Önceki günkü yazımda Başbakan Erdoğan’ın katıldığı Muharrem iftarındaki konuşmasından, sadece Alevi sorununu değil tüm sorunları çözebilecek kilit iki cümlesini hatırlatıyordum.
O cümleler şunlardı:‘Devletin görevi, toplumun bir parçası olan farklılıkları tanımlamak değil, bu farklılıkları tanımak ve anlamaya çalışmaktır.’
‘Siyasetin görevi, halkın bir bütün olarak beklentilerini karşılamak, temel hak ve hürriyetlerini korumaktır.’
***
Yazıda, sorunların ‘hukuksal’ yoldan çözüleceğine giderek çoğalan bir biçimde Alevilerin de inanmakta olduğunu vurguluyordum
Bunu, AİHM’ye ve idare mahkemelerine açılan Alevi Sorunu’nu gidermeye yönelik davalardan anlıyoruz...
Hukuksal hak arama ve özgürlükleri genişletme savaşı çok çok olumlu...
Çünkü sorunların çözümü kolaylaşabilecek...
***
Mesele...
Sorunların tarafı olanların sorunu hukuksal olarak çözmeyi gerçekten ve samimi bir şekilde istemeleriydi...
Gerek Milli Eğitim Bakanlığı’nın, gerekse Başbakanlık’ın Alevilerin açtıkları ve haklı isteklerde bulundukları davalara ‘itiraz’ etmelerini de eleştiriyordum...
AİHM’nin din dersleriyle ilgili kararı hala AB’nin ısrarlı uyarılarına rağmen uygulanmıyordu...
Hem ‘temel hak ve özgürlüklerden’ yana olup, hem de hukuksal hakkını arayan tarafların davalarına olumsuz yaklaşmak ya da dava kararlarını uygulamamak tutarlı ve samimi değildi...
Burada ‘temel hak ve özgürlükler’ deyince, AB’nin 2000 yılında Nice’de kabul ettiği ve birey ile devletin hak ve yükümlülüklerini en ileri biçimde düzenlediği ‘Temel Haklar Şartı’nı kastettiğimi de belirtmeliyim. Bu metnin yeni anayasanın iskeletini oluşturması halinde çok hızlı mesafe alacağımızı da tekrarlayıp duruyordum...
***
Tam bu aşamada Ankara 6’ncı İdare Mahkemesi, ‘’Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesini anayasa ve yasalara aykırı’’ buldu. Aleviler 2005 yılında, Başbakanlık’ a ‘Cem evlerine ibadethane statüsü verilmesi’, ‘ibadet için bütçeden pay ayrılması’ ve ‘Diyanet İşleri’nde Alevi inanç önderlerine kadro tahsis edilmesi’ taleplerinde bulunmuştu.
Ancak bu talepler Başbakanlık tarafından reddedilmiş, Cem Vakfı da 6’ncı İdare Mahkemesi’ne Başbakanlık kararının iptali istemiyle dava açmıştı.
Önceki gün 6’ncı Daire dün davayı esastan karara bağladı ve iptal istemini reddetti.
Gerekçeli kararda, ‘Alevilerin din ve inanç özgürlüklerinin engellendiği konusunda somut veri olmadığı’ vurgulandı. ‘Aleviler bu istekleriyle pozitif ayrım talep ediyor’ denildi...
Alevi Sorunu’nu çözmeye yönelik bir aşamada bu tatsız bir gelişmeydi... Başbakan’ın da yaklaşımıyla ters düşüyordu.
***
Ama gene de ben, sorunları ancak hukukun... Temel hak ve özgürlüklerin çözeceğine ısrarlıydım... Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin kararının da zaten temyizi vardı.
***
Neyse ki...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Pazar akşamı ‘Medeniyetler İttifakı Forumu’na’ katılmak için Madrit’e giderken, Muharrem Orucu İftarı’nda söylediklerinin arkasında durduğunu bir kez daha gösterdi...
Başbakan, Cemevleri’nin ibadethane olarak kabul edilmesi ile ilgili olarak kendisine Alevilerden herhangi bir talep gelmediğini söyledi.
Ve...‘Böyle bir talep gelmesi durumunda Anayasa ve hukuk kuralları içinde yapılabilecek bir şey varsa yaparız’ dedi.
Tabii Başbakan’ın bunu Ankara 6’ncı İdare Mahkemesi’nin, Cemevleri’nin ibadethane olarak kabul edilmesi talebini reddeden kararıyla ilgili soruları yanıtlarken söylediğini de hatırlatmak gerek.
***
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin ‘Alevilerin düzenlediği iftar yemeğine katıldınız. Bu yemekte sizden bir talepte bulundular mı?’ şeklindeki sorusuna:
‘Doğrusu zaman zaman bunların dedikoduları yapılıyor. Bize şu anda konuyla ilgili iletilen net bir şey olmadı. Daha önce bazı milletvekili ve bakan arkadaşlarımıza iletilmiş ve bunlarla ilgili de kendilerine Meclis’te bir cevap verilmiştir’ dedi.
Başbakan, ‘Bilebildiğim kadarıyla bu İdare Mahkemesi’ne yansımış, bugünkü bazı gazetelerde de İdare Mahkemesi’nin verdiği cevap var. Ancak şahsıma ulaşmış böyle bir talep yok’ diye de bir daha vurguladı.
***
Eğer... Alevi sorunu çözülecekse...
Şimdi tam zamanıdır...
Başbakanın, ‘Anayasa ve hukuk kuralları içinde yapılabilecek bir şey varsa yaparız’ demesi... Alevilerin ‘Temel Haklar Şartı’ndan doğan hakların teslimi anlamına gelir.
Gün, sorun çözmeyi, siyasal rant aramaya tercih edenlerin günüdür. Hukuksal çözümde ‘bir’ olursak... Evrensel hukuk anlayışı bize çıkış yolunu gösterir.
Mehmet ALTAN
STAR - 15 Ocak 2008