Necdet SARAÇ : Alevi Açılımının İflası

Necdet SARAÇ : Alevi Açılımının İflası (...) Alevi kuruluşlarının hemen hemen tamamının ’bu yaklaşım samimi değildir’...

Necdet SARAÇ : Alevi Açılımının İflası
 
(...) Alevi kuruluşlarının hemen hemen tamamının ’bu yaklaşım samimi değildir’ diye yaptıkları haklı itiraz ise, en başta Reha Çamuroğlu tarafından ’canım bunlar marjinal gruplar, solcular da, Aleviler de zaten hep muhalefet eder, çözüm istemezler’ biçiminde karşı bir saldırıya maruz kaldı. Bu karşı saldırıyı yapan Reha Çamuroğlu, iflas eden ’Alevi açılımı’nın altıncı ayında kendisi havlu attı ve “Alevilere yönelik ayrımcılık devam ediyor” diye şimdilik Başbakanlık danışmanlığından istifa etti. Reha Çamuroğlu’nun Başbakan danışmanlığı’ndan istifası, samimi olmayan Alevi açılımının iflasını gösterdiği gibi, hem ulusal ve uluslararası planda allanıp, pullanıp demokrasi istiyor diye sunulan AKP’nin boyalarını biraz daha döktü, hem de AKP’nin sonunu biraz daha yakınlaştırdı. Demokrat ve özgürlükçü diye sunulan AKP’nin böyle olmadığı çok kısa sürede bir kez daha görüldü. Siyasal İslam’ın demokrat olamayacağı gerçeği, bir kez daha maalesef deneme yanılma yöntemiyle ortaya çıktı. Türkiye Alevilerinin gayri samimi olan AKP’nin ’Alevi açılımına’ karşı aldıkları bu tavır, Reha Çamuroğlu’nun istifasını da beraberinde getirdi...

Necdet SARAÇ : Alevi Açılımının İflası
 
Türkiye’nin siyasi tarihinde demokrasi, özgürlük, inanç özgürlüğü gibi kavramları en çok hangi siyasi parti kullanmış diye bir araştrma yapılsa bu kavramları en çok kullananlardan birininin AKP olacağı kesindir. Bu kavramları en çok kullanan partilerden biri, belki de birincisi olan AKP, aynı zamanda bu kavramları en az uygulayan da bir parti. Çünkü siyasal İslam’dan beslenen AKP’nin doğası gereği, demokrat, özgürlükçü ve eşitlikçi olma şansı yok. İşin doğrusu bu durum, Türkiye’de parlamentoda grup düzeyinde temsil edilmiş hemen hemen bütün partileri için de geçerli. Çünkü Türkiye’de siyasi iktidarların tümü tekçi bir yaklaşım üzerine kurulmuş. Bunun en iyi örneklerinden biri Alevilerdir.  ’Pos bıyıklı, saz çalan, deyiş söyleyen, semah dönen, Bektaşi fıkraları anlatan Alevinin çok sempatik, çok hoşgörülü olması dışında’ asla bir başka resmi söylem öne çıkartılmamıştır. Onyıllardır devletin tepesindeki resmi söyleme hâkim olan yaklaşım, işin doğrusu Karakoçan Kaymakamı’nın Alevileri devlet düşmanı gösteren yaklaşımıdır. Siyasi iktidara ve bürokrasiye hãkim olan bu yaklaşım, Sünnilik dışında asla bir başka inancı kabul etmeye yanaşmayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ’İslam’da cami ve mescit dışında bir başka inanç merkezi yoktur. Cemevi ise, Aleviler tarafından bazı kültürel etkinliklerin yapıldığı yerdir’ yaklaşımıyla bütünsellik içindedir. Çünkü bir başka inancın yasal kabulü, tekçiliği ortadan kaldıracak, Türkiye’nin önünü açacak, neredeyse yüzyıllardır bu politikalardan beslenen ’siyasal İslam’ın düzenini bozacaktır. Bu nedenle yalnızca Sünni İslamın temsilcisi devlet, siyasi iktidar, hükümet, adına ne derseniz deyin, Alevilerin son derece makul, anlaşılır ve inançlar arası adalet isteyen taleplerini görmemek ve çözmemek için kırk dereden su getirirler. Yüzleşmeden ısrarla kaçarak, kabullenme değil, kendilerine göre teslim alma yolunu seçerler.

