Yaklaşık 500 kişinin yaşamını yitirdiği Maraş katliamı, 32. yıl sonra ilk kez Maraş'ta lanetleniyor. Alevi Bektaşi Federasyonu'nun çağrısıyla Maraş'ta bir araya gelen yüzlerce kişi, yaşamını yitirenleri anıyor, devlet arşivlerinin açılmasını ve sorumluların yargılanmasını istiyor.
MARAŞ- Bundan tam 32 yıl önce başlayan ve bir hafta süren Maraş katliamında yaşamını yitirenler, yüzlerce kişinin katıldığı mitingle anılıyor. Alevi Bektaşi Federasyonu'nun çağrısıyla pek çok ilden Maraş'a gelen yüzlerce kişi, devlet arşivlerinde bulunan katliam dosyasının açılmasını, katliamın aydınlatılmasını ve sorumluların cezalandırılmasını istiyor.
ADALET TALEBİ
Katliamdan 32 yıl sonra ilk kez Maraş'ta düzenlenen anma etkinliği için İstanbul, İzmir, Malatya, Adıyaman, Tunceli gibi illerden gelen Alevi örgütleri ve siyasi partiler, Cahit Zorbolu Caddesi'nde toplandı.
"Katliam dosyaları açılsın, Darbeciler yargılansın. Maraş Katliamını unutmadık unutturmayacağız" yazılı pankartın arkasında toplanan yaklaşık 2 bin 500 kişi Müftülük Meydanı'na yürüdü.
Adalet talebinin öne çıktığı yürüyüş boyunca "Zorunlu din dersleri kaldırılsın", "Yaşasın halkların kardeşliği", "Suçlular bulunsun hesap sorulsun", "Kerbela'da Hüseyin, Dersim'de Seyit Rıza, Sivas'ta Pir Sultan" sloganları atıldı.
Mitinge BDP ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi de katıldı. ESP, "Maraş, Çorum, Sivas, Gazi, 19 Aralık, Şemdinli- Adalet istiyoruz" pankartıyla alanda yerini aldı.
MARAŞ KATLİAMI
12 Eylül askeri darbesine giden yolda, MİT, MHP ve Genelkurmay tarafından planlanan Maraş Katliamı, 19 Aralık 1978 tarihinde başlar. MHP'lilerin Güneş sinemasında gösterime koyduğu "Güneş Ne Zaman Doğacak" isimli filmin gösterildiği sırada patlama meydana gelir. Patlama yaşanır yaşanmaz, "Bunu solcular attı" sözü yayılır. Ancak kısa sürede, patlamanın arkasındaki kişinin, soyismi bugün Şendiller olan ülkücü Ökkeş Kenger olduğu açığa çıkar. Patlamanın ardından sinemadan çıkanlar PTT ve CHP binalarına yönlendirilir, binalara saldırılar düzenlenir.
Ertesi gün, Alevilerin yoğun yaşadığı Yeni Mahallede bulunan Akın Kıraathanesi'ne bombalı saldırı düzenlenir. 21 Aralık'ta Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu adlı iki solcu öğretmen, okul çıkışında katledilir. İki solcu öğretmenin cenaze töreni de yine ülkücülerin kışkırtma malzemesi yapılır. Maraş Müftüsünün, resmi araçla kent sokaklarında dolaşarak yaptığı çağrıyla ve ülkücülerin "Aleviler camilere saldıracak" yalanıyla çevre ilçe ve köylerden kamyonla getirdiği adamlarla iki öğretmenin cenazesine saldırılır.
Ülkücüler bununla yetinmez ve Alevilerin yoğun olarak yaşadığı mahallelere doğru ilerler. Belediye araçlarıyla mahallelere silah taşınırken, ülkücüler de önlerine çıkanları döver, ev ve iş yerlerini tahrip ederler. DİSK, TÖB-DER, Pol-DER, CHP, TİKP, Tekstil Sendikası ve Sağlık Müdürlüğü binalarını yakıp yıkarlar. Tüfek dükkanlarını talan ederler.
