“Tiyatro unutuşa direnmeli, geleceğe arşiv oluşturmalıdır.”
Kuruluşundan bu yana (1969) politik tiyatro deneyiminde Türkiye’de ilklerden biri olan, sanatsal politik tavrını toplumsal ve politik değişim hedefine paralel bir misyonla tarihsel ve toplumsal gerçekliği estetik bir bütünlük içinde ramp ışıklarına taşıyan Dostlar Tiyatrosu, kurucusu Genco Erkal’ın duyarlı, tutarlı, içten çabası, araştırmacı hırsı ve toplumsal tavrındaki süreklilikle, bugüne kadar yerli yabancı oyun yazarlarının yapıtlarını tarihsel ve güncel gerçekliğin ışığında yeniden harmanlayarak sanatsal ve estetik tavrına uygun bir yorumla seyircisiyle buluşturdu.
Seyirciye sunduğu oyunlarla hayatı, insanı, sömürüyü, gerçeği, ezen ve ezileni bütün yönleri ile sahnenin olanakları ölçüsünde yeniden sorgulayarak, gerçeğin ve insanca bir yaşamın arayışında oldu. Repertuarına aldığı oyunlarla dünyadan ve Türkiye’den toplumsal, siyasal sorunların arka planını tiyatro üretme niteliğinden ödün vermeden gün yüzüne çıkarma amacıyla hareket etti.
Şimdiye kadar ‘Rosenbergler Ölmemeli’, ‘Havana Duruşması’, ‘Soruşturma’, ‘Şili’de Av’, ‘Alpagut Olayı’, Nâzım Hikmet’in şiirlerinden ‘Kerem Gibi’ Bertolt Brecht’in ‘Kafkas Tebeşir Dairesi’, ‘Bay Puntila ile Uşağı Matti’, ‘Galileo Galilei’ gibi belgesel ve kurmaca oyunlarla seyircinin karşısına çıkan Dostlar Tiyatrosu, bu sezon yeni oyunuyla yine bir yakın tarih trajedisinin hüzünlü bir anımsatmasını yapıyor.
Dostlar Tiyatrosu, 2 Temmuz 1993 yılındaki Sivas’ın Madımak Oteli’nde gerici, yobaz ve faşistlerce gerçekleştirilen 33 aydın ve sanatçı katliamını belgesel oyun formatında sahneye taşıyor. Metnini Genco Erkal’ın olayı yaşayanların tanıklığı ve televizyon haberlerinden yararlanarak yazdığı oyunun müzikleri Fazıl Say’a, film kurgu Nurdan Arca’ya, giysiler ise Özlem Kaya’ya ait. Oyunda Genco Erkal’ın yanı sıra Meral Çetinkaya, Zeynep Karababa, Yiğit Tuncay, Saliha Şirvan Akan, Çağatay Mıdıkhan, Murat Tüzün rol alıyorlar.
Genco Erkal, oyunun hem yazımında hem yönetmenliğinde hem de oyunculuğundaki büyük deneyim ve yetkinlikle Madımak Oteli kıyımını tüm nesnel gerçekliğiyle sahneye aktarıyor. Olayın gerçekleştiği günden bir gün öncesindeki genel atmosfer, yöneticilerin (vali, belediye başkanı, emniyet müdürü, ve jandarma komutanı) aymazlığı, lakayt ve tutarsız yaklaşımları ve eyleme ilişkin provokatif demeçleri kendi ağızlarından olduğu gibi seyirciye nesnel bir yaklaşımla aktarılıyor. Oyunda başta Genco Erkal olmak üzere tüm oyuncular kimi yerde koro oluyor, kimi yerde olayı yaşayan mağdur ya da herhangi bir yetkilinin yaklaşımını aktaran bir anlatıcı.
Olayın öncesi ve sonrasına ilişkin aktarımlara tarafsız bir gözle baktığımızda gerek yerel yetkililerin yaklaşımlarına, gerekse de merkezi hükümetin, başta başbakan Tansu Çiller olmak üzere bakan ve bürokratların olaya ilişkin basına verdikleri mülakatlara bakarak oluşan kanı, katliamın tamamen organize bir biçimde gerçekleştirildiği yönünde.
Pir Sultan Anma Etkinlikleri öncesi kent halkına dağıtılan imzasız bildiriler, kente yapılacak bir spor yarışması için dışardan getirilen gençler, onları belediyenin misafirhanede ağırlaması, sonra camilerde verilen vaazlarda Aziz Nesin ve arkadaşları aleyhine sarfedilen sözler... Bunların hepsini oyunda Genco Erkal seyirciye aktarıyor.
Katliama ilişkin dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “devlet güçleriyle halkı karşı karşıya getirmemek lazım” diye tavrını açıkça çapulculardan yana koyuyor. Başbakan Tansu Çiller “Otelin çevresindeki insanlarımıza zarar gelmemiştir ve devlet görevinin başındadır” diye yaptığı tutarlılıktan yoksun açıklaması ile, devletin gerçekten “görevinin başında” olduğu, yakılarak öldürülen 33 insanın cesedi otelden çıkarılırken görüldü. Eski başbakan ve eli bayraklı hortumcu M. Yılmaz’ın “Bu kadar insan bir futbol maçında da ölüyor” açıklaması, kendisinin yaşanan trajediye ilişkin ne kadar lakayt, ciddiyetsiz ve vurdum duymaz olduğunu gösteriyor. Ama en önemli(!) açıklamayı dönemin Sivas belediye başkanı Temel Karamollaoğlu yapıyor ve eylemcileri sözde yatıştırmak için yaptığı konuşmaya “gazanız mübarek olsun” diye başlıyor. Daha sonra olayın olduğu akşam kentte sözde sokağa çıkma yasağı var ama herkes elini kolunu sallayarak Sivas’ın dört bir yanından kenti terk ediyor, bu sahte tutumuyla da emniyet müdürlüğü görevini layıkıyla yapmış oluyor.
Dostlar Tiyatrosu görsel materyallerden ve olayı birebir yaşayanların tanıklığı ile 15 yıl önce yaşanan ve unutulmaması gereken bir trajediyi tüm yönleri ile olağan üstü bir gayretle seyircinin karşısına çıkarıyor. Bu oyun Türkiye’nin güncel gerçekliği de göz önünde bulundurularak ülkenin her bir tarafında hafızaları diri tutmak adına sergilenmeli ve bu yobazların gayri insanı tutumları tekrar tekrar deşifre edilmeli. Madımak Oteli’nin bugünkü halini de (kebapçı lokantası) özellikle Sivaslıların ve bu kentte yaşayan demokrat güçlerin nasıl kabullendiklerini anlamak gerçekten zor. Oyunda Meral Çetinkaya’nın bir sözü ile ile yazıyı bitirelim: “İnsanların diri diri yakıldığı bir mekanda nasıl olur da müşteriler kızarmış et yerler, bunu anlamak gerçekten zor.”
Yüreğinize ve beyninize sağlık Dostlar Tiyatrosu.
Metin Boran
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy30348 = 'm.boran' + '@';
addy30348 = addy30348 + 'mynet' + '.' + 'com';
var addy_text30348 = 'm.boran' + '@' + 'mynet' + '.' + 'com';
( '' );
30348 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
EVRENSEL - 5 Şubat 2008