Ne siyaseten, ne de inanç düzeyinde kabullenilmeyen Alevilere yönelik bu ortak yaklaşım bilinmesine rağmen, AKP bu yılın başında, Alevilerin kendi içinden çıkan isimlerle Alevileri teslim almaya çalıştı. Başbakan Erdoğan, Reha Çamuroğlu, İbrahim Yiğit gibi isimlerle Alevilerin olmadığı ve her şeye kadir bir Alevi açılımı ’kahramanlık türküleri eşliğinde’ kamuoyuna sunuldu. Kamuoyunda şu hava yaratıldı: ’Bakın AKP diğer iktidarlara göre farklı, Aleviler konusunda samimi, bazı düzenlemler yapmak istiyor, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir Başbakan Alevilerin ’iftar yemeği’ne katılıyor. Sizde bir adım atın, bu iş çözülsün’.

Alevi kuruluşlarının hemen hemen tamamının ’bu yaklaşım samimi değildir’ diye yaptıkları haklı itiraz ise, en başta Reha Çamuroğlu tarafından ’canım bunlar marjinal gruplar, solcular da, Aleviler de zaten hep muhalefet eder, çözüm istemezler’ biçiminde karşı bir saldırıya maruz kaldı. Bu karşı saldırıyı yapan Reha Çamuroğlu, iflas eden ’Alevi açılımı’nın altıncı ayında kendisi havlu attı ve “Alevilere yönelik ayrımcılık devam ediyor” diye şimdilik Başbakanlık danışmanlığından istifa etti. Reha Çamuroğlu’nun Başbakan danışmanlığı’ndan istifası, samimi olmayan Alevi açılımının iflasını gösterdiği gibi, hem ulusal ve uluslararası planda allanıp, pullanıp demokrasi istiyor diye sunulan AKP’nin boyalarını biraz daha döktü, hem de AKP’nin sonunu biraz daha yakınlaştırdı. Demokrat ve özgürlükçü diye sunulan AKP’nin böyle olmadığı çok kısa sürede bir kez daha görüldü. Siyasal İslam’ın demokrat olamayacağı gerçeği, bir kez daha maalesef deneme yanılma yöntemiyle ortaya çıktı. Türkiye Alevilerinin gayri samimi olan AKP’nin ’Alevi açılımına’ karşı aldıkları bu tavır, Reha Çamuroğlu’nun istifasını da beraberinde getirdi. Çamuroğlu’nun bugüne kadarki siyasi tercihleri dikkate alındığında, çok ciddi havalarda yapılan açılımların kimler eliyle yapılmaya çalışıldığı ise bir başka garabet örneği. Çünkü Çamuroğlu, Türkiye’de hatırı sayılır bir tavrın önemli bir temsilcisi. Bu yaklaşımın temsilcileri, önce iddialı laflar ederler, memleketin idaresine soyunurlar. Düne takılıp kalmayalım, Türkiye’yi kendi dinamikleriyle yeniden yorumlamak gerekir derler, sonra bir yerlere de gelirler, söylediklerinin hiçbirini yapmadıkları gibi, işler sarpa sardığında bulundukları alanı hızla ve öncelikle onlar terkederler. Onlar için hiçbir ilke ve değer kalmamıştır. Ama sonra da nasıl oluyorsa, ’ben zamanında demiştim’ demeye, her devrin ’en öngörülü adamı’ olduklarını söylemeye başlarlar. Reha Çamuroğlu gibi, bir dönem solcu, sonra Alevi araştırmacısı olmak da bu gerçeği değiştirmiyor, tersine güçlendiriyor. Çamuroğlu’nun, kurtarıcı ve iş bitirici edasıyla başladığı diğer siyasi projelerde de son hep aynıydı. Örneğin AKP öncesi DYP Genel başkan Yardımcısı iken geminin batış işaretini alan Çamuroğlu, Doğru Yol Partisi Genel Başkan Yardımcılığı’ndan istifa etmişti. Önümüzdeki günlerde Çamuroğlu’nun terketme modelini izleyeceklerin sayısı çoğaldığında şaşmamak gerekiyor. Çünkü sıra oldukça kalabalık…

NECDET SARAÇ
BİRGÜN -  15 Haziran 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku