Sanatçılar Metin Karataş, Erdal Erzincan ve Tolga Sağ, Engin Nurşani’nin İstanbul Sancaktepe Cemevinde yapılan cenaze töreninde bağlama eşliğinde nefes okumalarının ardından kimi gerici gruplar tarafından hedef alındılar.
Sosyal medya hesaplarından ağır hakaretlerle karşılaşan Metin Karataş, “Nefes okumamıza karşı linç girişiminde bulunanlara en çok karşı duranlardan birisi olduğum için en çok saldırıya uğrayan da ben oldum” diyerek yaşadıklarını PİRHA‘ya anlattı.
Facebook ve Twitter hesapları üzerinden tehdit ve küfürlere maruz kalan Metin Karataş, “Ağır küfürler aldım. Hatta özür diletmek dahi istediler. Ben de böyle bir özür dilemenin atalarımdan Pir Sultan’ı bir daha astırmak anlamına geleceğini, başımı eğmeyeceğimi söyledim” dedi. Karataş, toplum olarak bu tür saldırılara karşı dik durmak gerektiğini söyleyerek bir grup tarafından, asimilasyon amaçlı faaliyet yürütüldüğünü belirtti.
“SALDIRGAN GRUPLAR, HZ. ALİ, HZ. HÜSEYİN VE ZÜLFİKAR RESİMLERİ KULLANIYOR”
Karataş, saldırgan grubun özellikle sosyal medya profillerinde Hz. Ali, Hz. Hüseyin ve Zülfikar resimleri kullandıklarını belirterek, “Bu hesapların çok büyük bir asimilasyona hizmet ettiğini gördüm. Şahsıma yönelik tehditlerin birçoğu da bu sayfalardan geldi. Bu süreçte Pir Sultan Abdal Genel Merkezinin açıklama yapması çok önemli. Kurumsal açıklamalar önemli yer tutuyor. Bizler bir yere kadar karşı durabiliyoruz” ifadelerini kullandı.
“KİŞİNİN VASİYETİ OLURSA BAĞLAMAMIZI KİMSEDEN KORKMADAN ÇALARIZ”
Metin Karataş, Alevi toplumunda, bağlamanın birçok erkanda çalındığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Cemlerimizde olan bağlamanın Hakk’a yürüme erkanlarında da çalınabileceğini söyleyebilirim. Bunu bir şart olarak değil, kişinin vasiyeti olursa eğer o erkanda bağlamamızı hiç kimseden korkmadan çalarız. Yarın böyle bir durum olsa ben Metin Karataş olarak sazımı alır yine giderim. Hiçbir korku bizi yıldıramaz. Pir Sultan’ın izinden giden, özellikle kendisini ‘Alevi sanatçı’ olarak Aleviliğin temsilcisi olan saçılardan görenler böyle bir yolda geri adım atıyorlarsa o çaldıkları saza da söyledikleri deyişe de ihanet ettiklerini düşünürüm.”
“KUTSAL SAYDIĞIMIZ BAĞLAMA SON GÖREVDE NEDEN REDDEDİLİYOR?”
Hakk’a yürüme erkanında bağlama eşliğinde nefes okuyan bir diğer isim Erdal Erzincan ise tepki gösterenlerin ‘Yol’u bilmeyenler’ olduğunu söyledi.
Sanatçı Erdal Erzincan, “Alevileri asimile etmeye çalışan bir zihniyet tarafından provoke ediliyor” diyerek yaşananlara karşı şu yorumda bulundu:
“Ölene kadar kutsal saydığım, ibadet ettiğim bir enstrüman orada, son görevde neden reddediliyor? Halbuki bütün ibadetini onunla gerçekleştirmişsin. Son anda mı bunun yanlış olduğunu söylüyorsun? Bu anlamsız bir tepki. O zaman cemevlerini de camiye çevirelim olsun bitsin! Yani inkarcı düşünce çok yanlış. Ayrıca Yol’umuzun gereği olarak bu ölüm nefesleri bazı bölgelerde de ‘dil verme’ adı altında yapılagelen bir ritüeldir. Bir zaman sonra mahalle baskısından dolayı o gelenek terkedilmiş. Biz yeniden bunu gündeme getirmeye çalışıyoruz. Toplum tarafından da oldukça olumlu karşılandı.”
“NEFESLERİMİZLE GÖNÜL BİRLİĞİ OLUŞTURDUK”
Erdal Erzincan, Nurşani’nin uğurlandığı törende nefeslerle ‘gönül birliği’ oluşturulduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
“Oradaki toplumla, ibadet eder gibi o ruh haliyle bir dem yaşadık. Eğer yanlış bir şey yapsak toplum da tepki gösterebilir. Bir cem de insanlar nasıl ki ruh ve gönül birliğine gelebiliyorsa o gün de aynen Engin Nurşani’nin işaret ettiği gibi insanlar o ruh haline geldi. Amaç da zaten bu değil miydi? Cemlerimizin bu zamana kadar yarattığı duygu, insanları o gönül birliğine getirmek ve birlikte Hakk ve Hakk olmak değil mi? O gün de herkes buna hizmet etti. Uğurlama erkanında orada bulunan dostlarla Hakk ve Hakk olduğumuzu düşünüyorum.”
“SAZ İLE NEFESLERİ SÖYLEDİKÇE İÇİMİZİ YIKADIĞIMIZI ANLIYORUZ”
Bağlama ve Nefes’in Alevi inancında önemli bir yer edindiğini ifade eden Erdal Erzincan sözlerine şöyle devam etti:
“O erkanda elimize saz alıp seslendirmişsek içimizdeki bir ihtiyaçla yapmışız demektir. Biz bu sazla ve bu sazın gövdesinde taşınan o ulu ozanların söylediği şiirleri, nefesleri Hakk’ın nefesi olarak görüyoruz. O nefesleri söyledikçe içimizi yıkadığımızı anlıyoruz. İbadet de zaten bu değil midir? Bir Hristiyan, İncil’e nasıl bakıyor ise ben de nefeslerime böyle bakıyorum.”
Eren GÜVEN/ANKARA