Organize suç örgütü başı Sedat Peker’in, Mehmet Ağar’ı kastederek, “Mehmet’in adamlarının planları bir cemevine saldırıdır” iddiasının ardından, Alevilerin tapkileri ve açıklamalar sürüyor.
Karadeniz Alevi Bektaşi Federasyonu (KAD-FED) Başkanı Muharrem Erkan, organize suç örgütü başı Sedat Peker’in iddialarına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, “Bugün Maraş, Çorum, Gazi, Ümraniye, Sivas ve birçok olayın gerçek sorumluları yargının önüne çıkartılamadı. Susurluk’ta tüm insanların gözlerinin önüne saçılan “devlet-mafya-polis“ işbirliği ortaya çıkmış, bu olayın yeterli araştırması yapılarak gün ışığına çıkartılamamıştır” hatırlatılması yapıldı.
“MARAŞ, GAZİ VE SİVAS GİBİ BİRÇOK OLAYIN GERÇEK SORUMLULARI YARGI ÖNÜNE ÇIKARTILMADI”
Karadeniz Alevi Bektaşi Federasyonu’nun açıklaması şu şekilde:
Sedat Peker, Mehmet Ağar’ı kastederek, “Mehmet ve adamlarının planları bir cemevine saldırıdır“ şeklindeki iddiası, bizlerdeki, geçmiş yıllarda yapılan faali meçhul ne kadar olay varsa hükümet yetkililerin bilgisi dâhilinde geliştiği kanısını yükseltmektedir.
Demokratik ülkelerde vatandaşın, yurttaşın, mal, can güvenliğinden devlet erkinin güç mekanizmasını yönlendiren hükümetin sorumluluğu altındadır. Suç örgütü lideri, geçmiş yıllarda yapılan katliam, saldırı, vatandaşın malına el koyma, gibi suç işlemleri, bu suç örgütleri tarafından, hükümetin önemli makam, mevkiinde bulunan kişilerin bilgisi, isteği, arzusu, yönlendirmesiyle yapıldığı iddiasında bulunulmaktadır.
Bugün Maraş, Çorum, Gazi, Ümraniye, Sivas ve birçok olayın gerçek sorumluları yargının önüne çıkartılamadı. Susurluk’ta tüm insanların gözlerinin önüne saçılan “devlet-mafya-polis“ iş birlikteliği ortaya çıkmış, bu olayın yeterli araştırması yapılarak gün ışığına çıkartılamamıştır. Galatasaray Lisesi’nin önünde yıllardır her cumartesi günleri gözyaşlarını yüreklerine akıtan anaların sessiz çığlıkları duyulmuyor, görülmüyor. Seçim arifelerinde sözde dinlenilen, analara, “Katiller bulunacak, çocuklarınızı bulacağız, getireceğiz” sözleri havada kalmıştır. Bugün bu anaların demokratik hakları olan gösteri hakları, orantısız saldırılara maruz kalmaktadır.
“DEVLETİN HER TÜRLÜ TERÖRÜN KARŞISINDA YER ALMASI GEREKMEKTEDİR”
Hukuk devletlerinde bağımsız yargının, cumhuriyet savcıları bu gibi iddiaların araştırılması, soruşturulması yönünde adımlar atar. Cumhurun (halkın) haklarının savunucusudur. Mal, can güvenlikleri yasalarla güvence altındadır. Devletin her türlü terörün karşısında yer alması gerekmektedir. Ülkemizde bunun böyle olmadığını yaşayarak, gözlemlemekteyiz.
Anayasamızın 2. maddesi, “Türkiye cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir” demektedir. Yürütme erkini elinde bulunduran hükümetler anayasamızın bu maddelerinin uygulanmasını sağlaması gerekmektedir. Şayet yürütme erkini elinde bulunduran hükümetler anayasanın maddelerine aykırı hal, hareket, davranış, uygulamalarda bulunduğunda anayasa mahkemesi müdahil olur.
Gel gör ki yeterli müdahale yapılmamaktadır. Ülkemiz laik ülke değildir. Laik ülkede zorunlu din dersi, devlet bünyesinde Diyanet kurumu, devlet erkini elinde bulunduran yürütme görevini yerine getiren kişilerin kendi inançsal yapısını topluma dayatamaz, devlet imkân olanaklarını kullanamaz, inançsal şovlar yapamaz. Ama ülkemiz de yapılmaya devam edilmektedir.
“YAŞAMAK TEK VE HÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞCESİNE, ŞİARI YAŞAM FELSEFEMİZDİR”
Karadeniz Alevi Bektaşi Federasyonu konuya ilişkin taleplerini şöyle sıraladı:
Bu ülke hepimizin, hep beraber dostça kardeşçe bir arada yaşamak arzumuzdur. Nazım üstadın dediği gibi “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” şiarı yaşam felsefemizdir.
PİRHA HABER MERKEZİ