TBMM Genel Kurulu’nda, AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli’nin, “zeka kırıntısından yoksun”, “ahlaksız” şeklindeki ifadeleri iktidar ile muhalefet arasında sert tartışmalara ve küfürleşmelere yol açtı. Muhalefet sıralarından Canikli’ye yönelik, “E....oğlu” küfürleri ise bu kez AKP’lileri kızdırdı.
TBMM Genel Kurulu’nda, dinlenme iddialarına karşı “Meclis Araştırma” önergesinin, gündemin ön sıralarına alınmasına ilişkin AKP Grubu önerisinin görüşmeleri sürüyor.
Öneriye karşı söz alan Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, hükümete yönelik eleştirileri Genel Kurul’da gerginliğe neden oldu. Genç, eski Bolu valisinin alevi olduğu için görevden alındığını savunarak, Tunceli’ye de bu gerekçelerle yatırım yapılmadığı iddialarında bulundu.
-"BABACAN’IN EŞİ ADAMLARIN KOLUNU TUTUYOR"-
Genç’in, Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile ilgili sözleri ise Genel Kurul’da tansiyonu yükseltti. Genç, Bakan Babacan’ı eleştirirken, “Dışişleri Bakanınız 'Bebecan'ın eşinin başı türbanlı ama yurtdışına gidince yabancı adamların da kolunu tutuyor” sözleri AKP sıralarından sert sözler ve küfürlerle karşılık buldu.
-"AKIL KIRINTISINDAN YOKSUN"-
Kürsüye gelen AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli’nin, Genç’in sözlerinin, “Akıl kırıntısından yoksun ve ahlaksızca” olduğu yorumunu yapması Genel Kurul’da sert tartışmalara yol açtı.
-"E...OĞLU, YANCI, YALAN KONUŞUYORSUN"-
Canikli’nin, Genç’in iddialarına yanıt verirken, “Atamalar usulüne göre yapılır. Bunlar hükümete yönelik çok ağır ithamlardır. Geçmişte böyle ahlaksızca atamalar yapılmıştır. Akıl kırıntısından yoksun sarf edilen bu sözler bu ithamlar kabul edilemez” dedi. Bunun üzerine CHP, MHP ve DSP’liler sert tepki gösterdi. Muhalefet milletvekilleri Canikli’nin sözleri üzerine, “E....Oğlu, terbiyesiz, yancı, yalan konuşuyorsun” şeklinde karşılık verdi. Muhalefet sıralarından gelen küfürler bu kez AKP’lileri kızdırdı. Bazı AKP’li milletvekilleri oturdukları yerden kalkarak, muhalefet sıralarına doğru yürümek istedi. Bunun üzerine Meclis Başkanvekili Eyüp Cenap Gülpınar, oturuma ara verdi. Görüşmeler verilen aradan sonra devam edecek.
(ANKA) - 3 Haziran 2008
***
MECLİS TUTANAKLARINDAN TARTIŞMA
Türkiye Büyük Millet Meclisi - 112.Birleşim - 03.06.2008 Salı
Önerinin aleyhinde, Tunceli Milletvekili Kamer Genç.
Sayın Genç, buyurun.
Süreniz on dakikadır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisin çalışmasıyla ilgili olarak AKP Grubunun düzenlediği grup önerisi üzerinde aleyhte söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii ki, Meclisin çalışması gerekli. Ama, on saat Meclis çalışamaz. Yani, bir kanun çıkarıp da bu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda çıkan kanunları kaç tane milletvekili arkadaşımız biliyor? Mahiyetini…
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Hepsi biliyor.
KAMER GENÇ (Devamla) – Sen Grup Başkan Vekilisin, sen bile bilmiyorsun. Her yerde seninle tartışabilirim Mustafa Elitaş, tamam mı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben bir şey söylemedim.
BAŞKAN – Lütfen, laf atmayın; dinler misiniz efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) – Yani, ondan sonra, senin çıkardığın kanunlarla gel televizyonlarda seninle tartışalım ve bilmiyorsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ne yaptığını bilmiyorsun. Ağzından çıkanı bilmiyorsun, ben söylemedim. Kime ne yapacağını bilmiyor, şaşırmış.
KAMER GENÇ (Devamla) - Üstelik de buraya devletin aleyhinde bu devleti trilyonlarca lira zarara sokan korsan önergeleri son anda veriyorsun.
BAŞKAN – Yani, Sayın Genç deyince doğru mu oluyor yani; doğru değil ki. Dinleyin şimdi. Dinleyin, lütfen dinleyin.
KAMER GENÇ (Devamla) – Ve devletin maliyesini iflasa getiren Grup Başkan Vekillerinden ve sensin.
BAŞKAN – Sayın Genç, karşılıklı konuşmayalım.
KAMER GENÇ (Devamla) - O son zaman, geçen hafta verdiğiniz o dövizle yapılan ihalelerden hangi müteahhitler lehine verdiğiniz o önergelerde hangi müteahhitlerin ne kadar para alacağını sonra çıkaracağız, irtibatları da tespit edeceğiz, bunları da bilesiniz.
Şimdi, değerli milletvekilleri, gerçekten bu Parlamentoda yani en fazla bakın, ben Danışma Meclisi üyeliğinde çalıştım. Ama bu Parlamentoda üzerimde hissettiğim baskıyı hiçbir yerde hissetmedim. Ben kürsüye çıktığım zaman asker yönetime karşı da çok sert eleştiriler yaptım. Ama, burada çıkıyoruz, düşüncelerimizi söylüyoruz. Sizin arkadaşlarınız da zaman zaman karşımıza çıkıyor, tehdit ediyorlar.
Bakın, ben tehditlere pabuç bırakacak bir insan değilim, onu bilesiniz ve benim arkamda Tunceli halkı var ve benim arkamda kamuoyu var. İsterseniz denersiniz, onu da bilesiniz.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Değmez…
KAMER GENÇ (Devamla) – Onun için, yani ben tehdide gelen bir insan değilim. Bunu bilesiniz. Siz dürüst çalışın, ben de sizin dürüstlüğünüzü çıkıp burada öveyim. Ama, her hareketinizde bir suistimal var. İşte, gazetede bugün yazıyor. Karakoçan Kaymakamı orada kız öğrencilere vasıta tahsis etmiyor ve onu söyleyen Elazığ Milletvekili kendisine saygılar sunuyorum Feyzi İşbaşaran Bey müdahale ediyor. “Yahu sayın milletvekilim, bunlar Alevi” diyor. Yani, işte kaymakamlarınızın ve bu İçişleri Bakanı da bu kaymakamı koruyor.
ASIM AYKAN (Trabzon) – Bölücülük yapıyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın beyler, bu Parlamentoda bölücülük yapmayan tek insan benim.
ASIM AYKAN (Trabzon) – Sensin, sen.
KAMER GENÇ (Devamla) - Ben mümkün olduğu kadar Türkiye Cumhuriyeti devletinin bölünmez bütünlüğünü savunan ve burada hiçbir zaman bölücülük yapmak istemeyen benim.
ASIM AYKAN (Trabzon) – Söyledin demin!
KAMER GENÇ (Devamla) – Ama maalesef siz bölücülüğün daniskasını yapıyorsunuz.
ORHAN KARASAYAR (Hatay) – Sen yapıyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bolu Valisini niye görevden aldınız? Alevi olduğu için görevden aldınız.
BAŞKAN – Sayın Genç, bakar mısınız?
KAMER GENÇ (Devamla) – Size bir tek örnek vermenizi istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Genç, niçin söz aldınız siz? …
KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Parlamento çalışmalarıyla ilgili.
BAŞKAN – Lütfen, hayır, Parlamentoyla ilgili değil.
KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Parlamentoyu ilgilendiriyor.
BAŞKAN – Hükûmetin icraatları, onların hesabını Hükûmet verecek, Hükûmet verir efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, şimdi, bakın, bunlar… Ben bu vesileyle konuşacağım yani.