En kanlı gün, 24 Aralık'ta yaşanır. Alevilerin yaşadığı mahallelerde halka otomatik silahlarla saldırılar başlar, işaretlenen evlerde kadın ve çocuklar kurşuna dizilir, tecavüz edilir, boğazları kesilir, daha sonra ölülere gaz dökülerek evler ateşe verilir. 70 yaşındaki kadın gözleri oyularak çukura atılır, hamile kadınlar öldürülür, tecavüz edilir, sünnetli olup olmadığını tespit etmek için soyulur, sünnetli olduğu halde öldürülür.
Saldırılar, Ecevit hükümetinin sıkıyönetim ilan etmesiyle sona erer. Ancak geride 500'e yakın ölü kalmıştır. Ölü sayısı resmi makamlarca 111 olarak açıklanır. Katliamın ardından, Alevilerin yüzde 80'i kenti terketmek zorunda kalır. Maraş'ta ilan edilen sıkıyönetim, 14 ilde daha uygulamaya konulur ve böylece 12 Eylül darbesine giden yol açılmış olur.
İÇİŞLERİ BAKANI'NIN RAPORU
Maraş katliamının ardından istifa eden İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı, katliamla ilgili hazırladığı raporda, vahşetin planlayıcıları için "26 seyyar piyango bayisi görünümünde şehre geldikleri saptanmıştır" diyor ve bu kişilerin ülkücü militanlar oldukları kanısı uyandığını anlatıyor. Yıllar sonra adı Susurluk skandalıyla anılacak olan Ünal Osmanağaoğlu, Haluk Kırcı, Mustafa Özmen, Bünyamin Adanalı, Ahmet Ercüment Gedikli gibi ülkücü militanların, katliamın yaşandığı günlerde Maraş'ta oldukları yine aynı raporda yer alıyordu. Rapora göre, sinemaya dinamit atılması emrini veren Ülkücü Gençlik Derneği Maraş şubesi 2. başkanı Mustafa Kanlıdere, dinamiti atanlar ise Ökkeş Kenger (Şendiller) ve 3. başkan Mustafa Tecirli idi.
Raporda, bombayı atan kişiyi gördüğünü belirterek karakola giden Cuma Avcı'ya, Emniyet Müdürü Kamuran Korkmaz'ın, sokaktan rastgele bulunup getirilen birini teşhis ettirdiği belirtiliyordu. Rapordaki ilginç tespitlerden biri de katliamın bir gün öncesi ile son gününe kadar Maraş'taki otellerde kalanların, her seferinde mesleklerini farklı bildirmeleriydi. Raporda bazı telefon görüşmelerine de yer veriliyordu. Adana'dan bir şahsın, Malatya Özel Doğu Kliniği Doktoru Muhittin Turgut'u telefonla arayarak, "Maraş'tan oraya yaralılar gelecek, dikkatli olun" dediği, Turgut'un da "Orasını bana bırakın. Malatya olaylarında bir açık verdim mi ki bunda vereyim" karşılığını verdiği belirtiliyordu.
DAVA
Katliam sonrası sıkıyönetim mahkemelerinde 804 kişi hakkında dava açıldı, çeşitli cezalar verildi. Dava 1991'e kadar sürdü. Dosya, Yargıtay'ın bozma kararının ardından, 1991'de yeni çıkarılan TMY'ye dayanarak kapatıldı. Katliamın tertipçileri ve failleri, böylece cezasız bırakıldı. Davanın bir numaralı sanığı Ökkeş Kenger (Şendiller) beraat ettirildi, daha sonra Meclis'e girerek milletvekili oldu.
MİT, MHP, GENELKURMAY
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in ölümünün ardından özel arşivinden çıkan 3 Ocak 1979 tarihli bir raporda, Maraş katliamının MİT tarafından organize edildiği belirtiliyordu, katliamı örgütleyen dört MİT şefinin isimleri açıkça ifade ediliyordu. Ancak bu dört isim, belgeyi açığa çıkaran gazeteciler Rıdvan Akar ve Can Dündar tarafından kamuoyundan gizleniyor. Bu raporda, katliamda MHP ve lideri Alparslan Türkeş'in sorumluluğu da açıkça belirtiliyordu.
Etkin Haber Ajansı / 19 Aralık 2010