Çoğu zaman söyledim ve yazdım.
Eğer, Alevilik kültürüyle çocukluğumda, daha ilk yıllarımda tanışabilseydim, manevi değerlerin oluştuğu o dönemde Alevilik felsefesini öğrenebilseydim, mutlaka onlarla birlikte olurdum. Dünyaya bakışları, İslamı yorumlayışları, her şeyleriyle kendimi onlara daha yakın bulurum.
Bunu yazmamın nedeni, Alevi dostlara dostlukla yaklaştığımı hatırlatmaktır.
Söylemek istediğim ise, Başbakan'ın son açılımına karşı gösterilen tepkilerin hiçbir anlaşılır yanının olmadığıdır.
Alevi toplumu bu ülkede hep itilip kakıldı. Kimi zaman hakarete, kimi zaman kıyıma uğradı. Çok haksızlıklar gördü. Ellerinden tutan çıkmadı. Sünni cephe bir yandan, sol-sağ kavgası öte yandan, Alevilerin hırpalanmasıyla sonuçlandı. Oysa Aleviler, bu ülkenin laik sisteminin bir güvencesidir. Aşırılara karşı bir kalkandırlar.
İşte bu açıdan bakıldığında, Türkiye Cumhuriyetinin bir başbakanı, ilk defa kalkıyor ve Alevileri kucaklamak istiyor. Buna isterseniz, oy avcılığı deyin, isterseniz, siyasi istismar. İstediğiniz kadar, iktidarın Alevilerin beklentilerini karşılamaktan çok uzakta kaldığını söyleyin. Ne derseniz deyin.
Ancak, neresinden bakarsanız bakın, bu olay Devlet ile Alevi vatandaşlarımızın barışma çabasıdır.
Bu gerçeği reddedemezsiniz.
Aleviler öylesine bölünmüş durumdalar ki, bu fırsatı da değerlendiremediler. Birbirleriyle kavga etmekten öteye gidemediler.
Başbakana muhalif olabilirler, Erdoğan'ı destekliyormuş gibi bir hava yaratmak istemeyebilirler. Ancak sırf cemaatlerinin uzun vadeli çıkarlarını düşünüp, uzanan eli sıkabilir ve taleplerinde ısrar edebilirlerdi.
Yazık ettiler.
Mehmed Ali BİRAND
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy85826 = 'mabirand' + '@';
addy85826 = addy85826 + 'e-kolay' + '.' + 'net';
var addy_text85826 = 'mabirand' + '@' + 'e-kolay' + '.' + 'net';
( '' );
85826 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
MİLLİYET - 15 Ocak 2008