İsmail Cem ÖZKAN : Beyaz Melek

GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEYE DAİR BİR FİLM: Beyaz Melek 'BEYAZ MELEK' adlı filmi izledim, bende ilk yansıması, beklemediğim kadar güzel...

GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEYE DAİR BİR FİLM: Beyaz Melek
 
'BEYAZ MELEK' adlı filmi izledim, bende ilk yansıması, beklemediğim kadar güzel olmuş olmasıdır. Bir arabesk sanatçının eserinin de arabesk olacağını düşünüyordum, fakat onun dışında bir yapıtla karşılaştım. Kurgusu ve anlatımıyla insanı duygusal bir yoğunluk içinde bırakıyor. Gerçeklerden kaçarken, gerçeklerle karşılaşmak gibi bir duyguya kapıldım.

Film bir hastane önünde başlar. İstanbul profilini İtalyan Hastanesinin duvarından görürüz, sonra acile getirilen bir hasta ve röntgen odasının kapısından çıkıp koşan yaşlı biriyle karşılaşırız. Arkasından bir genç, sonra onu izleyen ikinci kişi. İstanbul sokaklarında bir koşturmaca, sonuçta yorgun düşen yaşlı adam bir merdivene oturur. O sırada içeriden çıkan melek onu başka bir dünyaya davet eder. Sokakların gerçekliğinden bir kopuştur. Koşturmanın sonuna gelinmiş bir huzura davet vardır.

Olayları algılamaya başlarız, bizi bir duygusal çekimin etkisine bıraktığını da hissederiz. Birbirinden değerli ve usta oyuncularla örülmüş bir destandır başlayan. Huzurevinde geçecek iki gün ve sonrası doğuya doğru yolculuk. Bir destandır; evrenin gerçekliğinden sonsuzluğa geçişin öyküsüdür. Huzurevindeki gerçeklikle karşılaşırız, orada çirkinliklerinde olduğu kadar, son anın getirmiş olduğu bir bilgelik ve hoşgörünün de olduğunu görürüz. Her birey kendi gerçekliğiyle barışıktır. Geçmişin hesabı yoktur, o anı yaşarlar. Yaşam orada şimdiki zamandır. İnsanların oraya geliş hikâyeleri farklı farklıdır, sonuçta oradadırlar.

Yaşamın sonbaharında iki insanın yaşadığı ilkler de vardır, onların mutluluğundan mutlu olan insanlar da. Mutluluk bulaşıcıdır, tıpkı hüzün gibi. Beyaz perdeden salona geçen hüznün nasıl bulaşıcı olduğunu gördüm, gözlerden yaşlar geliyordu. Gerçeklik ile yüzleşme yolculukta gerçekleşir. Büyük depremde hayatını kaybeden bir babanın dramı ile başlar, sonra hemşirenin ruhunu tuz gölünün beyazlığı içine bırakmasıyle devam eder. Yolculuğa davet edenin, aslında yaşamın son demini yaşadığını, evine vardığımızda öğreniriz. Bir gerçeklik vardır, yaşamın acımasız olduğudur, öteki yaşamın huzuru davet eder. Mistik bir düşünce hâkim olur. Gelenekler ile gerçeklerin çalışmasıdır. Tanrı ile kişinin iç konuşması ve yansımasını görürüz. Bir isyan vardır, isyan edilen gerçek karşısında boyun eğme vardır.

İÇ ÇÖZÜMLEMELER

Film sosyal bir gerçeklikten bireyin iç dünyasına doğru yolculuğu anlatır. Özeldir. Özel olduğu için de iç çözümlemeler olmasını beklemekteyiz, fakat sınırlı bir zaman dilimi içinde birçok hayat vardır, usta oyuncular o kısa zaman içinde iç dünyaya bir dramın yolculuğuna davetleri vardır. Her biri başarılıdır. Davete katılan seyirci gözyaşlarını tutamaz. Film bittiğinde bir iç hesaplaşma içine bulur kendisini. İç hesaplaşma geçicidir, çünkü bir süre sonra gerçek yaşamla yüzleşir insan. Işıklı bir dünyada birey, biraz önce hüzünlendiği atmosferden uzaklaşacaktır. Hüzün anlık yaşanır. Gerçeklikler de anlıktır!

Başarılı bir çalışma beyaz perdeden yansır, seyrederken duyulan hüzün biraz sonra dağılacaktır. Usta oyuncuların ortaya koymuş olduğu başarı çizgisinin, Mahsun Kırmızıgül'ü ilk filminde beklemediği başarıya ulaştırdığını düşündüm. Gerçeklerden kaçarken gerçekler ile yüzleşmenin filmidir!

İSMAİL CEM ÖZKAN
27 Aralık 2007- BİRGÜN

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku