Bir inanç ve kültür kimliği olarak Alevilik
Türkiye nüfusunun (asimile olanlarıda baz alırsak) % 23 nü oluşturmaktadır. Dolayısıyla 15 milyonunu aşkın bir toplumun temel kimliklerinden biridir.
Bu kimliği temsil eden Alevilerin, geçmişte olduğu gibi bugünde kuşatma altında olduğunu görüyoruz.
Kusatmacilar elerine çağın en modern silahlarını ve kamuoyu inşa araçlarını almış Alevileri Asimile etmeye ve yok etmeye çalışmaktadırlar.
Otoriter ve mezhepci olan bu egemen güçler ,Alevileri inançlarından,kimliklerinden ve kültürlerinden ,koparmaya çalışmaktadırlar.
Aleviler bu akıl fakiri egemen güçler tarafından yüzyıllar boyunca baskı görmüş zulüm görmüş ve acı çekmişlerdir.
Bütün bu zorluklara rağmen hiç bir şekilde inançlarından kimliklerinden ve kültürlerinden ödün vermemiş ve özünü kaybetmemişlerdir.
Benim kıblemiz insandır diyen Alevilik kadin erkek eşitliğini yaşama taşımış aydınlanmayı önüne koymuş,Tanrıya sevgiyle yönelerek hakki kendi özünde kendi özünü hakkta aramıştır.
Tanrı doğa insan sevgisiyle yoğrulmuş düşünce yoluyla önce kendisini keşfetmiş,kendi düşünce potasında yoğrulmuş.
Akıl yoluyla bütünleşerek dogayı keşfetmiş Kutsallık mertebesine ulaşmıştır.
Tanrı insani kendi özünde yaratı derler, bu öz tanrısallaşan insandan baskaşı değildir. Bu insanı kâmil mertebesidir.
Bu nedenle insanın konuşmasına, tanrının kelamı derler.
Hallac Mansur enell hakk derken varlığın birligini savunduğu için teşhir edilmiştir. 4 dört semavi dinin tanrı tanımlaması ile Aleviliğin tanrı tanımlaması arasında derin uçurumlar vardır.
Semavi dinler özelikle Müslümanlık, biz yaradılanı yaratandan ötürü severiz derken Alevilikte yaradan ve yaradılanlar olarak ikiye ayırmak münkürlüktir.
Alevilikte esas olan varlığın birliğidir. Ünlü filozof Albert Einstein nin tanrı inancı açıklaması şöyledir. "insanlarin günlük işleriyle uğraşan cezalandırıcı, mükafatlandırıcı ve emir verici bir tanrıya hayır, her şeyin uyumlu birlikteligi ile ortaya çıkan tanrıya evet" görmüş olduğumuz gibi Ünlü fizikçinin tanrı tanımlaması, Alevilikteki varlığın birliğinin tam karşılığıdır.
Aleviligi 3 Kategoride ele almakta mümkündür
Militan 2 bin yıl önce ışık toplumunun varlığı bilinmektedir.
Alman arkeolog, Eberhard Sänger Anadolunun büyük bir bölümününde çok eski kültüre sahip luvi adında bir halkın yaşadığını belirtmektedir.
Hititlerin başkenti akatada bir çok civi yazılarında, bu halktan bahsedilmiştir.
İsviçreli hittitolog emir farar ve dil bilimciler böyle bir topluluktan bahsetmektedir.
Işık insanı anlamında bilinen bu luvi halkı hittitlerden daha büyük bir halk olduğu hittitcede ışık insani diye bilinmektedir. Merkezi bir devlet kurmamîşlardır.
Bilim,sanat ,mimari ,matematik ve felsefede dönemlerinin çok ilerisinde olduğu güneş ve yıldiz tanrılarına taptıkları biliniyor. Aleviligin ilk izlerini burda aramak mümkündür.
Milattan sonra hristiyanlık Anadoludaydı.
Roma imparatorluğu, Bizans imparatorluğu. Anadolunun yerleşik halkı olan kendilerine taifei ışık Işık tayfesi diyen evrensel söylemlerde bulunan ".Eline ,Beline.,Diline sahip ol "ilkesini benimseyen ,semah dönen, saz çalan kadın ,erkek bir arada ibadet eden Aleviler merkezi otorite baskısına karşı çıktılar.
Kabul etmediler,benimsemediler. Kiliselerin dayatmalarįna karşı çıktılar,itat etmediler. Bizans tarihine bakıldığında, örnek İstanbul'da, art meydanında saz çaldığı beyit söylediği icin kadın erkek beraberce ibadet etiği için, Ortodoks kilisesi, Katolik kiliselerinin ,bu insanlar hakkında iftira atıkları, saz çalan insanları öldürdükleri asıldıkları Bizans kayıtlarında olduğu bilinmektedir.
Müslümanlar ise Alevi varlığını şiddetle reddetiler.
Alevileri kendilerine düşman olarak gördüler.
Alevileri yok etmeye çalıştılar.
Osmanlınında tamamen Müslüman olmasından sonra müslümanlasmış Osmanlı'nın içine giren Alevilik, konumlanıp merkezi otoriteye baskıalarından dolayı karşı çıkıyorlar.
Bu nedenle Selçuklularda, Osmanlılarda birçok isyan başkaldırı olmuştur.
Babai ayaklanması,kalender celebi ayaklanması gibi onlarca küçük ayaklanmalar ve baş kaldırılar olmuştur .
Merkeze muhalif olmuşlar,dayatmaları kabulenmemişlerdir.
İslamiyet coğrafyası içerisinde bulunan Alevilik milattan önceki ışık insanı Işıktan gelen ve hristiyanlıkla beraber 200 yıl öncesine kadar,taifei ışık ,Işık taifesi olan Alevilik İslamın içerisinde ,İslamın coğrafyasında kaldıktan sonra İslamiyete hakkı gasp edilen Aliye destek sunarak Ebubekir, Ömer, Osman dolayısıyla Emevilere, Abasilere, Selçuklular Osmanlılarda dolayısıyla Müslümanların muhalif olmuşlardır.
Ali yandaşı taraftarı diye Alevi diye isimleştirilmişlerdir.
İslamiyetteki mağduriyet ve masumiyeti sahiplenmişlerdir. Fakat müslümanlığı redetmislerdir.
Cumhuriyet le rahat bir nefes almayı ummuslar,fakat daha vahim acılar yaşamışlardır.
"Benim kıblem insandır" diyen Alevilik Tanrıya sevgiyle yönelerek hakkı kendi özünde, kendi özünü hakkta aramıştır.
Hakk ile hakk olmuş, ikilikten kurtulup, birlik olmuştur ve burada enel hakk olmuştur.
Hallaç Mansur sen hakkı yabanda arama kalbini pak eyle hakk sana yakın derken erdemli insanı tarif etmektedir.
Aşk ile
Seyid Akyol Derwiş Beyaz ocağı