'Deli Yürek' ve 'Kurtlar Vadisi' türküleri solcuların elinden kurtarmak istiyordu, her gün yeni bir türkü albümünün çıktığı günlere geldik. İyisinden çok kötüsü var, o ayrı...
Piyasa yöresinden türküler
Son dönemlerde kapaklarında turistik imajlar dolu karışık türkü CD'leri ortalığı kapladı. Buna, türkülerin kimi çevrelerce yeniden keşfi diyebiliriz. Merak ettik, mevzuyu biraz deştik ve durumun sandığımızdan da 'derin' olduğunu fark ettik!
Türküler, daha ziyade sol cenahın tercih ettiği bir ifade tarzı. 60'lardan bu yana süregelen muhalif âşık geleneği 70'li yıllarda farklı bir kulvara girmişti: Sadık Gürbüz, Rahmi Saltuk, Zülfü Livaneli gibi isimler, türküleri çoksesli bir orkestrayla ve özünü bozmadan seslendirmişler, 'türkü tadında' besteler yapmışlardı. Biraz geriye baktığımızda anlı şanlı Anadolu-pop akımını görüyoruz. Ancak bu akım dahilinde Moğollar'ın memleketi dolanarak yaptıkları derlemeleri ve Tülay German-Erdem Buri ikilisinin yaptığı denemeleri saymazsak çok da özgün bir duruma rastlayamıyoruz. Modern Folk Üçlüsü, Üç Hürel gibi gruplar diğerlerinden ayrılıyorlar ancak onların da farkı icrada. Ruhi Su'nun türküleri 'yöreselden ulusala, ulusaldan evrensele' şiarıyla temize çekmesiyle türküler şehre iniyor. 12 Eylül sonrasında ise unutuluyor, unutturuluyor. Nihayet 1985'te kurulan Grup Yorum, onları başka bir kulvara taşıyor. Sonrası malum: Birbiri ardına kurulan gruplar kendi tarzlarında türküleri seslendiriyor: Kimi Ezginin Günlüğü gibi şan tekniğiyle, kimi Kızılırmak gibi caz unsurları katarak. Görece bu türün en uzağında durduğunu söyleyebileceğimiz Pentagram bile tam bu zamanlarda bir Aşık Veysel türküsünü repertuvarına alıyor: 'Uzun İnce Bir Yoldayım'. 90'lı yıllarda yeni bir patlama yaşanıyor. Ayşegül ve Yavuz Bingöl, türküleri sakin sakin ve Batı enstrümanlarıyla yorumluyor.
Türküler Vadisi
Bugün ortalığı saran karışık türkü albümleri ise bu hattın oldukça dışında. Aslında her şey 'Kurtlar Vadisi'yle başlıyor: Dizinin misyonu malum. Ancak belli ki bir gizli misyon daha var: Türküleri solcuların elinden kurtarmak! Kimi çevrelerde bunun tam da böyle dillendirildiğine dair duyumlarımız var. 'Kurtlar Vadisi'nin en popüler iki türküsü, 'Asiye' ve 'Hekimoğlu'nu sol cenah yıllardır dilinden düşürmüyor. Bu türkülerin dizinin 'repertuvarına' katılması ve sıklıkla seslendirilmesi tesadüf değil. Kaldı ki 'Kurtlar Vadisi' öncesinde bir 'hazırlık aşaması' da var: 'Deli Yürek'. Bu dizinin iki soundtrack albümünden birinin 'Türküler' başlığını taşıdığı hafızalarımızda.
