Bir dere yatağında eskimiş bazı kurşun izlerine bakınca duymuştum adını. Yol boyundaki eski bir acıya yağmur yağmıştı. “Teslim” yazmışlardı küçücük bir kömür parçasıyla adını bir kerpiç duvara. Huzurlu bir yokuş tırmanıyordu yukarı doğru, sonra bir ses düşüyordu, bir ses raylardan kopup düşüyordu yere. Kar tanesinden kopuyordu, köylerden kopuyordu, çatlamış nar tanelerinden, çatlamış topuklardan kopuyordu bir ses, peştamallardan kopup dere yataklarında eski bir randevu oluyordur.
Dere yatağından duymuştum, bir Hüseyin’i ağırlıyormuşsun sırtında bir Deniz’le, Yusuf bir kuyunun, derin bir kuyunun nefesi gibiymiş… Dere yatağındaki çakıl taşları suyu ayıklıyor şimdi, saati, zamanı, yeryüzünü ayıklıyor uykunda senin.
Antep’te bir “çingene şarkısı”nda adın geçiyordu, Urfa’lı Bemal şahidiydi boyunun, bir ardıç ağacı o türküyü söylemişti…
Yolumda giderken rastladım bir türkünün kıyısında size, göğsümde tuttuğum bir devrimin sancısında duydum adınızı. Dere boylarında sevdim kavak ağaçlarını, söğüt diplerindeki suyun sesiyle öksürdüm bir üniformanın forsunu ciğerlerimden.
Işıklar nasıl vuruyordu yüzünüze, ellerinizde tanımadığınız bir çember oluyordu ışıklar, oyalı bir ses oluyordu oyalı bir mendil.
Hangi kemanın sesinden kopmuştum hatırlamıyorum, bir tel kopmuştu, bir kış günüydü, teller kış olunca kopuyor…
Gölgesi dağlarda susmuş adamlar tanıdım ben sonra, perçeminde cesetler büyüyen…
Şehirleri kuşatıyorlar şimdi, şehirlerden kuleler yapıp yağmalıyorlar, sonra dere yataklarını, o da yetmiyor, anıları yağmalıyorlar kızgın demirleri bedenlere tutarak.
Bir oğuldan duymuştum seni, üç kuşak aynı koğuşta yaşadı. Üç kuşak aynı koğuşta güneşe baktı, üç kuşak aynı sürgünde boy verdi.
Malatya’da kaç mevsim oldu bilmiyorum! Suyun gölgesi yok Teslim. Suyun anısı var, bize sustuğu anısı. Suyun “dost cemali” var, suyun yüzü var bize baktığı.
Şimdi bazı iktidarlar, makamlar, bazı mevkiler geçmişteki bir anının, bir halkın yalnızlığında hesap yapıyorlar anıların gölgesinde!
Topraklarımız bir kimyasal ağız gibi susmuş, dünya susmuş, çocuklar büyüyor. Çocuklar, bir anının kalbinde büyüyor, adını Teslim koydukları bir teslim olmama halindeyiz şimdi.
Malatya kaç mevsim, bilmiyorum!
Mazlum Çetinkaya