Melih PEKDEMİR : Özgürlük karşıtı bir "hürriyet"

Melih PEKDEMİR : Özgürlük karşıtı bir "hürriyet"Eskiden onlar "hürriyet" derdi, bizler "özgürlük"...

Melih PEKDEMİR : Özgürlük karşıtı bir "hürriyet"

Melih PEKDEMİR : Özgürlük karşıtı bir "hürriyet"

Eskiden onlar "hürriyet" derdi, bizler "özgürlük" derdik, derdimizin farklı olduğu bilinirdi. Şimdi özgürlüğümüzün de canına okudular. Mecliste anayasa değişikliği ezici bir çoğunlukla kabul edildi. 12 Eylül anayasası da yine ezici çoğunlukla kabul edilmişti. Ama hakikaten ezici çoğunluk! Lamı cimi yok, toplumun ezici çoğunluğunun tercihi böyle... Biz solculuk yaparken, devrimcilik yaparken, deriz ki, "bir avuç azınlığın sömürü düzenini değiştireceğiz!" Şimdi ise karşımızda "bu meselede" ezici bir çoğunluk var ve bizler bir avuç azınlık durumundayız.

Ama karşımızda bir başka yönüyle, yine bir avuç azınlık var... Hiç olmazsa bunu biliyoruz... Nasıl diyeyim, densizlik, husumet, küstahlık had safhada! Eskiden "komünistler Moskova'ya!" diye höykürürlerdi, şimdi de maskelerini düşüren herkesi "darbe yanlıları!" diye karalıyorlar. Özgürlük diye diye kadının erkeğe kulluğunu savunanların sesi en fazla çıkıyor. Binlerce yıldır yaptıkları gibi "inanç" ardına sığınıp toplumun çoğunluğunu yanlarına alabiliyorlar. Sıradan ve sahici Müslümanlar, yani ezilenler, hiç olmazsa bu şekilde bir nebze kendilerini de "ezici halde" hissedebilme imkânının hazzını tatmış oluyor! Siyasi İslamcılar tam da bu "tek imkânı" dibine kadar kullanıyor... Hadise budur...

Bakın işte, son birkaç gündür tesadüfler bir bir toplanıyor, artarda sıralanıyor ve adeta bir "zorunluluk" haline getiriliyor... Haberiniz vardır, İmam Hatiplilerin katsayı sorunu da aradan çıkarılıyor. Operada içki yasağı başladı. Kültür Bakanlığına bağlı kütüphanelere sadece İslam ansiklopedileri alınıyor. Milli Görüşçüler "kadınlar evlerinde otursun, kırıtmasın" buyurdular. Aslı Zen adlı bir popçunun "Şerefe" adlı şarkısı meyhane sahnesinden dolayı sansürlendi. İngiltere'nin başpiskoposu "Müslümanlara şeriat mahkemesi hakkı verilsin" dedi. Beyaz Saray sözcüsü türban tartışmaları sırasında "ABD dinsel özgürlükleri destekler" diye beyanat verdi. Niye ki? diye sormayın lütfen...

Gidişat belli... Bir: siyasi İslam zihniyeti toplumu ele geçiriyor. İki: ılımlı İslam ekseninde ABD artık her dediğini kolayca yaptırabiliyor... Hem özgürlük gidiyor elden hem memleket... Bu arada şunu söylemeden edemeyeceğim: DTP de olumlu oy kullanarak kendi ayağına kurşun sıkmış olmadı mı? DTP içinde kendisini solcu olarak görenler, bu yaptıklarına stratejik, taktik ya da ideolojik bir tercih diyebilirler. Lakin türbanla birlikte Kürt - İslam sentezinin de önünün açılması için oy kullanınca "artık bizim yerimizi Hamas benzeri bir Kürt hareketi alsın, bizi boş verin!" demiş olmadılar mı?

Peki bundan sonra ne olacak? Kısa vadede, ya Anayasa Mahkemesi sürece karışmayacak, yani "bu iş" hitama erecek... Ve üniversitelerdeki türban ile birlikte bineceğiz bir alamete... Ve sonu çorap söküğü gibi gelecek... Ya da ikinci ihtimal ki şimdilik bu ihtimalin ağır bastığı dahi söyleniyor: Anayasa Mahkemesi, kamuoyunda hukuksal değil siyasal bir karar diye eleştirildiği ünlü 367 kararını veren 9-2 üye bileşimini hâlâ koruyor. Buna bakıp Anayasa Mahkemesinden iptal kararı çıkacağını düşünenler var... Durum böyle olursa, türban konusu gündemden kısa vadede hukuki bakımdan kalkacak, ama YÖK bünyesindeki değişikliklerle fiili bir hak gibi kullanılabilecek... Bu arada, reel politik bakımdan ise asıl kazanan MHP sayılmalı. Aslında hiç bu tür patırtılara meydan vermeden YÖK filan aracılığıyla fiilen çözebileceği bir sorunda, AKP, Erdoğan'ın İspanya'da verdiği mesaj yüzünden inisiyatifi MHP'ye kaptırmıştı. Hele bir de Anayasa Mahkemesi değişikliği iptal ettiğinde MHP hem sorunun çözümünden yana, hem de rakibini zor durumda bırakmış olmasıyla da "takdir" toplayacak... Valla bu manevranın peşinden MHP bir de "alevi girişiminde" bulunursa hiç şaşmayın!

Ama bu işten AKP her halükarda yine de kârlı çıkacak... Asıl amacı, yerel seçimlerde oy yüzdesini yükseltmek: Değişiklik iptal edilmezse, "bak işte başardım" diyecek, iptal edilirse mağdurları oynayacak. Ve sonrasında türban elbette artık teferruat durumuna gelecek... Ta ki bir ekonomik kriz filan AKP'yi yerinden edene kadar... Bu şekilde belki kendisi gidecek ama "izi" mutlaka kalacak. Yani, yüreğinize su serpecek bir tahlilim yok maalesef, çünkü özgürlüklerimize "hürriyet" adına el konulmaktadır; geçmiş olsun!
 
Melih Pekdemir  

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy87271 = 'melihpekdemir' + '@';

addy87271 = addy87271 + 'birgun' + '.' + 'net';

var addy_text87271 = 'melihpekdemir' + '@' + 'birgun' + '.' + 'net';

( '' );

87271 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


BİRGÜN - 11 Şubat 2008

Makale Haberleri