Maraş'la yüzleşilecek mi?

Maraş'la yüzleşilecek mi?Necdet SARAÇ / BirGünYıllarca aynı şehirde, aynı mahallede, aynı sokakta belki de aynı binada altlı üstlü...

Maraş'la yüzleşilecek mi?

Necdet SARAÇ / BirGün

Yıllarca aynı şehirde, aynı mahallede, aynı sokakta belki de aynı binada altlı üstlü oturduktan, zaman zaman da selamlaşıp sohbet ettikten sonra, bir gece ansızın o komşunun kapsını işaretleyip sonrada güpegündüz öldürülmelerine seyirci kalmak nasıl bir vicdandır, anlaşılabilir mi?

Düşünebiliyor musunuz; Aynı sokakta, belki de aynı evde çocuğu çocuğunuzla oyun  oynayacak, siz zaman zaman ‘ne var ne yok’ diye konuşacaksınız, belki de oturup çay, kahve içeceksiniz, sonra bir gün, bir gece yarısı da değil güpegündüz bir gün, o komşunuzun işaretlettirdiği evinizin kapısı kırılarak karınız, kızınız, oğlunuz katledilecek.

Bu yazdıklarım, bir film senaryosunun ön kurgusu yada girişi değil, bu yazdıklarım üzeri ısrarla örtülmeye çalışılan bir gerçek.  Bu gerçek, bundan 30 yıl önce Maraş’ta yaşandı. Hem de bu yaşananlar gizli saklı da kalmadı. Resimlere, görüntülere aynen böyle yansıdı. Saldırı için işaretlenen kapılar, camlara çizilen üç hilal resimleri bunu gösteriyor. Bunun için uzun araştırmalara girmeye, ‘ben hatırlamıyorum, yaşım tutmuyor, ben o zaman daha çocuktum’ demeye hiç gerek yok. İnternete girip Google’ya ‘Maraş katliamı’ bile değil yalnızca ‘Maraş’ yazmak yeterlidir. Evet yalnızca ‘Maraş’ bile yazmak bizi katliam gerçeğiyle, vahşetle hemen yüzleştiriyor. Malum ya, bizim ülkemizde katliama bile katliam demekten ısrarla bir kaçış var. Günler, aylar öncesinden ince ince planlanan, son derece bilinçli tercihlerle yapılan katliamlar bile ‘olaylar’ diye anılıyor. Maraş olayları, Sivas olayları gibi… Sanki ortada birdenbire yaşanmış, irade dışı şekillenmiş bir durum var…Resmi kayıtlara göre 121 kişinin Alevi ve komünist oldukları için öldürüldükleri bir vahşete artık katliam diyebilmek gerekir. Böylesine bir adım bile gerçeklerle yüzleşme sürecini başlatacaktır. Çünkü katliam gerçeği, resimlere, görüntülere yansıdığı biçimiyle orta yerde olduğu gibi, mahkeme tutanaklarına da yansıdığı kadarıyla bütün acımasızlığıyla orta yerde duruyor. Kaldı ki bu gerçek bilindiği gibi yalnızca Maraş’la da sınırlı kalmadı. Bu gerçek yer, tarih ve kişiler değişerek Alevilerin yaşadığı bir çok şehirde, hep aynı senaryonun başka bölümleri devreye sokularak Malatya’da, Sivas’ta, Çorum’da bunlar yaşandı…

18 Mart 1978’de ‘Güneş ne zaman doğacak’ filminin gösterime konulmasıyla başlatılan Maraş katliamının üzerinden tam 30 yıl geçmiş durumda. Katliamdan yargılanların tamamı en son 1991 yılında tahliye edildi. Bazıları ödüllendirildi. Katliam sırasında Maraş Emniyet Müdürü olan Abdulkadir Aksu neredeyse her dönemin değişmez ‘İçişleri Bakanı’ oldu. Ökkeş Kenger (Şendiller) gibi bazıları milletvekili oldu. Haluk Kırcı gibi isimler ‘kahraman’ yapıldı. Katliamın perde arkası bilinmesine rağmen bir çok gizli belge henüz açıklanmadı. Katliamın üzerinden geçen 30 yıl geçmiş olmasına rağmen, katliamın mağdurları ve 78’liler girişimi, Alevi Bektaşi Federasyonu gibi bir çok kuruluş yıllardır bütün gizli belgelerin açıklanmasını ve Maraş katliamı davasının yeniden görülmesini istiyorlar. Örneğin Alevi Bektaşi Federasyonu yayınladığı açıklamada ‘yeniden yargılama’ talep ederken bir öç alma mantığından daha çok gerçeklerle yüzleşmeyi talep ederek şunları belirtiyor: ‘21. Yüzyıl insan hakları, özgürlükler ve bilim çağı olmalıdır. İnsan hakları, özgürlük ve bilim gibi kutsal değerlere ve katliamlarda yitirdiğimiz canlarımıza, yaşam ve varlık gerekçemiz olan kültürümüze saygının bir gereği olarak diyoruz ki; devletin derin çekmecelerinde gizli arşivler açılmalı, katliamların yaşayan tanıkları dinlenmelidir. Arşivlerin, yaşayan tanıkların, kitap, belge ve o dönemdeki mahkeme tutanaklarının ışığında katliamda suçu, hatası ve ihmali bulunan birey ve kurum her kim varsa evrensel hukuk verileri çerçevesinde yargılanmalı, gerekli cezalar verilmelidir.’

Evet, ülkemizde demokrasi olacaksa, gerçeklerden kaçmak yerine, gerçeklerle yüzleşmek gerekir. Bunun ilk adımını da MHP ve Abdülkadir Aksu, gerçekleri açıklayarak ve Alevilerden özür dileyerek atabilirler. Gerisi yeni yargı sürecinin işi olur…

* * *

Katliamı protesto mitingi

Alevi Bektaşi Federasyonu, Maraş katliamının 30. Yılında, katliamda öldürülenleri anmak ve dava dosyasının yeniden açılmasını sağlamak için 21 Aralık’ta Adana’da bir miting düzenliyor. 21 Aralık Pazar günü saat 11:00’de Adana Mimar Sinan Anfi Tiyatro Önü’nden başlayacak yürüyüş, saat 13:00’de Uğur Mumcu Meydanı’nda yapılacak miting ile sona erecek. Mitinge katliamda babasını ve 20 yakının kaybeden ve türkülerinden dolayı halen yasaklı olan Ozan Emekçi’de katılacak

Necdet SARAÇ

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy35997 = 'necdetsarac' + '@';

addy35997 = addy35997 + 'birgun' + '.' + 'net';

var addy_text35997 = 'necdetsarac' + '@' + 'birgun' + '.' + 'net';

( '' );

35997 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


Birgün Gazetesi, 13.12.2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku