Kongre öncesi bir bilanço çıkarma gereksinimi ile karşı karşıyayız.
Hayat büyümemizi isterken biz küçülüyoruz.
Hayat birbirimize karşı kucaklayıcı olmamızı isterken bizler bölünüyoruz.
Hayat farklılıklarımıza saygılı olmayı gerektirirken bizler bunu birbirimize çok görüyoruz.
Politikalarımızı netleştireceğimiz, kurumlarımızı güçlendireceğimiz, moralimizi yükselteceğimiz Kongrelerimiz, giderek yeni bölünmelerin tescillendiği, moralimizin bozulduğu, hiçbirimizin hak etmediği suçlamaları birbirimize yönelttiğimiz arenalara dönüşüyor.
Alevi halkın sorunları doğrultusunda karar tasarıları üzerinde tartışacağımız, Bununla yetinmeyip dışımızdaki ezilenlerle dayanışma çağrıları üreteceğimiz, siyasal partilerin ve diğer demokratik kitle örgütlerinin gelip temsil edilmek için yarışacağı Kongrelerimiz kapali devre rekabet arenalarına dönüşüyor.
Politik gösteri yapacağımız, basının izleyip haber çıkarmak zorunda kalacağı, Alevi inançlı yurttaşların heyecanla izleyeceği, Türkiye'nin emekçileri ve ezilenleri nezdinde prestijimiz ve güvenilirliğimizin yükseleceği kongrelerimiz bu fonksiyonların hiçbirini yüklenemiyor.
Hâlâ etkili düzenli çıkan bir yayın organımızın olmamasının ne denli ciddi bir yönetim zafiyeti anlamına geldiğini görmememiz mümkün mü? Peki ama bu temel eksikliğimizi önümüze koymadan, niçin yapamadığımızın sorgulamasını yapmadan nereye gidebileceğiz? Bu yetmezmiş gibi camiamızda çıkan bazı yayın organlarına ilişkin blokaj geliştirmemiz demokrasi ve hoşgörümüz bir yana özgüvenimiz açısından bile ciddi bir sorun oluşturmuyor mu?
Medya alanındaki zaafımız televizyon kanalları aracılığıyla aşılacağına, tam tersine derinleşmiştir.Bu televizyonların kurulması başta alevi kesiminde ilgi ve heyecan uyandırmasına rağmen bir takım sıkıntı ve sorunların aşılmadığı görülmektedir..
Gerek kendi aydınlarımız gerekse de siyasal duruşu itibariyle dostumuz olan aydınlarla organik ve istikrarlı bir ilişki geliştirememiş olmamız gereğiyle de yüzleşmek zorundayız. Kendi aydın hareketini yaratamayan, mevcut sosyalist ve demokrat aydın ağırlığıyla kurumsal bir bağ geliştiremeyen bir Alevi hareketinin ülke politikasına, ideolojik süreçlerine etki yapması düşünülemez. Bütün bu alanlarda İslamcı hareketin başarıları, kendimizi sorgulamanın ne denli ciddi olduğunu göstermek zorundadır.
Seçim döneminde Alevi demokratik hareketi olarak verdiğimiz, soğukkanlılıkla kabul etmeliyiz ki kötü olmuştur. Muhatap alınmamız için kendimizi kurumsal ve kitlesel olarak güçlendirmekten başka bir yolumuz olmadığı açıkken, ikili pazarlıklarla egemen siyasetin temsilcisi CHP’den milletvekilliği alma hayaline düşmemizin, bizi ne denli yaraladığı açıktır. Demokratik Alevi Hareketi elbette parlamenter temsiliyet elde etmenin yaşamsal önemini küçümseyemez. Ancak unun yolunun mevcut pratiklerimizle olamayacağı açıktır
Alevi camiasında akbabaların dolaştığı, Hızır Paşa örneği örgütlerin tahkimat yaptığı ve bizim her zaafımız, her eksikliğimizde daha da güçlendikleri bilinmektedir. Salt bu durum bile yeni hatalar yapmaya en küçük bir lüksümüzün olmadığını göstermeye yeter. Soğukkanlılıkla kabul edilmelidir ki bugün 5 yıl öncesine oranla Alevi kitle içindeki etkinliğimiz daha zayıftır.