BAŞKAN – Hayır, siz öneri üzerinde söz aldınız, öneri için…
KAMER GENÇ (Devamla) – Parlamento bugün, eğer Hükûmet bu memlekette ayrımcılık yapıyorsa, birtakım öğrenciler Alevi olduğu için kamu hizmetlerinden mahrum ediliyorsa çıksın, desin ki: Ben bunu böyle yapmadım.
Ben size sormak istiyorum: Hükûmetiniz zamanında efendim, üst bürokratlığa getirdiğiniz bir tane Alevi inançlı müsteşar var mı? Yani, bir tane vali vardı herhâlde onu da aldınız.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Mezhep kışkırtıcılığı yapıyor!
BAŞKAN – Dinleyelim efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, bakın değerli milletvekilleri, şimdi, burada ben halkın temsilcisiyim, milletvekiliyim. Burada düşüncelerimizi söylüyoruz. Bizi burada baskı altında tutarak, laf atarak bizi susturamazsınız.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – “Türk devletinin valisi değil.” diyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) – Size müşahhas örnek veriyorum efendim, müşahhas örnek veriyorum.
Şimdi, getirdiniz, GAP’la 3 milyon 800 bin kişiye iş bulacağız… Bundan daha büyük bir yalan olur mu yahu?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Bulundu, bulundu!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, benim ilim de Tunceli. Allah rızası için gidin, bir nahiye yolu asfalt değil. Hiçbir, doğru dürüst hizmet gelmiyor. Yani, efendim, köy yollarımızın hâli ortada, gelen paralar ortada.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Çalışmıyorsun demek ki! Hiçbir şey yapmıyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) – Ben ne çalışacağım yahu ben ne çalışacağım?
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Ne demek ne çalışacağım? Burada car car car konuşacağına git iline hizmet et!
KAMER GENÇ (Devamla) – Hükûmet sizsiniz, altı senedir oradasınız ve bu Hükûmetten hizmet bekliyorum.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Hizmet et o zaman!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
KAMER GENÇ (Devamla) – Kendi ilinize getirip de katrilyonlar vereceğinize… Ben Rize’ye yapılan yatırımla Tunceli’ye yapılan yatırımları mukayese etmek istiyorum.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Ne yatırımı!
KAMER GENÇ (Devamla) – Buyurun, siz, ben… Rize milletvekilinin bir gün, televizyon kanalında geçen konuşurken 800 trilyon lira nasıl orada yatırım yapıldığını anlattı.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Car car car burada öteceğine gidip ilinde çalışsana!
KAMER GENÇ (Devamla) – Ben de kendi ilimde birtakım yatırımlar yapılmasını istiyorum. Dolayısıyla burada…
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Geziyorsun beş yıldızlı otellerden indiğin yok aşağıya!
KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, yarası olan gocunur.
BAŞKAN – Sayın milletvekili, lütfen böyle bir usul yok dinler misiniz. Cevap verirsiniz siz.
KAMER GENÇ (Devamla) – Eğer dürüst çalışılsa, memleketin birliğine ve bütünlüğüne uygun hareket edilse ondan sonra böyle hareket edilmez.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Öneriyle ilgili konuşsun Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Cevap verirsiniz efendim.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Zaman israfı yapıyor Sayın Başkanım, Meclisin zamanını israf ettirmeyin!
KAMER GENÇ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, ben İçişleri Bakanından bu Karakoçan Kaymakamı hakkında ne işlem yaptığını öğrenmek istiyorum. Daha Karakoçan Kaymakamı zihniyetinde belki onlarca, yüzlerce kaymakam var çünkü bunlar, gücünü, sırtını bu zihniyetteki Hükûmete dayamışlar da onun için.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Hangi zihniyet?
KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, efendim, Dışişleri Bakanı Ali Babacan diye… Geçen, burada biraz konuştum, dedim ki: “Muhakkak Avrupa Bakanları, bunu yılın dışişleri bakanı seçer. Herhâlde yakında ödüle de layık görürler.”
OKTAY VURAL (İzmir) – Bush’a söyle, Bush’a!
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi bakın, bunları iyi anlamanız lazım. Eğer siz, bu memleketi dışarıda kötüleyen insanlara karşı… Eğer bu insanları metheden kişiler Avrupalılar tarafından tutuluyorsa, demek ki bu Türkiye'nin lehine olan bir davranış biçimi değildir.
Şimdi, gazeteler yazıyor: “Diyanet İşleri Başkanlığı, Müslümanlığı yeniden yorumlayan bir sistem getiriyor.” Bunu biri çıksın söylesin. Yani, bunlar önemli şeyler. Yani İslam’ı modern esaslara göre yorumlayan bir yorum getiriyor. Şimdi, dünkü gazetelerde vardı. Abdullah Gül’ün 1995 yılında verdiği beyanat var, diyor ki: “Efendim, İslam’ı cami içinde hapsetmeye çalışıyorlar. Hâlbuki bu millet, İslam’ı bütün hayatında yaşamak istiyor.” Bunun anlamı ne? Yani, bunun anlamı ne? “Sokakta benim giyimim…” diyor… Git, işte, Suudi Arabistan Kralı gibi giyin, Kuveyt Kralı gibi giyin; o uzun entarileri giy, çık. Yani, yalnız hanımların başını örtmekle bir yere varılmaz ki…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Entari sana yakışır! Çok güzel olur, sen giyin! Sana yakışır, sana!
KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, birileri başlarını örtüyor ama gidip bir başka cumhurbaşkanlarının koluna giriyorlar. Birileri başlarını örtüyorlar ama gidip de Yunanistan Başbakanına kendisini öptürüyorlar. Ben anlamıyorum. Benim bir anlayış biçimim…
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Sen anlamazsın!
KAMER GENÇ (Devamla) - Ben anlamadım arkadaşlar. Böyle bir şey olur mu yani?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Anlasan şaşırırdık zaten!
KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi bakın, işin esasına da geleyim. Bakın, şimdi, yani burada bir araştırma önergesi verilmiş. Araştırma önergelerinin ne olduğunu biliyoruz. Araştırma önergelerinin amacı, bu işi sürüncemeye bırakmak.
BAŞKAN – Gündeme geldiniz…
KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, bunun en etkili şeyi… Şimdi arkadaşlar, bakın, gazeteler yazıyor, siz de bunların hepsini çok iyi biliyorsunuz. Şimdi, en etkili dinleme aracı, bugün, o örgütü, Başbakanlıkta kurulmuştur. Başına da bir tarikat liderinin adamı getirilmiştir. Bunu, hepsi de yazıyor bunu.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Mahkeme kararı var.
KAMER GENÇ (Devamla) – Ondan sonra, şimdi, bugün gazete yine yazıyor.
MEHMET OCAKDEN (Bursa) – Ayıp, ayıp! Çok ayıp!
KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, 2007 seçimlerinde bir mahkemeye başvuruluyor, “Efendim, cumhurbaşkanı ile milletvekili seçimlerinde anormal olaylar olur, dinlenme kararı…” Bütün Türkiye’de kamu hizmetleri hariç, bütün Türkiye’yle ilgili dinlenme kararı alınıyor. E peki, dokuz ay geçti, niye bu dinleme kararını kaldırmıyorsunuz, niye? Adalet Bakanı hani nerede? Yargıya “Dam üstünde saksağan, vur beline kazma.” diyen bir kişinin zaten kişiliği de belli, ortada. Dolayısıyla, o zaman kaldırın bunu! Niye yani…
Bugün yine gazetenin birisinde yazdığına göre, tabii, efendim, güya jandarmanın istihbarat yapması, dinlenmesi kaldırılmış da; polisle, MİT’in kaldırılmamış.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Bak öyle her gazetenin yazdığına itimat etme, sonra Önder Sav’ın durumuna düşersin. Sen suyunu iç, bir an önce ayrıl kürsüden.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Bak, burada olmayan adamlara laf atmayacaksın!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bunlarla kimler bunu şey ediyor…
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Bak aynı duruma düşersin sonra, öyle her gazetenin haberine şey yapma.
BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu, lütfen…
KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, bakın, burada işte Hükûmet sıraları bomboş, kimse yok. Bu Hükûmet, maalesef Parlamentoya saygısını kaybetmiş, enerjisini kaybetmiş, çalışma azmini kaybetmiş bir Hükûmet. Memlekette her gün bir skandal oluyor ve her bir gün skandal açıklanamıyor. Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu duruma düşürülmemesi lazımdı ve dolayısıyla bu durumla… Yani bunu ben size, bunları ikaz edesiniz diye söylüyorum. Yoksa iktidar sizsiniz, yarın, öbür gün kimin başına ne geleceği belli olmaz. Türkiye çok ciddi sıkıntılar içindedir, vatandaş büyük bir korku içindedir, bir yanda ekonomik sıkıntı had safhadadır, bir yanda da can güvenliği, mal güvenliği diye bir şey kalmamıştır. Ama sizin bütün kafanızdan geçen, işte bu Atatürk’ün kurduğu eserleri ortadan yok edip yerine Osmanlı eserlerini getirmek.
Çankaya Köşkü’nü niye acaba… O 30 trilyon lirayla Çankaya Köşkü niye birdenbire yıkılıp da değiştiriliyor? Herhâlde oradaki Atatürk’ün izlerini kaybetmek için yapılıyor, başka ne için yapılıyor?
ASIM AYKAN (Trabzon) – Kamer Bey, etme!
KAMER GENÇ (Devamla) – Niye acaba Dolmabahçe Sarayı’ndaki eşyalar getiriliyor Köşk’e konuluyor? E tabii, Osmanlının oradaki şeylerini buraya taşıyıp… Hâlâ sizin içinizdeki bazı zihniyetler, bu Atatürk’ün getirdiği çağdaş, laik, Türkiye Cumhuriyeti’ni benimsemediniz, özümsemediniz.
ASIM AYKAN (Trabzon) – Akla ziyan, akla ziyan!
KAMER GENÇ (Devamla) - Her vesileyle bunu değiştirmek için, bununla mücadele etmek için mücadele veriyorsunuz. Şimdi, bu kimseye bir fayda getirmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız.
KAMER GENÇ (Devamla) – Tamam efendim.
Bu Türkiye Cumhuriyeti devleti hepimizin devletidir. Akıl ve mantığın yolu birdir. Eğer bir Tayyip Erdoğan, Başbakanlık makamını kullanarak, kendi damadının olduğu şirkete 750 milyon dolar para verdiriyorsa, eğer kendi damadının şirketine gidip de Katar’dan 350 milyon dolar -o paranın da kime ait olduğu belli değil, acaba Türkiye’den giden kara para mıdır veyahut da özelleştirmelerden oraya kaçırılan paralar mıdır?- o paralarla alınıyorsa sizin, sorumluluk duygusu olarak, evvela grupta bunun hesabını sormanız lazım. Siz eğer grubunuzda bunları soramazsanız biz bu halkın temsilcileri olarak Genel Kurulda soracağız.
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Sana hesap soracağız, sana!
KAMER GENÇ (Devamla) – Siz zannediyorsunuz ki bugünler hep böyle gider. Bugünlerin sonu sizin için felakettir, onu bilesiniz. Halkının hakkını sormayan insanların sonu hiçbir zaman selamet değildir.
Şimdi bana laf atabilirsiniz, ben bir tek kişiyim, bağımsızım, ama ben halkın sözüyüm, halkın sesiyim. Onu bilmenizi istiyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Halk sana lanet okuyor, lanet!
KAMER GENÇ (Devamla) – Gücünüz varsa gelin halkın karşısına gidelim.
BAŞKAN – Konuşmanız tamamlandı, süreniz doldu Sayın Genç.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Haydi, haydi, haydi!
KAMER GENÇ (Devamla) – Taksim’de yürüyelim, bakalım halk sizin yüzünüze nasıl bakar, göreceğiz. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen kürsüyü terk eder misiniz?
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Millet sana lanet okuyor, lanet!
ALEVİ HABER AJANSI - 4 Haziran 2008