Müze yüzleştirir park onore eder

Müze yüzleştirir park onore ederİLHAN DÖĞÜŞ * / Madımak Oteli’nin yıkılmak istenmesi, katliamın unutulmak ve üzerinin kapatılmak...

Müze yüzleştirir park onore eder

İLHAN DÖĞÜŞ * / Madımak Oteli’nin yıkılmak istenmesi, katliamın unutulmak ve üzerinin kapatılmak istenmesinin gizli emaresi... Park ise sadece ufak bir “iz” olarak kalıp, silinecek.

Haziran 2009’dan bu yana değerli akademisyen Necdet Subaşı’nın koordinatörlüğünde yürütülen Alevi çalıştaylarının sonuç raporu basına yansıdı. Raporu baştan aşağı değerlendirmek niyetinde değilim. Sadece çok kritik gördüğüm Madımak Katliamı ile ilgileneceğim.

Alevi meselesini Yavuz Sultan Selim’e kadar götürmek de mümkün, Emevi dönemine kadar götürmek de... Ama derdimiz demokratik, eşit bir birlikte yaşam inşa etmekse, Cumhuriyet dönemine odaklanmak daha yerinde olur. Ayrıca tarihi geçmişten bugüne gelerek değil, bugünden geçmişe giderek değerlendirmek, yani sondan başlamak daha işlevsel... Çünkü en son olay ve onunla şekillenen güncel hâkim bakış, öncekilerini yeniden tanımlar, yeni bir çerçeveye oturtur. Dolayısıyla Alevi meselesinde Madımak Katliamı, erken Cumhuriyet dönemi gelişmelerini de, öncesindeki Osmanlı deneyimlerini de, Emevi dönemini de, Kerbelayı’da yeniden kurmakta ve anlamlandırmaktadır. O nedenle bu daha eski gelişmelerin ve olguların zihinlerdeki karşılığına, Madımak Katliamı üzerinden geriye doğru giderek yeniden okunduğunda ulaşılabilir.

Öte yandan Madımak Katliamı ve Uğur Mumcu suikastı, gerçekleştirildiği 1993 yılından bu yana Türkiye siyasetinin sıkıştırıldığı laiklik tartışmasında kritik bir role sahiptir. 1993 yılı küresel düzeyde de 26 şubat günü Dünya Ticaret Merkezi’ne altı kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırının olduğu, Huntington’ın “Medeniyetler Çatışması” tezinin yayınlandığı yıldır. Yani aslında 93’ten bu yana kendi içimizde laiklik-şeriat gerilimiyle bir nevi “medeniyetler çatışması” yaşıyoruz. Alevilik ise, kendisine hiç de eşit yurttaşlık sağlamayan Cumhuriyet tarafından bu çatışmada işlevselleştirildi. O nedenle Madımak Katliamı ile yüzleşerek Alevi meselesinin çözümünde yol almak, bu parantezi kapatmak anlamına geliyor.

Son iki yıldır asker-sivil ilişkileri eksenindeki gelişmelerin yanı sıra Obama’nın Mısır ve İstanbul konuşmaları, laiklik-İslam geriliminde, medeniyetler çatışmasında sonun başlangıcı niteliğinde. Keza bölgeselleşmeler üzerinden yürüyecek olan küresel yeniden yapılanma kapsamında kimlik tartışmalarının belirleyiciliğinin de çok ömrü kalmadı.

Alevi çalıştayları da bu bağlama oturuyor. Fakat kritik soru, şimdiye değin en ciddi süreç olan Alevi çalıştayları çözüm için yeterli zemini sağlıyor mu? Kürt açılımında şimdiye değin gösterilen performanslarda olduğu gibi Alevi meselesinde de, “çözmek zorunda olduğunun farkında olan ama çözümün maliyetlerini ve gereklerini karşılayamayan, kendi çözümünü direten” bir hükümet tablosu söz konusu. Yani sınavdan iyi not almak isteyen ama bunu çok çalışmadan yapmak isteyen bir öğrenci tavrı...  

Tahrik olmamayı öğrenmek için

Alevi çalıştaylarının sonuç raporunda Madımak Oteli’nin müze yapılması önerisine dair şu paragraf, bu yargıya varmamızın nedeni: “Özellikle Alevi katılımcılar, kendi aralarında yüksek bir sembolik değer olarak gördükleri Madımak Oteli’nin, bütün bu duyarlılığa rağmen ülkenin birlik ve düzeninin esastan korunmasını dikkate alan bir düzenlemeyle yeniden düşünülmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Bu bağlamda müze fikrinin tehlike ürettiği düşünülmüş, bunun yerine binanın yıkılarak bir parka dönüştürülmesini katılımcıların büyük çoğunluğu desteklemiştir.” (http://yenisafak.com.tr/Politika/?t=07.02.2010&i=240256)

Raporu yazan Necdet Hoca, “katılımcıların büyük çoğunluğu desteklemiştir” diyorsa, desteklemişlerdir. Bundan şüphe edecek haddimiz yok. Fakat yine de bu, müze yapmaktan kaçınmanın- yerine park yapmanın, yüzleşmekten kaçınmayı ima ettiğini değiştirmez. Öyle görülüyor ki, metinde, ‘tehlike ürettiği için’ denirken, bazılarının “tahrik olması” ihtimali ima edilmiş ve yüzleşmenin “birlik ve beraberliğe’ feda edildiği anlaşılıyor. Peki, yüzleşmeden ve “tahrik olmasından” çekinilenlere tahrik olmamayı öğretmeden nasıl birlik ve beraberlik sağlanacak?

Parkların yüzleştirme amacıyla olduğu ise bir yanılsamadır. Parklar, unutulmaması gereken değerleri, yazarları-aktivistleri anmak için, ismi verileni onore etmek için yapılırlar; yüzleşmek için değil... Müzeler ise yüzleşmek için o katliamı anlatmak, unutturmamak- yapanları utandırmak için yapılır. Müzeler, tahrik olma potansiyeli taşıyanlara- geçmişte tahrik olmuş olanlara, “tahrik olduklarında” neleri yaptıklarını göstermek- onların tahrik olmamayı öğrenmeleri amacıyla onları müzenin içine sokmak için yapılır...  

Çocuklar nasıl oynayacak o parkta

Madımak Oteli’nin yıkılmak istenmesi, katliamın unutulmak ve üzerinin kapatılmak istenmesinin gizli emaresi... Park ise sadece ufak bir “iz” olarak kalacak... Yıllar sonra o parktan geçenler orada yaşananları nasıl ve ne kadar anlayacak? Kimi ne kadar yüzleştirecek ve utandıracak? Katliam, o parktaki bir tabelaya yazılanlara indirgenecek kadar basit mi? Galiba, ‘katliam’ yerine ‘Sivas olayları’ demeyi tercih etmek, meseleyi parkta asılı bir tabelaya indirgemenin sebebi... O nedenle önce, o yaşananların ‘olay’ değil, ‘katliam’ olduğunda uzlaşmak gerekiyor...

Fakat en kritik soru şu: O park nasıl tasarlanacak ve daha önemlisi o parkta çocuklar nasıl oynayacak? O parktaki ağaçları, yeşilliği, kuşları o vahşetin anlatılmasında nasıl kullanacaksınız?

Tarihin vahşetinin yaşandığı Diyarbakır Cezaevi için de, hükümetin ‘yüzleşmekten kaçan’orayı okul yapalım” önerisinde de aynı problem vardı: O okulda çocuklar nasıl okuyacaklardı?

Orada huşu içinde yangını ve katliamı izleyen, hatta parçası olan 16 bin kişinin yeniden tahrik olmaması için, onların tahrik olmamayı öğrenmeleri ve utanmaları için, Madımak Oteli’nin müze olması gerekiyor...

Fakat not etmekte fayda var, Alevi meselesini Madımak Katliamı’ndan başlayarak geriye düşünmek gerektiği, meselenin otelin müzeye dönüştürülmesine indirgenmesi demek değildir. Müze, çözümün sağlam bir başlangıcıdır sadece...

* Demokrat Fikir Topluluğu /

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy71172 = 'ilhan_dogus' + '@';

addy71172 = addy71172 + 'yahoo' + '.' + 'com';

var addy_text71172 = 'ilhan_dogus' + '@' + 'yahoo' + '.' + 'com';

( '' );

71172 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->

Taraf / herTaraf - Istanbul - 11.02.2010

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku