Sevgili Canlar, Alevilerin bir süredir gündemi BOP(Büyük Ortadoğu Projesi) tarafından belirleniyor.ABD’ nin bu senaryosunda taşeronluk Gülen ve AKP’ye düştü ve bu süreç Aleviler için son Abant toplantılarıyla birlikte başlatılmış oldu. Aleviliğin içini İslam içi – İslam dışı diye boşaltmaya uğraşırlarken öte yandan da “Kürt’ten Alevi olmaz” gibi savlarla da Alevileri Türk Milliyetçiliği çizgisine çekmek çabasına da girdiler. Şimdilerde de “ Alevi açılımı” diye kötü bir tiyatro ile Sünnileştirme politikası yürütülmektedir.
Tarihte kılıçla Müslümanlaştıramadıkları Şamanist Türkleri içeriden satın aldıkları hainler marifetiyle hizaya getirdiler. Bugün de hamur mayası ÇAMUR(oğlu) olanları kullanarak Alevileri satın almaya çalışıyorlar. Dün kendilerini satanlar bugün de bizlere yönelik aynı uygulamayı organize ediyorlar. Son olarak da dönek ve düşkünleri yemleyerek kendi Alevilerini yaratma gayreti içindeler.
Sevgili Canlar, yine dayatma bir gündemle karşı karşıyayız. Bu sefer senarist ve aktörler bir yemek organizasyonuyla suyumuzu bulandırıyorlar. Bu organizasyon ve polemikler aslında AB kamuflajı altında kurnazca yürütülen BOP hedefli çalışmalara doğrudan bir hizmettir. AB çalışmaları diye maalesef kimi Alevi yönetici ve ileri gelenlerini TV kanallarında karşı karşıya getirip tartıştırıyorlar. Ne acıdır ki burada tamamen organizasyonun belirlediği bir gündem üzerine münakaşa ediliyor ve Aleviliğin ne olduğu değil ne olmadığı konuşuluyor. Bunların sonrasında da Alevi kurumlar birbirine muhalifmiş gibi gösterilip mutlulukla el ovuşturuluyor.
Garip ve acıdır ki kendimizi aklamak zorundaymışız gibi sürekli olarak savunma halindeyiz. Üsten suçlama ve çarpık tanımlama bizlerden “hayır aslında böyle değiliz” savunması. Bu tavırlarla aslında yüzlerce senedir Anadolu da sürdürdüğümüz başı dik duruştan da taviz vermiş oluyoruz .
Alevi toplumunun son birkaç yılda maruz kaldığı planlı bilgisizleştirme ve yanlış bilgilendirme politikalarından dolayı ciddi bir kafa karışıklığı hali mevcuttur. Böyle olunca bu topluma ve fikre sadakatten vazgeçmeyen odakların ( özellikle ABF çatısı altında bir araya gelmiş örgütlerin) kamuoyu önünde bir söylem ve tavır birlikteliğine gitmesi zorunludur. Kuşkusuz ki birebir örtüşmeden bahsetmiyoruz ama asgari düzeyde olsa ortak bir zemine basmanın vaktidir. Bizler bununla parçalanma korkusunun yarattığı öz güven yitimini toplumumuzun üzerinden uzaklaştırabiliriz. Alevilerin yüzlerce senedir yaşadığı zulmü üç beş maddi probleme indirgemek bu zulmü aklamaktan öteye geçmez .
Bizler bu taşeronları Sivas yangınına benzin dökerken gördük, özellikle belediyelerde katliam faillerini kolladıklarına tanık olduk. Dolayısıyla bize düşen kör olmadığımızı göstermek ve Pirimizin; “Onu benim köpeklerim bile yemez” dediği yemeklerine gülüp geçmektir.
Zira olumsuz da olsa çok tepki göstermek organizasyonun reklam hedefine hizmet eder.
BU YEMEĞİ YEMEZLER…
Mahsuni Açıkgöz
PSAKD Ankara Şb. Yön. Kur. Üyesi
25 Aralık 2007