Halen yakalamamız gereken temel halka iç birliğimizdir. Bunu başaramadığımız oranda başka hiçbir kritik eşiği atlama şansımız yoktur. Alevi demokratik mücadelesinin ortaya çıkardığı hiçbir kadroyu kenarda bırakamayacağımız gerçeğini, bunu yaptığımız müddetçe diğer alanlarda tökezlemeye, birbirimize çelme olmaya devam edeceğimiz açıktır.
İncinsen de incitme diyen Hacı Bektaş’ın sözünü iç ilişkilerimizde rehber edinmeyeceksek nasıl inandırıcı olacağız?
Bir olalım, diri olalım, iri olalım sözünü öncelikle iç ilişkilerimizde uygulamayacaksak başkalarını nasıl ikna edebiliriz?
Kamil insan olmayı öncelikle birbirimiz karşısında sınamayacaksak kimi ikna edebiliriz?
Bu Kongre öncesi yaşadığımız hayat bu sorunları çözmek açısından güven vermekten uzaktır. O halde başka bir hayat kurmayı, başka türde bir kongre yapmayı temel görev olarak önümüze koymalı ve bunun kritik halkasının iç barışımızdan, ilişkilerimizi onarmaktan geçtiğini görmemiz zorunlu.
Öyle görünüyor ki aradaki kırgınlıkların boyutu nedeniyle bu işi mevcut yönetim kadrolarıyla halletmemiz mümkün değildir. Birbirimizden vazgeçmemiz de mümkün olmadığına göre, bu Kongre öncesi sorunlarımızı azaltacak, gerilimlerimizi alacak, yeni kırgınlıklar üretmemizi engelleyecek bir hava yastığına ihtiyacımız var. Kongrenin öngününü dostlarımızla, her kritik aşamada bizimle olmuş, bizim bir parçamız olan, bizim dışımızda da bizi kararlılıkla savunmuş dostlarımızla buluşup konuşacağımız bir platform oluşturalım. Onlardan bizi, geldiğimiz aşamayı nasıl gördüklerini, bizden farkla çözüm önerileri olup olmadığını dinleyelim.
Gerilimlerimizi almalarına, gerekirse başka çözüm önerileri sunmalarına olanak sağlayalım.
Bu Kongre öncesi bunu başaramazsak, bu Kongrenin sadece mevcut yasal prosedür gereği yaptığımızı, en kısa zamanda kendi iç hukukumuz açısından gerçek kongremizi toplayacağımızı ilan edelim. Bunun öncesinde aramızdaki gerilimlere hava yastığı olacak, sorunlarımızı seçilmek ve temsiliyet gerilimlerinden bağımsız olarak tartışacağımız bir konferans ve diyalog görüşmeleri örgütleyelim. Süreci kolaylaştırmak için üzerinde anlaşabileceğimiz delege ve aydınlarımızdan bir kolaylaştırıcı komite kurup bize yardımcı olmalarını sağlayalım.
Bunları yaptığımızda belirgin bir şekilde güçleneceğimizi, kendi iç dengelerimizle çözemediğimiz sorunlarımız çözmeye başladığımızı ve demokratik Alevi Hareketini ayağa kaldıracak bir atılım sürecini örgütleyeceğimizi göreceğiz.
Kişilere ve aralarındaki gerilimler kurban olmasına izin veremeyeceğimiz çok önemli bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Doğru kullanılması halinde çok ciddi bir manivela olacak büyük bir birikimi temsil ettiğimizin özgüveni ve sorumluluğunda davranmak durumundayız. Bu süreçte tek tek arkadaşlarımızın kendilerinden vereceği tavizlerle sorunumuzun kolaylıkla çözülebileceğini görme şansını kendimize çok görmeyelim.
MEHMET TÜM
ABF Delegesi (Hacı Bektaş Veli Dernekleri) ve SODEV Genel Sekreteri