilere nasıl bir açılım gerek?

Sünni-Hanefi mezhebi temelli bir anlayış üzerinde örgütlenen devlet, Alevileri daha önce yok sayıyor ve durumu idare ediyordu. Zaman değişti, artık Aleviler yok sayılmayı aşacak bir örgütlenme ve bilinç düzeyine geldiler.

Alevilerin bu tutumu alması, Avrupa Birliği sürecine de denk gelince Türkiye'ye egemen olan anlayış bir yol ayrımına geldi. Türkiye'nin demokratlaşmasının temel ölçütlerinden birisi de Alevilerin nerede duracağı, nasıl bir statü kazanacakları olarak kabul edilebilir.

Sayıları milyonlarla ifade edilen bir mezhebin bugüne kadar yok sayılması ülkemizin genel antidemokratik yapısına uyuyordu. Türkiye büyüyor, dünyada demokrasi ölçütleri gelişiyor ve Avrupa Birliği süreci yürüyor. Böyle bir ülkenin içinde "kimlik" talebiyle ortaya çıkan milyonları yok saymak artık mümkün değil.

****

Son yıllara kadar Türk-Sünni-Hanefi tanımlaması ülkemizin resmi kabul ettiği kimliğin asıl görüntüsüydü. Bu görüntüyü, önce Kürtler, ardından Aleviler ortaya çıkarak bozdular. Buna başka kimlik taleplerini de eklemek mümkün, ancak en etkili olanları bunlar.

Kürtlerin talepleriyle bir çözüm üretebilmek o kadar kolay değil. O sorun bir dert olarak uzun yıllardır Türkiye'de bir kargaşaya neden oluyor. Alevilerin taleplerinin nereye konulacağı da işleri karıştırıyor.

****

AKP, Sünni-Hanefi kimliği güçlü olan bir geleneğin partisi. Aynı zamanda Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne taşımak iddiasında. İşte burada zorluk başlıyor. Sünni-Hanefi fıkhı Aleviliği bir mezhep olarak hiçbir zaman kabul etmedi. Şiiliği bir mezhep olarak görür ama Aleviliği asla.

Ama Aleviler var ve Türkiye'de yaşıyorlar. Üstelik, kendilerinin Şii kategorisine sokulmasını da kabul etmiyorlar. Sünni-Hanefi fıkhı, Aleviliği bir mezhep olarak kabul etmediği gibi, Alevi inançlarının ifade biçimini, ibadet tarzını, toplanma yerleri olan cemevlerini de meşru görmez.

****

Şimdi tam bu noktada bir Tayyip Erdoğan ve AKP pragmatizmi ortaya çıkıyor. Alevilerin bir şekilde sistem içinde bir yere oturtulması gerekiyor. O zaman bir yer bulunmalı.

Nasıl bir yer bulunacak? İşte bu kolay değil. Çünkü Aleviler son 10-15 yıl içinde ciddi sayılacak düzeyde örgütlendiler. Sıvas katliamına gösterilen tepki bu örgütlenmeyi daha da kitlesel hale getirdi.

Bu kadar örgütlü bir kitleyi, devletin bir kalıba sokması kolay değil. Çünkü Aleviler, tıpkı Sünniler gibi değişik renklere ve farklılıklara sahipler. Bu farklılıkları yok saymak da mümkün değil.

AKP'den milletvekili olan Reha Çamuroğlu 'nun durduğu yerle, Cem Vakfı Başkanı İzzettin Önder 'in durduğu yer arasında farklılıklar bulunuyor. Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Turgut Öker 'in, Murtaza Demir 'in ve daha birçok Alevi önderinin durdukları yerler de farklı.

Alevileri Diyanet'e bağlamak mümkün mü? Bağlanırsa Alevileri kim temsil edecek? Bu temsilciler nasıl belirlenecek? Alevi kültürünün taşıyıcısı ve yaşatıcısı dedeler devletleştirilebilir mi? Devletleştirilirlerse ne kadar inandırıcı olabilirler?

Burada yapılabilecek olan şey şudur: Devletin dinden, mezhep ayrımlarından uzakta bir yerde durması, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması, bu mümkün görünmüyorsa özerkleştirilmesidir.

Başbakan tarafından tayin edilen bir Diyanet İşleri Başkanı olur mu? Oluyor ve bu nedenle bir şeye benzemiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı özerkleştirilirse ve bütün mezhep ve inançların burada temsil edilmelerini sağlayan bir örgütlenme yaratılırsa işler daha kolaylaşabilir.

****

Aleviler ne istiyor? Bunu tabii ki onlara sormak gerekiyor? Onlar kim? Onların değişik örgütleri var. Bu örgütlerin temsilcilerinin bir araya gelmesiyle bir çözüm üretilebilir.

AKP'nin yaptığı gibi olmaz. Reha Çamuroğlu'nun bir çaba içine girmesi iyidir. Ancak o tek başına Alevileri temsil edemez, onlar adına çözüm üretemez.

Bu nedenle Alevilerin örgüt temsilcilerinin, kanaat önderlerinin katıldığı görüşmeler yoluyla, devletin Aleviliği nasıl tanıyacağı ve Alevilerin kimlik taleplerinin nasıl karşılanacağı belirlenebilir.

Mezhep işi nazik konudur. Hele de Hanefi-Sünni anlayışıyla örgütlenmiş bir devlet yapısının Alevileri bir yere koyabilmesi kolay değildir.

Ben yaptım oldu... Olmaz...

ORAL ÇALIŞLAR

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy83136 = 'oralcalislar' + '@';

addy83136 = addy83136 + 'cumhuriyet' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

var addy_text83136 = 'oralcalislar' + '@' + 'cumhuriyet' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

( '' );

83136 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


3 Aralık 2007 - CUMHURİYET

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku