“Ateşe benzin taşıyan, insan yakan dede…” başlıklı yazısında “Ahmet Dede” dedikleri, taşıdığı benzinle insanlar yanar ve boğulurken, tekbir getirenlerden” diye yazan Murat Sevinç, yazısını şöyle sürdürdü:
“Katliam için bidonla benzin taşıyan bu katile yapılan karşılama ve sergilenen sevgi-saygı, o bidonun aynı yerde, öylece durduğunu söylüyor bize. Böyle bir yazı niyetim yoktu. Ne yazacağımı tam olarak kestiremiyorum şu anda. Sanırım kızgınlığın, mide bulantısının, tepkinin, bir şey söyleme ihtiyacının, her birinin gelip önünde durduğu bir eşik var. Öylece kalıyor insan. ‘Ölçü’ sözcüğünün anlamını yitirdiği, gerçekte yitirmese dahi insana böyle hissettiren bir eşik… Haliyle, o eşik önünde durup kalmanın ve ne söyleyeceğini bilemez hale gelmenin, tarihsel deneyimden habersizlikle de ilgisi yok. Anladım, vallahi anladım, inanın anladım nasıl bir yerde yaşadığımı; hem de yıllar oldu anlayalı. Fakat, diyorum ya, ne denli zahmetli bir geçmişimiz olursa olsun, hareket etmenize, sağlıklı düşünmenize, bildiğiniz her şeyi unutmanıza neden olan bir an geliyor, hâlâ. Sanki ilk kez böyle bir deneyim yaşamışsınız gibi. İlk kez duyup görmüşsünüz gibi. İlk kez bu ölçüde bir acımasızlıkla yüzleşmişsiniz gibi…”
Yazısının devamında “2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Otel’de, memleketin birbirinden değerli yazarını, şairini, ozanını, yaktılar” diyen Sevinç, şunları belirtti:
“Yakanlar, yurttaştı. Kendilerini ‘Müslüman’ kimliğiyle tanımlayan ve o oteldeki ‘kâfirlerin’ yakılması gerektiğini düşünen yurttaşlar. Azmışlardı. Kudurmuşlardı. Gözleri dönmüştü ve ‘tekbirler’ eşliğinde, yakıp yıkarak, küfürler savurarak, şehvetle katlettiler insanları. “Eyleme geçmiş bir cehaletti,” tanık olunan. Allah’ın adını haykırarak yaktılar, Allah’ın yarattıklarını. Haysiyetsiz ve cahil faşistler.Otelin önünde biriktiler. Binlerce gözü dönmüş. Herkes seyretti. Devlet seyretti. Biz de televizyondan seyrettik. Hepimizin gözü önünde oldu. Her şey… Sorumluların bir kısmı yargılandı, bir kısmı yurt dışına çıkarılıp oradaki dinci örgütlenmeler tarafından beslendi. Sanık avukatlarından sonrasında siyasete atılanlar oldu. Hangi hareket olduğunu merak etmezsiniz herhalde!”
“Eşiğin önünde kalakalmamın nedeni, ateşe benzin taşıyan bu insanın affedilmesi, tahliye edilmesi değil. Nihayetinde cumhurbaşkanına tanınmış bir ‘yetkinin’ kullanılması söz konusu. Aynı ve hatta daha ağır koşullarda, perişan halde çok sayıda mahkûm varken, bu ‘iyiliğin’ sözkonusu insana yapılması ise ‘yeni rejimin’ niteliği gereği, hiç şaşırtıcı olmayan bir durum” diyen Sevinç, yerel gazetelerin attığı manşetleri şu sözlerle dikkat çekerek “Ahmet Dede” dedikleri, taşıdığı benzinle insanlar yanar ve boğulurken, tekbir getirenlerden. Katliam için bidonla benzin taşıyan bu katile yapılan karşılama ve sergilenen sevgi-saygı, o bidonun aynı yerde, öylece durduğunu söylüyor bize. Mesele bu…” yazısını tamamladı.
Yazının tamamı için;
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/02/04/atese-benzin-tasiyan-insan-yakan-dede/