Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın, Madımak Oteli'in talep durumunda müze yapılmasının 'düşünülebileceğini' ancak 'binanın kamulaştırılması için yeterli bütçeye sahip değilim' demesi, hem Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) ve ona üye kuruluşlar tarafından, hem de DSP Milletvekili Süleyman Yağız tarafından gündeme taşındı. Hem ABF'nin, hem de Yağız'ın, 'sen hazırsan, biz de hazırız, kamuoyu da hazır, hadi at adımını destekleyelim' tavrı diplomatik açıdan, olumlu ve akılcı bir adım oldu. Diplomatik açıdan diyorum, çünkü bakanın bu açıklamasına diplomatik olmayan her cevap küfürlü bir cevabı gerektirir! Bir ülkenin Kültür Bakanı olacaksın ve ülkendeki bir utanç belgesini ortadan kaldırmak için 'bütçem yok' diyeceksin? Uzağa gitmeye gerek yok, daha geçen hafta, Avrupa'da şov için, kapalı spor salonu tutanlar, bütün şehri bilbortlara boğanlar, Diyanet adına çift minareli cami pazarlığı yapanlar, milyonlarca bütçeyi bulacak, Madımak Oteli'i müzeye dönüştürmek için bütçe bulamayacak? Hadi inandık diyelim, bütçe bulamıyorsun, eğer bu konuda biraz samimiysen, müze yapma kararını açıkla, bak kaç günde o bütçe bulunacak.
Aslında hepimiz biliyoruz, sorun bütçe, mütçe değil! Sorun yalnızca zihniyet de değil! Çünkü bu zihniyet de biliniyor. Zihniyetin de gizli saklısı yok. Bu zihniyetin bütün temsilcileri, Menderes'ten bu yana birbirleriyle yakın akraba. Bakanın soldan geliyor olması da bunu değiştirmez. Otel'de 35 kişi yanarken 'vatandaşa bir şey olmamıştır' diyen dönemin 'laik' başbakanı Çiller ile 2007 yılı sonunda 'Madımak Otel müze olursa birlik ve beraberliğimiz bozulur' diyen zihniyet arasında ne fark var?
Sorun güç olup olmamakta, alternatif olup olmamakta düğümleniyor. Aleviler, sol, sosyal demokrasi, laikler, devrimciler, demokrasi güçleri, adına ne derseniz deyin bu güçler iktidarı etkileyebilecek, karar mekanizmalarını değiştirebilecek güçte değil. Değişimi istesek de, değiştirebilecek güçte değiliz! Bu anlamıyla maalesef henüz alternatif de değiliz! Sorun burada. Ciddi bir alternatif bile olamayınca adam da seni ciddiye almıyor. Kendine göre oynamaya ve oyalamaya devam ediyor. Niyetlerden öte, o Avrupa'nın 'Premier Ligi'nde, sen Türkiye'nin Süper Ligi'nde bile değilsin, sıralamada 2. Lig'in alt sıralarında görülüyorsun...
Dünyanın hiçbir yerinde yalnızca eleştirilerle, derin analizlerle, parlak tespitlerle iktidarı değiştirmek mümkün olmamış. İktidara yönelik değişiklikler niyetlerden bağımsız olarak, doğrudan güçle bağlantılı oluyor. Karşı taraf gücünü görmediği sürece seninle pazarlığa bile girmiyor. Niye girsin? Kaldı ki, siyasette kararların son tahlilde duygularla bağı ne kadardır? Madımak'ın, Alevilerin bu kadar bile konuşuluyor olması giderek artmaya başlayan güçleriyle doğrudan ilintili değil mi? Aleviler, kendi içlerindeki sıkıntılara, modern tarzdaki örgütlenmelerinin yeniliğine ve geriliğine, ekonomik olanıksızlıklarına ve en önemlisi de siyaseten korkaklıklarına rağmen giderek güç topluyor. 2006'da Adana'da, 2007'de Mersin'de, geçtiğimiz hafta İzmir'de yapılan etkinlikler, AKP'nin 'Alevi açılımı' karşısında, aralarındaki derin görüş ayrılıklarına rağmen, ABF'den Cem Vakfı'na kadar, neredeyse firesiz olarak ortak tavır almaları, Alevilere hakaret karşısında Avrupa'da ve Türkiye'de on binlerce Alevinin sokağı işgal etmesi dikkat çekiyor. Alevi taleplerinin dillendirilmesi de bu güçten kaynaklanıyor. Bu nedenle, Başbakan Erdoğan'ın yerel seçimlerde teslim almak istediği 'kalelerin' Diyarbakır dışındakilerde nüfus bileşimlerinin çoğunluğunun Alevi ağırlıklı yerleşim birimleri olması tesadüf değil. Siyasal İslam'ın iktidarını giderek pekiştirdiği bir dönemde henüz düşmeyen kalelerin nereyse tamamının 'Alevilerin oturduğu kaleler' olması da tesadüf olmasa gerek!
Bu kalelerin korunması, Madımak gibi önemli bir konuda sahte söylemler yerine icraatın olabilmesi, diğerlerinin niyetlerinden, gücünden, etkisinden bağımsız olarak demokrasi güçlerinin, solun, Alevilerin gücüyle doğrudan bağlantılı. Adana ve Mersin'den sonra, İzmir'de tam 51 Alevi Bektaşi bileşeninin yanyana gelmesi ve on binlerce insanı harekete geçirmesi, iktidar perspektifi içinde 'Yerel Halk Meclisleri' yaratılabileceğinin iyi işaretleri. Bu işareti ve bu ışığı takip etmekte yarar var! Alternatif olmak buralardan geçiyor!
Necdet Saraç
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy80417 = 'necdetsarac' + '@';
addy80417 = addy80417 + 'birgun' + '.' + 'net';
var addy_text80417 = 'necdetsarac' + '@' + 'birgun' + '.' + 'net';
( '' );
80417 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
BİRGÜN - 23 Şubat 2008