Dinci basın, Seyfi Oktay’ın yargıda Alevi kadrolaşması yaptığını ileri sürmüştü.
Ergenekon soruşturması kapsamında önceki gün gözaltına alınan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay, hükümetle yüksek yargı arasındaki kavganın tırmanmasından sonra dinci basının hedefi olmuştu. Hükümete karşı direnen yüksek yargı mensuplarının büyük bir kısmının Alevi olduğunu gündeme getiren dinci basın, Alevi yargı mensuplarının Oktay’ın bakanlığı döneminde göreve getirildiğini öne sürmüştü.
İstanbul ve Ankara’da 23 kişi ile birlikte Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski Adalet Bakanı M. Seyfi Oktay, bir süreden beri dinci basının hedefi haline gelmişti.
Hükümet ile yüksek yargı arasındaki krizin gündeme geldiği ilk günden beri dinci basında “hükümete direnen yüksek yargının tepe noktalarında Aleviler bulunuyor” denildi ve yüksek yargıda olduğunu öne sürdükleri “Alevi kadrolaşma”dan eski Adalet Bakanı M.Seyfi Oktay’ı sorumlu tuttular.
Yüksek yargı mensuplarının inancı ilk olarak Sabah gazetesi yazarı Emre Aköz tarafından sorgulandı. Emre Aköz, geçen yılın temmuz ayında arka arkaya yazdığı üç yazıda da “Nüfusun yüzde 15’ini oluşturan Alevilerin yüksek yargıdaki koltukların yüzde 50’sine oturmaları normal mi” diye sorarak yüksek yargının Alevi hâkim ve savcıların hâkimiyeti altında olduğunu ima etti.
Aköz, söz konusu yazılarındaki iddialarını aynı günlerde Samanyolu Haber’deki “Rota” programına konuk olan emekli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel’in, “Yüksek yargının, HSYK tarafından sistemli biçimde siyasallaştırılmış ve bazı kararları mezhepsel kaygılarla almaktadır” sözlerine dayandırmıştı.
Vakit gazetesi de yüksek yargının hükümete her direnişinde “Alevi parmağı” aramış ve bunun sorumlusu olarak Seyfi Oktay’ı göstermişti.
Vakit yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu, 26 Mart 2010 tarihli “Devletin çatısı mı, Seyfi Oktay’ın çatısı mı?” başlıklı yazısında Vakit gazetesi hakkında tazminat davası açan Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyeleri Kadir Özbek, Orhan Cem Erbük, Musa Tekin ve Suna Türkoğlu ile bu üyelerin avukatları olan Ahmet Mithat Kılıçoğlu’nun Seyfi Oktay’ın bakanlığı döneminde üst düzey görevlere getirildiği öne sürdü.
Karahasanoğlu, HSYK üyeleri içindeki Alevi üyelerin de yükselme nedenini yine Alevi olan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay’a bağlamıştı.
Zaman gazetesi ise 2 Nisan 2010’da Yargıtay Onursal Üyesi Cevdet İlhan Günay’la yapılan “TSE damgalı değilsen yargıda bir yere gelemezsin” başlıklı söyleşide, Seyfi Oktay ve Mehmet Moğultay’ın adalet bakanlıkları döneminde “Alevi kadrolaşma”ya gidildiğini öne sürüyordu.
Aynı tarihte Samanyolu Haber’de, eski Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu da Seyfi Oktay döneminde yargının siyasallaştırıldığı iddiasını dile getirmişti.
Oktay: ‘Yorum yapmam yakışık almaz’
Ergenekon soruşturması nedeniyle önceki gün gözaltına alınan Seyfi Oktay, geceyi Ankara’daki İbni Sina Hastanesi’nin yoğun bakımında geçirdi. Uzun yıllardan beri yüksek tansiyon hastası olan ve tansiyon ilaçları kullanan Oktay, çok yakın arkadaşı Aydın Güven Gürkan’ın toprağa verildiği gün Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde ağır bir by-pass ameliyatı geçirmişti.
Seyfi Oktay’la gözaltı sürecinde iki kez telefonla görüştük. İlki Keçiören İncirli’deki evinde arama yapıldığı saatlerde oldu. Neler olup bittiğini sorduğumuzda, “Evde arama yapıyorlar, sonra da Angora’daki eve gideceğiz herhalde. Emniyet mensupları aramaları bitirdikten sonra gereği neyse onu yapacaklar” dedi. Yüksek tansiyon hastası ve by-pass’lı olduğunu bildiğimiz Seyfi Oktay’a “Peki, siz iyi misiniz” diye sorduğumuzda ise “İyi olmaya çalışıyoruz” dedi gülerek. Gece ise İstanbul’a getirilip getirilmediğini öğrenmek için oğlunun cep telefonundan aradığımızda oğlu Ali Rıza Oktay “İbni Sina Hastanesi’nin asansörüne binmek üzereyiz. Babamın tansiyonu 24’e çıktı da. Adli Tıp’tan buraya gönderdiler” dedi. Sabah saatlerinde oğlunun telefonu da Seyfi Oktay’ın telefonu gibi kapalıydı. Bu kez aile dostu ve doktoru Servet Ünsal’ın telefonunu çaldırdık. Ünsal, “Sayın Bakan’ın tansiyonu çok yüksek. Geceyi yoğun bakımda geçirdik” deyip telefonu Seyfi Oktay’a verdi. Oktay’ın sesi yüksek tansiyona rağmen yine bir gün önceki gibi moralliydi. “İyiyim. Yani yüksek tansiyon dışında bir şeyim yok” dedi.
Kamuoyuna bir mesaj vermek isteyip istemediğini sorduğumuzda ise şunları söyledi: “Yok. Eski bir Adalet Bakanı olarak yargıya intikal etmiş bir konuda yorumda bulunmak yakışık almaz.”
Miyase İLKNUR / Cumhuriyet - 3 Haziran 2010