Dizilerde türkü kullanımı bu iki örnekten sonra arttı; kimileri orijinal türkülere yer verirken, kimileri onları modernize etti. Tam o sırada Unkapanı'ndan bir firma, Ulus Müzik, büyük bir projeye imza attı: 'Türkülerle Türkiye'. Önce her ilin türküleri kitaplı lüks bir albümde toplandı. Daha sonra bu albümler bir zarf içine kondu, kasetten bile ucuz 'halk baskısı' yapıldı, kimi gazetelerce promosyon olarak dağıtıldı. Sonrasında bu kayıtlar konularına göre derlenerek piyasaya sürüldü: 'Destanlaşan Türküler' buradan doğan bir seriydi ve takip edebildiğimiz kadarıyla dört albüme ulaştı. Ulus Müzik, bu kayıtları dönüp dolaşıp değerlendirecek gibi görünüyor. Firmanın yakın zaman icraatı da 'Rumeli Türküleri' ve 'Ağlatan Türküler' başlıklı iki albüm. İlki, biraz da 'Elveda Rumeli' dizisinin rüzgârını yakalamak için yapılmış gibi.
Dizi türküleri
Sonrası çorap söküğü gibi geldi: 'Türkü Şenliği', 'Ege'nin İki Yakası', 'Klasikleşmiş Altın Türküler' ve hatta 'Türkülerle Türkiye Coğrafyası' gibi albümler yayımlandı, birbiri ardına. Bunlar, radyo sanatçılarının ya da isimsiz konservatuvar öğrencilerinin çalıp söylediği pahaca ucuz yapımlar. Dizi bağlantısına yeniden dönelim: Moral Müzik tarafından yayınlanan 'Kınalı Kuzular', 'dizi türküleri' altbaşlığıyla piyasaya verildi. Hatta iş o kadar abartıldı ki Belkıs Özener'in önünü açtığı 'Yeşilçam Şarkıları' patlamasından türküler de nasiplendi ve 'Yeşilçam Türküleri Unutulmayan Filmlerden Unutulmayan Türküler' başlıklı bir albüm bile yapıldı. İşin bir de turistik boyutu var: Kapaklara kâh Truva atı konduruluyor, kâh bir efe resmi... Kapadokya ve folklör ekipleri de ziyadesiyle tercih edilen görüntüler. Bir de 'Unforgettable old songs' ya da 'Golden classics of Turkish folk music' gibi ibareler kondu mu bu albümler 'turistik' oluyor.
Tabii son dönem çıkan albümlerin hepsi bu kadar kötü değil. Kalan Müzik zaten yıllardır sürdürdüğü arşiv serisini birbirinden güzel albümlerle güçlendiriyor. Sony-BMG, aralarında Aşık Mahzuni, Yıldıray Çınar, Yıldız Tezcan, Ali Ekber Çiçek, Aşık Veysel gibi isimlerin eski albümlerini şık bir kapak düzeniyle yayınlıyor. Türküola kataloğundaki albümleri tek tek piyasaya çıkartmaya başladı. Ayrıca 'Rengahenk Türküler' gibi özenli işlere de rastlıyoruz. Bunlar hayırlı gelişmeler. En azından türküleri 'özünden' dinlememize vesile olduğu için. Bütün bunlar arasında yüzümüzü en çok güldüren ise Odeon'un halk müziği arşivini halka açmış olması. Memleketin bu en köklü kuruluşu, kataloğundan seçtiklerini 'Harman', 'Ozanlar', 'Raks-ı Fasıl' ve 'Şark-ı Ahenk' başlığıyla dört derleme albümde topladı. Aldığımız haberlere göre hem bu karma albümler sürecek, hem de Fatma Türkan Yamacı, Nurettin Dadaloğlu gibi isimlerin albümleri yayınlanacak.
Son saydıklarımız haricindeki albümlere el sürmek bu aralar biraz tehlikeli. Alıp dinlediğinizde fena şeyler duyabiliyorsunuz. İyisi mi bildiğimizden şaşmayalım ve Ruhi Su'nun o güvenilir tok sesine kulak verelim. O, söylenecek her şeyi söylemiş çünkü.
MURAT MERİÇ
RADİKAL CUMARTESİ EKİ - 22 Aralık 2007