Metin'e Metin Bir Metin
Metin'in kafasında bir darp var
Polis karakolundan morga kadar
Mosmor
Bir darbe var yüreğimizde beynimizde
Soruyor bir işaret fişeği
Biz ölerek mi yaşamayı öğreneceğiz hâlâ...
Can Yücel
Gazeteci Metin Göktepe Cinayeti
Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe, Ümraniye Cezaevi'nde öldürülen devrimcilerden Orhan Özen ve Rıza Boybaş'ın cenazelerinin kaldırılacağı Alibeyköy'e doğru yola çıktı. "Ben mutlaka izlemeliyim" diyerek gittiği haberden geri dönmedi, dönemedi gazeteci Metin Göktepe
Yıl 1996... Cezaevlerinde baskılar, operasyonlar ve ölümler yine manşetlerde. 4 Ocak 1996'da Ümraniye Cezaevi'ne düzenlenen operasyonda Abdülmecit Seçkin, Orhan Özen ve Rıza Boybaş dövülerek öldürülür. Ağır yaralanan Gültekin Bayhan ise 11 Ocak'ta yaşamını yitirecektir...
8 Ocak'tı, Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe, Ümraniye Cezaevi'nde öldürülen devrimcilerden Orhan Özen ve Rıza Boybaş'ın cenazelerinin kaldırılacağı Alibeyköy'e doğru yola çıktı. "Ben mutlaka izlemeliyim" diyerek gittiği haberden geri dönmedi, dönemedi gazeteci Metin Göktepe...
"Sarı Basın Kartı" olmadığı gerekçesiyle abluka altına alınan Alibeyköy'e sokulmadı, Metin Göktepe. Israr edince de gözaltına alındı. Kendisi gibi gözaltına alınan bine yakın insanla birlikte Eyüp Spor Salonu'na götürüldü. Orada onlarca insanın önünde on polis memuru tarafından feci şekilde dövülerek öldürüldü. Metin Göktepe, 9 Ocak günü Eyüp Spor Salonu yanındaki parkta ölü bulundu.
Önce gözaltına alındığı kabul edilmedi. Sonra İstanbul Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, Metin Göktepe'nin "Sandalyeden düşerek öldüğünü", İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan ise; "Sandalyeden değil, duvardan düşerek öldüğünü" açıkladı. Otopsi raporunda Metin Göktepe'nin "kunt kafa travmasına bağlı beyin kanamasından" öldüğünü yazıldı.
Metin Göktepe'nin öldürülmesinin ardından ailesi, arkadaşları, gazeteciler olayın peşini bırakmadılar. Gösteriler, eylemler yaptılar... Her "yetkiliye" sorular sordular. Olay gerek yurtiçinde gerekse de yurtdışında büyük yankı yarattı. İlk duruşmada sanık avukatı davayı şu sözlerle özetledi: "Bu dava, basınla devlet arasındadır."
25 Ocak'ta olay hakkında açılan soruşturma raporu müfettişler tarafından İçişleri Bakanlığı'na verildi. Aynı gün İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan, Metin Göktepe'nin gözaltında işkence ile öldürüldüğünü kabul ederek: "Metin Göktepe'nin annesi ve ailesi başta olmak üzere Türk basınından özür diliyorum" dedi.
EMRİ VERENLER NEREDE?
Göktepe'yi döverek öldüren polisler hakkında 30 Mayıs'ta İstanbul'da dava açıldı. Ancak duruşma başlamadan o tarihte 25 bin polisin görev yaptığı İstanbul'dan "güvenlik gerekçesiyle" Aydın'a alındı. İkinci duruşmada Afyon'a alınan dava yıllarca sürdü. Dava boyunca Metin Göktepe'nin ailesi ve gazeteci arkadaşları mahkeme kapılarından kovuldular ama yılmadılar. Metin'in ailesi, arkadaşları, tanıklar bütün baskılara karşı koyarak direndiler. 6 Kasım 1996'da yapılan duruşmada Hâkim Kâmil Şerif, politikacıların dava üzerinde baskısından yakınarak davadan çekildi.
Davada ilk karar, 19 Mart 1998'de çıktı: beş sanık polis "kastı aşan müessir fiilden" 7'şer yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptırılırken, 6 sanık beraat etti. Yargıtay'ın cezaları 28 Eylül 2000'de onamasıyla dava son-landı. Sanıkların bir kısmı 17 ay hapiste kalırken, 19 Aralık 2000'de yürürlüğe giren "Sardı Tahliye ve Ceza Erteleme Yasası kapsamında" serbest bırakıldılar. Onca tanığa, üstelik polislerin bazılarının itiraflarına rağmen önce inkar edildi Metin Göktepe cinayeti. "Sandalyeden" ya da "duvardan" düştüğü konusundaki tartışma henüz sonlanmadan, Metin Göktepe'nin polis tarafından işkence ile öldürüldüğü kabul edildi. Ve sanıklar mahkum edildiler. 27 yaşında yaşamını yitiren Göktepe'nin ailesi ve arkadaşları yıllar boyu süren mücadelelerinin sonucunu almış, bir işkence davasında mahkumiyet kararı çıkartabilmeyi başarmışlardı. Metin Göktepe davası ardında, "Peki, emri verenler nerde?" sorusunu bıraktı... Sahi, kimdi emir verenler!..
BİRGÜN PAZAR
DERKENAR - 06 Ocak 2008