Naci DANACI : İslam Cumhuriyetine Doğru

Naci DANACI : İslam Cumhuriyetine DoğruÜlkenin bu hale gelmesinde yardımcı olanların yeni yeni açıklamaları üzüntü verici. Sıkmabaş...

Naci DANACI : İslam Cumhuriyetine Doğru

Ülkenin bu hale gelmesinde yardımcı olanların yeni yeni açıklamaları üzüntü verici. Sıkmabaş söylemleri aldı başını gidiyor. Gidişatta hiç iyiye doğru değil. Kutuplaşmalar, bölünmeler, sıkmabaşı savunanlar, savunmayanlar diye tehlikeli bir duruma doğru savruluyoruz. Özgürlük adına sıkmabaşı savunanlar başka özgürlüklere gelince kulaklarını tıkıyorlar.

Başbakanın ayakları yerden kesilince dünya ülkelerine insan hakları dersi veriyor. Kendi vatandaşları için ise öfke sanatı uyguluyor. İnsanların düşüncelerine göre özgürlükleri açıklarken o özgürlükler kendi düşüncesine uygunsa onun adı herhalde güzel sanat oluyor. Kendi düşüncesine uygun değilse onun adı da öfke sanatı oluyor. Ülkenin bu hale gelmesinde siyasiler hep dini alet etmişlerdir. Şimdi çıkıp üzüldüklerini söylüyorlar.

Sayın Demirel ülkesinin bu durumuna üzüldüğünü söylüyor. Bu ortamı hazırlayanlardan biri sizsiniz. En çok imam hatip okulu açma şampiyonusunuz. 1977 yılında olaylar olurken bana sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz diyen sizsiniz. Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Hacıbektaş'ta düzenlenen Hacı Bektaş Veli Kültür Sanat Etkinliğinde ki bir konuşmasında Alevilere “sizler artık birinci sınıf vatandaşlarsınız” diyerek o zamana kadar Alevilerin ikinci sınıf vatandaşı olduğunu onaylamıştır. Demirel'e soruyorlar “aleviler şimdiye kadar ikinci sınıf vatandaşlar mıydı? neden iktidarlarınız döneminde söylemediniz de şimdi söylediniz?” yanıtı şu oluyor: “unumu eledim eleğimi astım” diyor. Evet unu eleyip eleği asmakla olmuyor. İktidarlarınız uğruna dini siyasete alet ederek ülkenin bu hale gelmesindeki sorumlulardan biride sizsiniz.

Rahmetli Ecevit başbakanken “tarikatlar içerisinde iyi tarikatlar vardır” diyerek dini siyasete alet etmiştir. Burada Fethullah Gülen'i işaret ederek onu onure etmiştir. 12 Eylül faşizmi toplumu sindirerek zorunlu din dersini geri getirmiştir. Duyarlı, tepkili bir toplum kalmayacak bir şekilde buldozer gibi üzerinden gitmiştir. Şimdilerde bu düzene tepki verecek insan arıyorlar. Yaşı küçük olan Erdal Eren'in yaşını büyüterek asmışlardır. 12 Eylül'den sonra din kisvesine bürünen insanlar daha da çoğalmıştır.

Topluma yolsuzlukların, düzenbazlıkların yöntemlerini zamanın başbakanı Turgut Özal “benim memurum işini bilir”, “ben zengini severim” sözleriyle yaşamdaki çarpıklıkları öğretmişlerdir. Sayın Deniz Baykal da siyasete yasaklı olan birini kendi gizli hesapları uğruna tekrar siyasi hayata döndürmüştür.

Bu siyasi liderlerin el birliği ile hazırladıkları ortamı Recep Tayip Erdoğan'a altın tepside sundular. 5 yıllık iktidarı döneminde uygulamalarında hep takiyye yaptığını gördük. Şimdiki  5 yıllık iktidarı döneminin sonlarına doğru  İslam Cumhuriyeti'ni kurup başına da liderleri Fethullah Gülen'i  şeyhülislam olarak getirmelerinden korkuyorum.

Sıkmabaştaki özgürlük de onlara göre bu olsa gerek. Halkın büyük çoğunluğu şeyhülislamı başımızda görmek istiyor. ABD Emperyalizminin direktifleri doğrultusun da çalışılıyor. Yapmak zorundayız, bu bir özgürlüktür diyerek zorlama yapabilirler. Yılların birikimiyle istedikleri dinsel motifli toplumu yarattılar. Kendileri gibi düşünmeyen insanlara cezaları bunlar vermeye başladılar. Tarsus'ta iki kız öğrenci “etekleri kısa” olduğu için asitli saldırıya uğruyor. İstanbul'da vapurda gösteri namazı kılan kişi, yine İstanbul'da erkek berberlerin kadın saçı kesmemesi için uyarı yapıyorlar. Böyle giderse bu hareketleri çoğalarak göreceğiz. Halka yapılan bu hakaretleri de özgürlük hanesinin bir bölümüne yazacaklardır. “Bunlar normaldir, halkımız böyle istiyor” diyeceklerdir.

Sıkmabaş dini bir simgedir,

Sıkmabaş gericiliktir,

Sıkmabaş Cumhuriyet'e başkaldırıdır,

Sıkmabaş tartışmaları Türkiye'deki birçok sorunları ya unutturuyor ya da üzerini küllendiriyor (işsizlik, yoksulluk, sosyal güvenlik yasaları vs.).

Sıkmabaş din istismarını amaçlayan siyasi bir simge olarak görülmektedir. Aynı zamanda kadınlara yönelik olarak erkeklerin bir aşağılamasıdır. Sıkmabaş özgürlük değildir.

Üniversitelerimizde ve kamu kurumlarında tüm yasakçı zihniyetleri ortadan kaldırarak;12 Eylül Anayasasının yerine tüm toplumun görüşünü alarak yerine sivil bir anayasa yaparak, faili meçhul cinayetlerin aydınlanmasıyla, Kürtlerin, Alevilerin ve ötekileştirilenlerin sorunlarını göz önünde tutarak çözüm üretilirse toplum için barış, sevgi, kardeşlik tohumlarının atılacağı bir ülkeyi görebiliriz.

Naci DANACI
Hacıbektaş / 20.02.2008
ALEVİ HABER AJANSI

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku