Kendine Müslümanlık

Kendine Müslümanlık  / ATILIM / YÖNSiyasal İslamcı AKP Hükümeti, anayasa değişikliğini türban tartışmasına indirgeyerek,...

Kendine Müslümanlık  / ATILIM / YÖN

Siyasal İslamcı AKP Hükümeti, anayasa değişikliğini türban tartışmasına indirgeyerek, temel toplumsal talepleri perdelemeye çalışmaktadır. Perdelenmeye çalışılan toplumsal taleplerden biri de zorunlu din dersidir.

Diyanet'ten sorumlu Devlet Bakanı Sait Yazıcıoğlu'nun zorunlu din dersi uygulamasına dair yaptığı açıklamalar, gerici AKP Hükümetinin, 12 Eylül faşist generalleriyle zorunlu din dersi konusunda aynı çizgide olduğunu göstermiştir.

Zorunlu din dersi, 12 Eylül faşist askeri darbe sonrasında generaller tarafından çıkarılan 1982 anayasasıyla uygulanmaya başlanmıştır. Faşist darbeci generaller bu uygulamayla Alevileri asimile etmeye ve dinsel gericiliğin toplumsal tabanını geriletmeye çalışmışlardır. Bir çok Alevi köylerine bizzat generallerin talimatıyla camiler inşa edilmiştir. Tek din, mezhep üzerine inşa edilen Türk burjuva devletinin din anlayışı cuntacı generaller tarafından Türk- İslam sentezi anlayışıyla şekillendirilmiştir.

İşbirlikçi AKP Hükümetinin zorunlu din dersine ilişkin yapmayı düşündüğü “değişikliğin” özü de, 12 Eylül darbecilerinin yaratmış olduğu toplumsal gericiliğe anayasal dayanak yaratmak ve 12 Eylül anayasasında var olan dayanakları korumaktır.

Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı Sait Yazıcıoğlu “Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi zorunlu olarak kalacak. Bu dersi almak istemeyen muaf olacak. Muaf olduğunda karşılığında 'Evrensel din ve ahlak kültürü' gibi yeni zorunlu bir ders alacak” diyor. Böylece AKP Hükümeti, zorunlu din dersinin kaldırılması doğrultusundaki toplumsal talebi karşıladığı izlenimi vermek istiyor.

“Zorunlu din dersi kaldırılsın” talebi karşısında AKP Hükümetinin yapmaya çalıştığı “değişiklik”, zorunlu din dersi dayatmasını kaldırmıyor. Bu “değişiklik” Sünni mezhebi dışında kalan din ve mezheplere kendi inançları doğrultusunda yaşama hakkı tanımıyor. Rejim, Türk İslam sentezci yüzünü bir kez daha gösteriyor. Faşist rejimin dinsel asimilasyon politikası ve bakış açısı biçimsel değişikliklerle AKP tarafından sürdürülmek isteniyor.

AKP, zorunlu din dersi ile oyun oynuyor. AKP inanç ve vicdan özgürlüğünden yana mı, değil mi? Kendilerine tanıdıkları inanç özgürlüğünü inanmayacaklara ya da başka inançlara tanıyor mu? Hiç şüphe yok ki; başka inanç topluluklarının varlığını ve haklarını kabul etmeyen AKP, kendine Müslümandır! Kendine Müslümanlık ise, iki yüzlü sahtekarlıktır.

Yazıcıoğlu'nun, “Din bilgisi okullarda sağlıklı şekilde verilmezse öğrenciler başka yerde alır” söylemi adi bir demagojidir. Bakan kimi kandırıyor? Bu ülkede resmi ve gayri resmi biçimde açılmış kuran kurslarında çocuklara din eğitimi verilmiyor mu? Her ilde, ilçede açılmış binlerce İmam Hatip okulu din eğitimi yaparak AKP ve siyasal İslamın arka bahçesi gibi çalışmıyor mu? Keza tarikatlar kendi paralel eğitimlerini bu koşullarda sürdürmüyor mu? Sünni mezhebine ait değişik tarikatlar ve cemaatler devlet tarafından korunup kollanmıyor mu?

Hal böyleyken Alevi çocuklarına zorunlu Sünni din eğitimini dayatanların “inançlı-inançsız ayrımını körükleyebilir” söylemi tam bir safsata değil mi?

Son AİHM kararında da ifade edildiği gibi, Türk burjuva devletinin laik olduğu koca bir yalandır. Burjuva devlet hiçbir zaman laik olmamıştır. Devletin resmi dini ve mezhebi vardır. Türkiye de laiklik dinin devlet kontrolü altında tutulmasını, terbiye edilmesini ve yönlendirilmesini sağlamaktadır. Diyanet İşleri Bakanlığı'nın bütçesinin eğitim ve sağlık bütçesinden daha büyük olduğu biliniyor. İşçiler, emekçiler farklı din ve mezhebe ait topluluklar; Diyanet İşleri Başkanlığı'nın lağvedilmesi, zorunlu din dersi uygulamasına derhal son verilmesi talebini yükseltmelidirler. Son AİHM kararından sonra binlerce, onbinlerce dava açmalıdır. Bununla birlikte dinsel kurumlara sunulan her türlü devlet desteğinin ortadan kaldırılmasını, devletin tüm dinlere eşit mesafede durmasını, resmi din ve mezhep dayatması ve eğitimine son verilmesi için mücadele etmelidir.

12 Eylül faşist diktatörlüğü, zorunlu din dersi ile toplumsal gericiliği teşvik etmek, geliştirmek istiyordu. Gerici AKP Hükümeti de, Alevi halkın ve özgürlük yanlısı güçlerin; 'zorunlu din dersi kaldırılsın' demokratik talebini hiçe sayarak, bir şekilde din dersini sürdürmeye çalışarak toplumsal gericiliğin bayraktarlığını yapıyor.

Zorunlu din dersi dayatmasının kaldırılması talebini revize ederek geçiştirecek her türlü perdeleme çaba ve söylemine karşı çıkarak mücadele edilmelidir.

KAYNAK: ATILIM
 

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku