Kim İleri Kim Geri

Kim İleri Kim GeriHasan HARMANCI(...) Alevi çalıştayına davet edilen katılımcıların konuşmaları Alevilere sempatik gelecek cilt sayısı olan “oniki”...

Kim İleri Kim Geri

Hasan HARMANCI

(...) Alevi çalıştayına davet edilen katılımcıların konuşmaları Alevilere sempatik gelecek cilt sayısı olan “oniki” adetle piyasaya çıkıyor. Dünyanın hiçbir arşivinde bu ebatta bir rapor olduğunu sanmıyorum....

İnançsal itibarları dolayısıyla Alevi Dedelerinin ve Babalarının önemli bir sorumluluğu bulunmaktadır. O da Aleviliği yeniden ayakları üzerine oturtmak. Bu şekillenmeyi kimi geleneksel güçlendirmelerle, kimi de modern tamamlamalarla yapmak durumundadır. Bunu yapacak bir itibar mücadelesine sahip olmadıklarından bu beklenti, şimdilerde (en az yirmi yıl) Alevi örgütlerine düşmüştür. Daha düşecektir de. Ne yazık ki Alevi’nin inançsal itibarının ne olması gerektiği konusu  bir yana nasıl bir araya gelinmesi gerektiği ile bile uğraşılmamakta. Halbuki hemen tümünün temel amacı bir araya gelip Alevi’nin ve yaşadıkları ülkenin sorunlarını kendi kimlik ve değerlerinden güç alarak çözmeye, dillendirmeye ve kamuoyu yaratmaya çabalamaları gerekiyor.  Bu “öteki” olarak tanımlanan kendileri için bir zorunlu kurgudur. Bu kurgu ne oranda ilerledi diye sorarsanız, yanıtı önemli oranda negatiftir. Bu negatiflik Aleviliğe “açılım”la saldıran devlete karşı gelinen süreçte daha belirgindir.

Aleviliğin yeniden inşaası nasıl olacak. Hangi irade buna hizmet etmek için bir adım öne çıkacak. Böyle bir irade ne üzerinden başlanarak inşa edilmelidir. Şu haliyle Alevi “albeni”li örgütler kendi sorunlarını görme yetilerini yitirmiş görünüyor. İtibar ve belagat sorunları var. Kocaman bir devlet Aleviye çözüm adı altında yüzyılın “havuç”unu yedirmek üzere, onlar dağa küsmenin onlara nasıl bir rant yarattığı üzerine polemik sofralarında kümelenmeyi tercih ediyor.

Alevi çalıştayına davet edilen katılımcıların konuşmaları Alevilere sempatik gelecek cilt sayısı olan “oniki” adetle piyasaya çıkıyor. Dünyanın hiçbir arşivinde bu ebatta bir rapor olduğunu sanmıyorum. Belki CIA’nın veya Mossad’ın belli konulardaki yıllıkları bile bu kadar değildir. İşin komik yanı, Alevilere rapor diye sunulan ve katılımcıların bilgi ve belge sahibi olmadan görüş sahibi oldukları konuda müsvedde olarak sundukları çalakalem görüşleri, Alevileri bunca yıldır fişleyen bölgesel ve askerî içerikli 3-5 sayfalık raporlardan berbat olmasıdır. O raporlar hakikaten rapordu. Canımızı okuyacak güçte raporlardı. Şimdiki ise ne denildiği, başı sonu belli olmayan bir  “cak-cık-cik...” içerikli kompleks yaratacak, adamda okurken ciddiyet manzumesi taşıtmayan, Alevi’yi adam yerine koymayan, çan eğrisinde puan dışı kalacak nitelikte.

Bu rapordaki demokrasi ise “çok yaşa” denilecek cinsten. Çünkü asimilasyon ve Aleviliğin devlet aygıtları ile kontrolü saklanılmaya gerek duyulmadan, tüm dünyanın gözü önünde yapılmaya çalışılıyor. Ne kötü değil mi, adınızın bolca işlendiği, “kötü”lenmediğiniz, “kara”lanmadığınız, ancak “cak-cık-cik” saplantılı ve hiçbir şeyi gelecek adına daha iyi yapamayacak olanların eline düşmüş durumdasınız.

