Hasan Pulur / Milliyet
GEÇEN perşembe günü “Sivas, Madımak” kıyımının 16. yıldönümüydü, büyük tirajlı gazetelerin birinci sayfalarında bu yıldönümü yoktu, Milliyet dışında...
Sinema oyuncusu bir kızın sevgilisini Bodrum’da karşılayıp öpüşmesi birinci sayfada yayımlanırken, “Madımak kıyımı”na yer bulamamışlardı.
* * *
BUGÜN 16 yaşında bir çocuk, annesine babasına, teyzesine amcasına “Nedir, ne olmuş Madımak’ta?” diye sorabilir.
Diyecekler ki, eski defterleri karıştırmaya, eski yaraları kaşımaya gerek var mı?
Var var, öylesine var ki!
Madımak Oteli’ne kapatılan 35 insanın yanarak, iki kişinin de silahla öldürülmesinin bilinmesine gerek yok mu?
Neydi o insanların günahı?
Çoğu Aleviydi, solcuydu, şeriat düzenine karşıydı, laik ve cumhuriyetçiydiler.
* * *
YARGITAY 9. Dairesi olayı şöyle anlatır:
“Somut olayda; 7-8 saatlik uzun bir zaman süreci içerisinde, güvenlik görevlilerince yapılmış çeşitli uyarılara rağmen dağılmayarak, Hükümet Konağı’nın önünde bulunan güvenlik görevlilerinin kurduğu barikatı da zorlayıp, devlet ve hükümetin ilde temsilcisi olan Vali’ye “Şerefsiz Vali”, “Vali İstifa” şeklinde, yürüyüşler ve toplanmalar sırasında da cumhuriyetçilik ve laiklik ilkelerine aykırı biçimde “Şeriat Gelecek, Zulüm Bitecek”, “Cumhuriyeti Burada Kurduk, Burada Yıkacağız”, “Yaşasın Şeriat, “Kahrolsun Laiklik”, Şeriat İsteriz”, Dinsiz Laikler” sloganlarının atılması, bir kısım işyeri, mesken ve araçların yakılması, “yak”, “yak” sloganları altında güvenlik görevlilerinin kurduğu barikatın cebir kullanmak suretiyle aşılıp, otelin yakılması suretiyle 35 kişinin yangın sonucu, 2 kişinin de silahla yaralanmış bulunması ve nihayet Türk İnkılabı’nın temel taşlarından birisi olan Sivas Kongresi’nin imzalandığı, sonradan müzeye dönüştürülmüş bulunan bina ile önündeki Atatürk heykelinin tahrip edilmiş olması, olayda kullanılan cebrin ve bir kısım icra hareketlerinin, TCK’nın 146. maddesinde belirtiler sonucu yaratmaya elverişliliğini ve Aziz Nesin’in düşünce ve davranışlarının bahane edilmek suretiyle anayasal düzenin en önemli ilkelerinden olan “Cumhuriyetçilik” ve “Laiklik” ilkelerinin ortadan kaldırılmasına yönelik bulunduğunu tüm açıklığı ile ortaya koymaktadır.”
Bunları mı saklayacağız?
Hayır anlatacağız, bilinsin ve unutulmasın!
* * *
“OTEL ateşe veriliyor, insanlar yakılıyor, Sivas’ta devlet yok muydu?”
Olmaz olur mu?
Son anda yanmaktan kurtulan Aziz Nesin, olay sonrasını anlatır:
“Valiyi aradım, tedbir almalarını söyledim. Vali Bey, çok mahcubum, merak etme, gereği yapılacaktır, dedi, Milletvekili Uluç Gürkan aradı, her tarafa telefonla bildirdim, merak etmeyin tedbir alınacaktır, dedi. Erdal İnönü aradı (Başbakan Yardımcısı) Vali ile görüştüm, yine de görüşeceğim, merak etmeyin, tedbir alınacaktır, dedi.”
* * *
EVET, aradan 16 yıl geçti, bazıları mahkûm oldu, ölenler öldükleriyle kaldı.
Akan kanın yerde kaldığı gibi, Sivas’ta yanan canlar da Madımak’ta kaldı.
Onun için, ne zaman “AKP’nin Alevi açılımı” diye bir laf duysak “Hadi oradan!” diyesimiz gelir:
“Madımak Oteli’nin altındaki kebapçıya bakın!.. Madımak’ta can verenlerin anısına layık gördüğünüz, düne kadar kebapçıydı ya da ocakbaşı!”
Milliyet - 4 Temmuz Cumartesi 2009