BASINA VE KAMUOYUNA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İsveç gezisinin sonunda, İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu'nun organize ettiği bir toplantıda halkla buluştu.
Federasyon; İsveç Alevi Kültür Merkezi olarak bizleri davet ettiğinde, sözlü olarakta, Başbakanın konuşması sonunda konuklardan toplanan soruları cevaplandıracağı bildirilmişti. Ne yazık ki bu olmadı. Başbakan konuşmasını yaptıktan hemen sonra, daha yerine oturmadan, sorularla karşılaşmamak için kaçarcasına salonu terk etti.
Başbakan gerçeklerle karşılaşmaktan çekinmiştir.
Başbakan konuşmasında etnik milliyetçilik, dinsel milliyetçilik ve bölgesel milliyetçiliğe karşı olduğunu söylemiş fakat Alevileri yok sayarak en büyük dinsel milliyetçiliği kendisi yapmıştır. Başbakan toplantı öncesi, Kürt ve Süryani liderleriyle görüştüğünü belirtmiş fakat Alevi Örgüt yöneticileri ile görüşme ve sorunlarını dinleme gereği dahi duymamıştır.
Başbakan konuşmasında izleyicilerin büyük çoğunluğunu aldatacak rakamlar kullanmıştır. Başbakan İhracatın ne kadar arttığından övgü ile bahsederken, ithalatın ne kadar arttığından, iktidara gediğinden bu yana dış borcun neredeyse on katı arttığından bahsetmemiştir. Çünkü bu rakamlardan bahsettiğinde, ülkeyi ne kadar kötü yönettiklerinin resmi ortaya çıkacaktır. Yine başbakan İsveç'te yaşayan Türk'lerin hiç bir sorunu olmadığını, İsveç devletinin herşeyi hallettiğini, bu nedenden dolayı da İsveç devletine teşekkür ettiğini konuşmasında belirtmiştir. Oysa başbakanın İsveç temaslarının devam ettiği tarihlerde, Sosyal Güvenlik yasası ile geleceğini karanlığa gömmek isteyen AKP hükümetini protesto etmek isteyen emekçilere Ankara'da polisin şiddetle engel olmasına bütün dünya tanık oldu. Sayın başbakan İsveç devletini yönetenler, ülkeyi sizin yönettiğiniz gibi yönetmediği için, içinde yaşayan topluluklar da mutlu ve huzurlu yaşıyorlar. Eğer İsveç başbakanı sizin yaptığınız gibi bir toplantı yapsa idi, vatandaşın sorunlarını dinlemeden, sorularını cevaplamadan, toplantıyı terk edip, kaçıp gitmezdi.
Başbakanın cevaplamasını istediğimiz sorular aşağıdaki gibi olup, cevaplamasını bekliyoruz.
* Bir yerin ibadet yeri olduğuna ancak ona inananlar karar verebilirler. Cemevlerinin ibadethane sayılması konusunda bir başvuru yok, olursa değerlendiririz diyorsunuz. Alevi örgütleri olarak Cemevlerinin ibadethane olarak sayılması için 600 bin imza topladık. Bu imzaları Başbakanlık Özel Kalem Müdürüne teslim eden heyette bende var idim. Cemevlerinin ibadethane olarak ne zaman kabul edilecek?
* İsveç'te de din bilgisi dersi var ancak, bütün inançlar hakkında genel bilgiler verilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararına rağmen Alevi çocuklarına zorunlu din dersi adı altında Sünni İslam öğretiliyor. Yine zorunlu din derslerinin kaldırılması için Bir milyon imza toplandı. Bu uygulamaya ne zaman son verilecek?
* Alevi Köylerine zorla cami yaptırma ve din görevlisi göndermeye ne zaman son verilecek?
* Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı bir çok kitapta Alevi'leri aşağılayan yazılar bulunmaktadır. Bu kitapların yeniden incelenerek, bu kitaplardan bu metinleri çıkarttırmayı düşünüyormusunuz?
* Dünyada tek kendi inanç merkezlerine girerken para ödeyenler Alevilerdir. Hacı Bektaş Dergahı müze statüsündedir ve orayı ziyaret etmek isteyen Aleviler para ödemek zorundadır. Hacı Bektaş dergahı ve diğer Alevi büyüklerine ait dergahlar, Turizm Bakanlığı'ndan alınarak Alevi kuruluşlarının idaresine vermeyi düşünüyor musunuz?
* 70 milyonun başbakanı olduğunuzu söylüyorsunuz. 2 Temmuz 2008 de Sivas Madımak oteli önüne gelip, karanfil koymanız, bu katliamı kınamanız, Aleviler ve Sivas şehitlerinin yakınlarının yüreğine bir nebze olsun su serpecek, toplumsal bariş içinde önemli etkisi olacaktır. Bu öneriye sıcak bakıyormusunuz?
* Bütçeden dinsel faaliyetlere pay ayrılmamalı, Aleviler asırlardır kendi inançlarını kendilreri yaşatıyorlar. Bu bağlamda bir çok bakanlık bütçesinden daha fazla olan Diyanet İşleri başkanlığı'na ayrılan bütçenin eğitim ve sağlığa ayrılmasını ve Diyanetin kaldırılmasını arzu ediyoruz. Bu konudaki düşüncelerinizi paylaşırmısınız?
Sonuç olarak demokrasi, insan hakları ve özgürlükler her insanın yeri geldiğinde ihtiyaç duyacağı şeylerdir. Herkes kendine ve kendi inancına ne kadar saygı duyulmasını istiyor ise başkalarına ve inançlarına karşi aynı saygıyı göstermesi, kendisinden farklı olanlara empati ile yaklaşması gerektiğine inanıyor, sorularıma somut ve net cevaplar rica ediyorum.
Ali Çağan
İsveç Alevi Kültür Merkezi Başkanı ve
Avrupa Alevi Konfederasyonu Yönetim Kurulu Üyesi
Alevi Haber - 5 Nisan 2008