Bunda güzel olan şey ise raporu yazanların adlarının da bir çeyrek yüzyıl kaybolmayacak biçimde açıkta olmasıdır. Biliyorsunuz Devlet asıl gerekçesini, amacını bu kadar süreden sonra açıklar.

Herşey bir yana ne hayretlik ki rapor bitti. Raporun en uzun kısmı redaksiyon ve devlet matbaasında beklediği sıra/süre oldu. Anayasa, Ergenekon raporları, Vakit ve Zaman gibi gazetelerin anti-propaganda yazıları ardından nihayet sıra geldi. Dağıtılacakmış zaten. Bir zamanlar adı geçen gazetelerin belli adreslere gönderilmesi gibi.

Bir de incir çekirdeği kadar lafın içinde olmadığı sözde raporun içeriği sızdırılmış. Çocuğumuz dört kollu ve son tektanrılı dine sahip. Şükür ki beklediğimizden fazlası değil. Yoksa çatlardık: “Din dersinin içeriği değişsin... Cemevleri 'inanç ve erkân merkezi' olsun... Madımak unutulmasın... Diyanet değişsin...”

Raporda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Alevileri de kucaklayacak şekilde yeniden yapılandırılması adı altında koca bir sopa ile ödüllendirilmesi gündemde. Aleviler diyor ki ayırın ve de kaldırın şu dünyadan “din ayet” işlerini, onlar sopanın ucunu Alevilere tutturup altını batak bildikleri göle çekiyorlar.

Aleviler Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve Danıştay kararına uyun diyor, onlar oltayı ellerine alıp, gözümüze soka soka çocuklarımızı daha bir canı gönülden avlamak için “Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi’nin içeriğine, Alevilik İslam’ın “öteki özçocuğudur"a hazırlamaya kalkıyorlar.

Alevilerin cemevleri tüm inançların ibadet yeri gibi  bizim ibadet yerimizdir, diyor. İster içerisinde cümbür cemaat cümbüş yapar, isterse ikrar alır, görgüden geçeriz, istersek gönül yolculuğuna çıkmak için semah döneriz diyorlar. Ancak raportörlerimiz “olamaz” diyor. Din iman işlerinin yapılacağı yer belli diyerek, bizim ibadet yerimizi küçümser bir “gülücükle”, Alevi terminolojisini de kullanarak cami, kilise vs. statüsünde olmasına imkan olmayan bir belirsizlik öneriyorlar. Yüzlerce yıldır yapılana yeni şartname hazırlamaya kalkıyorlar; “inanç ve erkan merkezi” diyorlar. Alevilik din midir, kültür müdür, sanat mıdır kime ne. Hele hele başka işi gücü olmayan Devlete ve raportörüne ne.

Madımak Oteli’ndeyse, “yaşananların unutulmaması” için düzenleme yapılması tavsiye ediliyor. Bu çalıştaycılar ve raportörlere orası için şunu önereceğim. O dönem devlet adına konuşanların mumyaları ve altlarına da söylediklerini yazın yeter bize. Yılda bir kez de gidip dinleyin ki devlet ne işe yarıyormuş. Gerçi alevi örgütleri onca zamandan sonra akıllanmayıp yine sizin ayyuka çıkan ciltlerinizi okuyup, burası olmamış, şurada cümleler düşük, şurada şöyle demiştik. Şurada adımızı altın harflerle yazmamışsınız diyecekler ya, ne diyelim.

Alevinin elinden alınan geleceğine en büyük katkıları böyle devam eder. Onlar sizden de geri konumdalar. Sizin hiç değilse onları dinleyip, ellerinden çaldığınız, içeriğini boşalttığınız veya kendi çıkarınıza dönüştürdüğünüz önerileriniz var. Onların, ya onların nesi var! Onların da yamalı sıfatları var.

İtibar ve ikbali Alevilikten önce gelenin sonu neyse onları da bekleyen odur.

Raporunuzu bekleyen ise harcadığınız zaman ve halkın vergisiyle o otel senin bu otel bizim nutuk arşivleriniz. Bari birer kopyasını tez elden kendinize alın, “devlet bilinci bulanan” Alevi “inanç ve erkan” sahiplerine de vermeyi unutmayın. Ne de olsa onlar müşteri olarak velinimetinizdir.

KAYNAK : Alevihaber.com - 28 Temmuz 2010

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku