Bir köy düşünün ki tiyatrosu olsun ama camisi olmasın, üstelik 1930’lardan beri oyunlar sahneleyen tiyatrosunun tüm oyuncuları da köylülerden oluşsun; 76 yıllık bir kütüphanesi olduğu gibi bir de oyuncak müzesi olsun; bakkalında, berberinde Deniz Gezmiş’in, Albert Einstein’ın resimleri, sözleri asılı olsun; ambalaj atıkları ayrıştırılarak toplansın, altyapı sorunu olmasın; herkes okuma yazma bilsin ve hiç kimse suç işlemesin; köylüler kendi aralarında sahne tekniklerini, oyunları tartışsın, edebiyat ve felsefe üzerine konuşsun ama bir yandan da tarlasında ekip, biçsin.
Bütün bunlar hayal değil gerçek; burası İzmir’in yanıbaşındaki bir Alevi-Tahtacı köyü olan Bademler köyü.